Derviş Olursun
DERVİŞ OLURSUN
Sermayen tasavvuf, fıkıh bir çok bilgi tararken
Meczuba duyulan gerçek kinde derviş olursun
İspatı yok soyut kavram, nefsinde Rab ararken
Bilimin içinde değil dinde derviş olursun
Kem gözle bakma kimseye ruhu içinde karat
İmanınla ameline geçit verecek sırat
Sabrına sabır katıp ta derdini içine at
İçinden kendi kendini yende derviş olursun
İlahi kudretten yana ibadeti seçerek
Minnet ettiğin kim varsa şevkle zemzem içerek
Rabbin dostluğuna mazhar olup ta el açarak
Kurgu yap gönlünden bir aşk sun da derviş olursun.
Halkın iltifatı şerden nefsini ayrı korda
İçindeki insanlığı arayıp bulan zorda
Helal rızıkla beslenip huşu içinde birde
Allah katında Resulü anda derviş olursun
Söz bilmezsen sözün geçmez ne sakal ne bıyıklan
Umman bile olsa geçer ermiş derviş kayık lan
Herkesin yükünü yüklen ne küçül ne büyüklen
Kölenle deve sırtına binde derviş olursun
Nefsine şefkati yükle güçsüz takımı gözet
Sorgulamak ne haddine Rabbe imandır özet
Yoksul gez yoksulu doyur her an Allahtan söz et
Zenginsen fakir aşına banda derviş olursun
AHMET CANBABA
Ahmet CANBABA Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Kızlarımız
KIZLARIMIZ
Kendinizi okuyarak keşfedin
Birde söz sahibi olun görsünler
İş gücüne katkı versin okuyup
Çalışmanın her dalına girsinler
Kişisel gelişme sistemi kurup
Bilgi ve yetenek sırrına erip
Sosyal sorumluluk altına girip
Okumanın erdemine ersinler
Karanlıkta kalmış Ata Öcünün
Komşunun kızının, dostta bacının
Cehaletten doğan korkunç acının
Okuyarak zincirini kırsınlar
Umudu ayakta tutmalı her gün
Varsıllık döngüsü vermeli sürgün
Kariyer sahibi olup ta bir gün
Şerri düşünceden hesap sorsunlar
Meslekte açsınlar bürolarını
Bulsunlar küskünle aralarını
Toplumun kanayan yaralarını
İnsanlığa hizmet edip sarsınlar
Canbaba uğraştı aklar saçında
Kızlar okusunlar okul açında
Anne olup Mutluluklar içinde
Geleceğe güzel nesil versinler
Ahmet Canbaba
Ahmet CANBABA
Babam Bir Göçmen İşçi
Hani bir gün ansızın
Çıkıp gitmiştin ya baba.
Hani çocuktum ya ben.
Hani amansız bir kış vardı ya
Dağların oymaklarında ayaz çatlardı
Sanki bir fısıltıya yıldırım çakar gibi.
Sanki bir çığ düşer gibi gözyaşına
Göz kapakların hapsederdi düşecek damlaları.
Düşüncelerin sultada
Tetikte bekliyordu
Sessiz baba.
Dam evlerde mertekler
Kerpiç duvarlar üstüne oturmuş uçları.
Buz sarkıtları bir kılıç gibi.
Beyaz karlarla örtülü dağların kıvrımından
Bir oymağı geçince ilk yaz dilleniyordu.
O ilk yazda çiçek açtı yeni diktiğin fide.
Issızlıklar gömülmüştü vadiye
Biz hala seni bekliyoruz baba.
Emeğini yüreğine yüklemiş babam !..
Koskoca şehirde yalnızdı çaresizdi.
Çocuklarının düşü uyandırırdı
Çalar saatten önce işe.
Sabah sessiz ve soğuk kaldırımlara düşerdi
Uykusuz gecelerinin mahmurluğu.
Ve buz keserdi parmak uçları
Su alan ayakkabıları içinde.
Ya plastik eldiven içindeki
Sızlayan elleri
Nefesine tutardın ısınsın diye.
Sonra kaldırımlarda ateş yakardınız değil mi baba.
Dudaklarınız titrerdi çaresiz kelimelere.
“Şimdi bir çay olsa
İçilir” derdiniz demli.
Bir göçmen işçiydin bu koskoca şehirde
Bir göçmen işçiyi aydınlatırdı
Gecenin odalara sinen karanlığını kovarken
Yaktığın lamba.
Uyanır mıydın şimdi bir tatlı nefese.
Unuttum diyordun kadınımın yüzünü
Unuttum çocuklarımın gülüşünü.
Ve çomarın havlamasını olur olmaz sese.
Bu koskoca şehrin sokaktan damarları,
Dolup dolup boşalıyordu insanlarla ve dertle.
Asfalta siy diren delik su borusunun
Tamiratı için ordaydılar.
Sen hıncını kazdığın toprakta
Sabah ayazını içiyordun mutluluğu için çocuklarının.
Kiminin içine yel girmiş gibi
Gurbet çeken sevişmenin düşünde,
Sarı saman tınazında mevsimin
Aşklarını düşünürdün çocukluğunun.
“Aşkımız kuşluk vaktinde güzeldir” derdin.
Ya mahmur dudaklarda öpüşmenin tadı,
Bir hayal görür gibi.
Kaldırıldığın hasta hanenin yatağında
Başın dönüyordu hala
Düşüp bayılışından bu yana.
Bir gelini bezer gibi papatya.
Güneşe selam durur gibi ay çiçekleri
Gerdan kırarlar boyunlarını büküp.
Çiğ taneleri yaprak uçlarında
Damlalarını döküp
Birazdan buhar olacaklar
Yazdan kalma güneşin tortusundan.
Ve sonra üşüyeceksin sıcaklar içinde
Bir zemheri ayazında.
Dokunacak doğanın elleri gizli
Belki de bir pastırma yazında.
Kendine geleceksin babam.
Yalnızca hasret nöbet tutacak
Yanı başında.
Ahmet Canbaba
Ahmet CANBABA
Allah Kerim
ALLAH KERİM
Çekik gözü düzeldi
Buruna Allah kerim
Ya olmayan saçının
Yerine Allah kerim
Sevinçlerde coşarlar
Acılarda pişerler
Gün bulup gün yaşarlar
Yarına Allah kerim
Dosttuk dosta nefestik
Gün geldi dosta küstük
Birinden umut kestik
Birine Allah kerim
Hak yiyenler ürüyor
Hakkı yenen soruyor
Hadi onlar görüyor
Körüne Allah kerim
Kötüye gider durum
Çok şey var Rabbe sorum
Senin içinde derim
Yerine Allah kerim
Canbaba naçar kaldık
‘HAYIRDA’ karar kıldık
Çok şükür kolay bildik
Zoruna Allah kerim.
AHMET CANBABA
Ahmet CANBABA