Velilerin eğitimle imtihanı
Yeni bir eğitim-öğretim yılı daha yaklaşıyor.
Hepimiz çocuklarımız için hazırlık yapıyoruz. Yine bir sürü masraf, her yıl olduğu gibi "bağış zorunlu mu değil mi" tartışmaları ve bu yıl "hiç sorunu olmayan" eğitim sistemimizde bir de 4+4+4 bilmecesi...
Vakıf üniversitelerinde hasbelkader ders anlatan ve iki çocuk büyüten bir baba olarak eğitimin tam içindeyim. Görüyorum ki her yıl değişen sistemlerden, her sene değişen sınavlardan çocukların başı dönmüş durumda. Modern, köklü devletler sahip oldukları düzeni istikrarlı hale getirmek için mecbur kalmadıkça üç alana dokunmaz: Ekonomi, hukuk ve eğitim.
Türkiye olarak son 12 yıldır ekonomide belli bir istikrarı yakaladık. Artık kimse serbest piyasa ekonomisinden ayrılsak mı diye düşünmüyor. Türk insanı ve hükümetler, ekonominin kendi şaşmaz kurallarına güveniyor. Kendi kendini düzenleyen, kendi arzını, talebini ve üretimini yaratan serbest ekonomik düzen, tıpkı demokrasi gibidir. Müdahale ve vesayet kabul etmez.
Ekonomisi istikrarlı olan bir ülkenin demokrasisi ve sosyo-ekonomik düzeni de istikrarlı olur. Yabancı yatırımcılar o ülkeye güvenir. Ama bir şartla: Hukukta da keyfilik olmayacak. Adamına göre hukuk, devletin isteğine göre tüzük, derin kaygılarla düzenlenmiş sistem bir vatandaşın kendi devletine bile güvenmediği bir ortam hazırlar. Türkiye'nin geçmiş yıllarda içinde bulunduğu ve faili meçhullerle "süslenen" manzarası tam da buydu. Devlet adına iş yapanların suçları zaman aşımından düşerken, vatandaşın evine vergi cezasından haciz geliyordu. Boşuna "hukuk devleti" diye yırtınmıyoruz. Gerçek bir hukuk devletinde yasalar en küçük bireyin hakkını bile titizlikle korur. Devletin veya devlet adına hareket edenlerin ceberrutluklarına asla izin vermez. İnanın, Türkiye'de Kürt sorununun ortaya çıkmasında payı olan olumsuz etkenlerin arasında bu da var. Devlet karşısında ezildiğini hisseden her vatandaş, devlete karşı güven bunalımı yaşar.
Eğitim sistemi de böyledir.
Devletler ve hükümetler eğitim sistemiyle sık sık oynayarak vatandaşlarımızı daha çocuk yaşta güvensiz ve isyankar yapıyor. Öğrencilerimiz "ben bu ülkede yaşamak istemiyorum" cümlesini sıkça kurar oldular.
Bu cümleyi her duyduğumda bir vatansever olarak üzülüyorum.
Ya veliler ?
Onlar da çocukları adına kaygılılar. Yeni bir eğitim yılına başlarken çocuklarımız okul bahçelerinden önce hastane koridorlrını doldurdu. Nedeni açık: 66 aylık çocuklarını okula göndermek istemeyen veliler rapor peşindeler. Çoğu da alıyor. Ama olmayan bir durumdan sorun doğuran idarecilerin kulağını çınlatarak.
Değinmeden geçmeyelim: Türkiye'de eğitimde bir de "veli sorunu" var.
Çoğu veli öğretmenlere karşı kaba ve saygısızca davranıyor. Eğitim sistemine duyduğu tepkiyi öğretmen ve okul idarecilerinden çıkartıyor. Çoğunun hocalara güveni yok. Veli toplantılarında tanık oluyorum, veliler öğretmenlerle diyalog kurmak yerine onlarla "hesap sorar" gibi konuşuyorlar. Hepsinin çocuğu dünyanın en zeki, en çalışkan ve en uslu çocuğu... Zayıf not almasının, yaramazlık yapmasının tek nedeni öğretmenler, müdürler ve eğitim sistemi...
Sisteme yönelik eleştirileri anlarım. Ama öğretmen ve okul yöneticilerine yönelik saygısızlıkları anlayamıyorum. Biz öğrenciliğimizde müdürümüzün ve hocalarımızın önünde oturmaz, kalkıp önümüzü iliklerdik. Onlara karşı hep saygılı bir ifadeyşe konuşurduk. Öyle da karşılık alırdık. Ben hala ilkokulumun, lisemin mezunlar gününe katılırım ve hocalarımın önünde aynı saygıyı gösteririm. Bunu zorla değil kendi isteğimle, severek yaparım. Çünkü onlar benim hocalarım. Bana yapılan kişisel yatırımın baş aktörleri.
Nasıl ki bir dönem ana-babalara nasihat edilen "çocuklarınızla arkadaş olun" söylemi ne kadar yanlış ise, son zamanlarda bazı öğrenci velilerinin dile getirdiği "öğretmenler çocuklara karışmasın" söylemi o kadar yanlıştır. Bir veliden okul ortamında şu sözü duymuştum: "Benim çocuğuma evde babası yan gözle bile bakmaz, öğretmeni nasıl olur da bağırır?"
Milli Eğitimi her şeyi çok iyi bilen veli etkisinden de kurtarmamız lazım.
Okullarda görev yapan çok tecrübeli eğitimcilerimiz, öğretmenlerimiz var.
Veliler eğitim sistemindeki aksaklıklardan haklı olarak şikayetçi olabilirler, yalapşap yapılan değişiklikleri protesto edebilirler...
Ama bunun yeri okullar değildir.
Herkese iyi bir hafta ve hayırlı bir eğitim-öğretim yılı dilerim.
Murat Erdin
güncel eğitim haberleri MEB bağış zorunlu mu değil mi veli sorunu eğitim yazıları öğrenci öğretmen
tarihli haber
Dersimiz.com Haber