Burası Diyarbekir
Bu kutsal memlekete kim ihanet etmişse,
Edindiği malının, sıfır olsun şeşleri.
Çalarak, hamal gibi kim taşıyıp yemişse,
Halkımın ah ı ile, rast gitmesin işleri.
Sahabe, şair, edip, aydın şehri burası
Kimler gelmiş, kimler geçmiş insanlığın Şura’sı
Bereketli Ortadoğu ve Avrupa arası
Kim hakkını yemişse, kabus olsun düşleri.
Yaşayan ağu içmiş, yaşamayan sanki aç,
Merhabaya hasret kalmış, gülümsemeye muhtaç,
İnsanlığın tarihinde yeri, her zaman sertaç,
Kim sırtından geçinmişse, hayrolmasın peşleri.
İçindeki sevinmemiş, dışındakinde hüzün,
Burcunu, bedenini, görmeye hasret gözün,
Kalmıyor bir manası, dilden dökülen sözün,
Kim basmışsa kaderine, hiç bitmesin kışları.
Madem memleketimiz, madem değerler bizim.
O zaman Diyarbekir, demek ki hepimizin.
Velinimet olmuşsan gurur ve onur sizin,
Kim kazancın yatırmışsa, hep dik dursun başları
Abdulkadir Nur GÖRDÜK Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Kızkulesi
Dalgaların arasında,
Kızkulesi kimsesiz,
Issız ve yalnız durur.
Karanlıkta dönemeçler,
Gece rehberi fener.
Kızkulesi’nde gurur.
Sessizliğin gürültüsü,
Sadece dalga sesi.
Yüzyıllardır ayakta,
İhtiyar Kızkulesi.
Ama hiç değişmemiş,
Asil bir genç kız gibi,
Yine tek,
Yine mağrur.
Şubat - 2009
Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Çıkmaz Sokak
Vura, vura, bin tür hal etsen beni.
Ötüşen bülbülken, lal etsen beni.
Ağulu, peteksiz bal etsen beni.
Utanır, bakamam senin yüzüne.
Meyvesiz ağaca, dal etsen beni.
Sofranın yanına, cal etsen beni.
Herkesin içinde, kal etsen beni.
İnan karşı koymam, senin sözüne.
Okyanusta, çürük sal etsen beni.
Züğürt tüccarlara, mal etsen beni.
Çirkinin omzuna, şal etsen beni.
Bil ki katlanırım, senin nazına.
Genç yaşta, sahipsiz dul etsen beni.
Yoksulun evine, çul etsen beni.
Devranın kuluna, kul etsen beni.
Yaslanırım yine, senin dizine.
Çıkmaz sokaklara, yol etsen beni.
Yırtılmış mintana, kol etsen beni.
Alemin sağına, sol etsen beni.
Çoğu tercih etmem, senin azına.
Kavrulan toprağa, bel etsen beni.
Issız vadilerde, sel etsen beni.
Zemheride esen, yel etsen beni.
Bükerim boynumu, senin özüne.
Kokusuz, yapraksız gül etsen beni.
Akşam güneşine, tül etsen beni.
Ateşte bırakıp, kül etsen beni.
Yakarken, üflemem senin közüne.
Vahası kurumuş, çöl etsen beni.
Bulanık, balıksız göl etsen beni.
Esir pazarında, köletsen beni.
Üzülme, görünmem senin gözüne.
Yetmez mi, bu kadar yalvarışa naz,
Geçen ömrün, geri dönüşü olmaz.
Son nefese kadar, rabbime niyaz,
Mahşerde rastlarım, belki izine.
Saygılarımla.
Ağustos_2009
Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Abdulkadir Nur GÖRDÜK
Resmin Efendisi
Resmederken hayalini, önündeki perdeye
Dökülür iç dünyası, fırçayla tuvaline.
Renk cümbüşü yaratan, duyguların savaşı
Çalışma bittiğinde, döner eski haline.
Bulutlarla kaplanmış, dağların dorukları
Ayrılmaz dost misali, bir kır manzarasında.
İçindeki fırtınanın, dış dünyayla uyumu
Bir siyah, bir de beyaz, iki renk arasında.
Yetersiz kalınca söz, coşkuyu anlatmaya
Kalem başlar çizime, gönülden kopanları.
Fırçadan dökülen ruh, can katarken resime
Manzaranın derinliği, kuşatır yapanları.
Sanatçısı tarafından, dünyaya gönderilen
İnsan denilen varlık, bir sanat şaheseri.
Mücevherin değerini, ancak sarrafı bilir
Kaynağından el almış, eser çizer eseri.
Tasarımı yapılmıştır, önce onun kalbine
Sen sanırsın ezber çizer, panosuna resmini.
Yansıması dışa vurur, fırçanın izlerinde
Ressam, kendi gölgesine sade yazar ismini.
Saygılarımla.
Ekim_2008
(Değerli dostum Ressam Ahmet BENLİ ye ithafen, O nun şahsında tüm sanatçılara)
Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK
akadirgorduk@yahoo.com.tr
Abdulkadir Nur GÖRDÜK