Eğitim Sitesi

İstanbul Şiiri

İstanbul Şiiri | Hasan Hüseyin BAYAR

İstanbul

Ah ahh! Anlatamam seni İstanbul,
Taşına, toprağına paha biçemem,
Derelerini, tepelerini düzleyemem,
Ne kadar övünsen de sana yakışır.

Nice nice insanları bağrına bastın,
Güzel çirkin demedin hepsini sardın,
Suyunu da para ile satın aldım,
İçilecek suyun kalmamışİstanbul.

Ahh! Bir tarafta kat kat siteler,
Dahası, yıkık dökük bir katlı evler,
Yolu bile olmayan milyonluk yerler,
Yolu olmadan yaşanılan İstanbul.

Boğazlarına paha biçemiyorum,
Kötü taraflarını hiç söylemiyorum,
Mafyanın ormanı yaktığını biliyorum,
Şile, Beykoz ile daha yeşilsin İstanbul.

Sabah akşam işe gitmek mucize,
Trafik tıkandı mı döneriz sinir küpüne,
Fatih, Boğaz İçi Köprüsü bedel ömre,
Tıkanan yolların çekilmiyor İstanbul.

Hani ya! Evvelinde aşın, işin bol idi,
Fabrikalar, atölyeler sana can idi,
Derelerin tepelerin de yeşillik var idi,
Derelerin tepelerin ev oldu İstanbul.

Çalışan avuç avuç para kazanırdı,
Aileler, İstanbul

add

tag İstanbul Şiiri İstanbul Şiirleri eğitici şiirler okul şiirleri öğretici şiirler öğrenci şiirleri Hasan Hüseyin BAYAR

İstanbul Şiiri Hakkında Yorum Yazın

  

İstanbul Şiiri Hakkındaki Yorumlar

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer İstanbul'un Fethi - İstanbul Şiirleri

Adalara Gitmedinse

Adalara gitmedinse
Boğazda hiç gezmedinse
Modayı da görmedinse
Ne işin var İstanbul’da.

Köprüleri geçmedinse
Balık ekmek yemedinse
Beyoğlu’nu sevmedinse
Ne işin var İstanbul’da.

Emirgan’a gelmedinse
Orda bir çay içmedinse
Güzelliği sezmedinse
Ne işin var İstanbul’da.

Şiir şarkı yazmadınsa
Nostaljiyi tatmadınsa
Şehre âşık olmadınsa
Ne işin var İstanbul’da.

Anlatacak derdin çoksa
Çalışacak işin yoksa
Kalacak bir yerin yoksa
Ne işin var İstanbul’da.

Mutluluğun azaldıysa
Acıların çoğaldıysa
Umutların daraldıysa
Ne işin var İstanbul’da.

Erol Güngör
2001 yılında yazılmıştır.
Tarafımdan bestelenmiştir.
Konserlerde okunmaktadır.

Erol Güngör

İstanbul Destanı

...var ki İSTANBUL /...yok ki İSTANBUL

Sana bilmem hangi yönden bakayım
Gece başka gündüz başka güzelsin
Kâinatta eşsiz tek ve özelsin
Çağlar değiştirdi sevdan İSTANBUL

Efendimiz malum ezelden tanır
Binlercesi şehrin can kıskanır
Sinende yaşayan cennettir sanır
Cihanda emsalin yok ki İSTANBUL

Kalbini son defa fethedenlere
Elveda deyip de gitmeyenlere
İmkân bulamayıp gelmeyenlere
Engin hoşgörünle kızma İSTANBUL

Kâbe-i ziyaretgâhların vardır
Şühedadan namazgâhların yardır
Âlem-i insanlar çok arzu-dardır
Sevenin koynunda sar ki İSTANBUL

Köklü medeniyetlerin evisin
Tarihler boyunca ananevisin
Mukaddesatını yâd el de bilsin
Sırr-ı nikabını aç ki İSTANBUL

Her dinin mensubu ibadet eder
Havra Kilise ve Cami'ye gider
O insanlar gönül diliyle ne der
Sessiz niyetleri duy ki İSTANBUL

Tüm insanlar âlâ şeyler yazmışlar
Anlatacak bir söz bırakmamışlar
Nesillere misal hep taşımışlar
Ölçülmez değerin var ki İSTANBUL

Arz ile deniz ve mehtap bakıyor
Gerçek yıldızlardan taçlar takıyor
Her gönülde sevdan ataş yakıyor
Türlü dillerdesin bil ki İSTANBUL

Elbet ben de bir gün gelir geçerim
İlahi yasaya ben de naçarım
Yardan ya da senden vaz mı geçerim?
Bir eser de benden al ki İSTANBUL

Çınlar Camilerden ezan(ı)salası
Yıkar nefisleri def-i belası
Zeki'midir sanki tek müptelası
Eyyüb Sultan başta say ki İSTANBUL

İSTANBUL
Zeki İ. KIZILIŞIK

Zeki İ. KIZILIŞIK

Fetih Marşı

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiler, kalyonlar çekilecek...
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek...

Yürü: "Hala, ne diye oyunda oynaştasın?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Sende geçebilirsin yardan, anadan, serden...
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

Elde sensin, dilde sen... Gönüldesin, baştasın:
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Yüzüne çarpmak gerek, zamanenin fendini,
Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Bu kitaplar Fatih'tir, selim'dir, Süleyman'dır;
Şu mihrap sinanüddin, şu minare Sinan'dır;
Haydi, artık, uyuyan destanını uyandır!

Bilmem neden gündelik işlerle telaştasın?
Kızım, sende Fatihler doğuracak yaştasın;

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan;
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan...

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın...
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü, arslanım, fetih hazırlığı başlasın...

Yürü, hala ne diye, kendinle savaştasın?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!

Arif Nihat ASYA

Arif Nihat ASYA

İstanbul'u Gezenler Var

İstanbul'u gezenler var
İstanbul'u sezenler var
İstanbul'dan bezenler var
İstanbul'dan gelenler var
İstanbul'a gelenler var
İstanbul'u bilenler var
İstanbul'da eğlenenler var
İstanbul'dan gidenler var
İstanbul'u sevenler var
İstanbul'a gelecekler var
İstanbul'da tarihi eserler var
İstanbul'da yüksek binalar var
İstanbul'da deniz var
İstanbul'da çok insan var

Ankara, 28.04.2016,Nuri Hakan Tataroğlu

Nuri Hakan Tataroğlu

İstanbul'un Fethi - İstanbul Şiirleri, İstanbul Şiiri