Keskin Şehidi
Bir kahpe kurşunla yığıldım kaldım
Potin bağlarımı çözemem gayri
Sevdiğim ağlama sil göz yaşını
Boynuna altınlar dizemem gayrı.
Keskin’in etrafı bir kara yoldu
Kırlarda çiçekler sararıp soldu
Analar ağlayıp acıyla doldu
Yolcuyum dünyadan dönemem gayrı.
Sıkılan kurşunlar canımı aldı
Toplandı dostlarım namazım kıldı
Kutluca’nın adı yadigar kaldı
Keskin bağlarını gezemem gayrı.
Dermanî ne desin bunlar azdılar
Kaderimi kurşun atıp yazdılar
Karşı mahalleye mezar kazdılar
Baba ocağına dönemem gayrı.
Ali KAYBAL Şiirleri
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Keskinin Dağları Matem Bürünsün
Gül açılmış bülbül konmuş dalına
Keskin’e giderim düştüm yoluna
Mevlam sabır versin gayri kuluna
Keskin’in dağları matem bürünsün.
İçimdeki yarayı deştikçe deştim
Bir güzeli sevdim bu hale düştüm
Aşk ateşiymiş meğer kavrulup piştim
Keskin’in dağları matem bürünsün.
Bağrına dökünmüş sazım püskülü
Çiğdem boyun bükmüş ağlar sümbülü
İçerim yanıyor savrulur külü
Keskin’in dağları matem bürünsün.
Keskin’in içinden dere akıyor.
Güzeller oturmuş suya bakıyor
Bilmezler bu ateş beni yakıyor
Keskin’in dağları matem bürünsün.
Gökyüzü ağlasın döksün göz yaşı
Dolansın selleri dağları taşı
Alıp giderim ben bu dertli başı
Keskin’in dağları matem bürünsün.
Çeşmeler kurumuş suyunu dökmez
Su içmeye kuşlar başını dikmez
Asmalar üzümü yol beni çekmez
Keskin’in dağları matem bürünsün.
Yüreğime aşkın acısı doldu
Çektiğim çileler bana yol oldu
Hayalim kalmadı düşler kayboldu
Keskin’in dağları matem bürünsün.
Ali KAYBAL
Ali KAYBAL
Ulu Ozan -ıv
Allah’ın adını sarar dilleri
Devletin malını çeker elleri
Sarhoş olup biter akşam günleri
Dinle Ulu Ozan bunlar mundardır.
Nasıl ucubedir nasıl yalaka
Konağın oğlu bu kurar alaka
Onu gören herkes silkiyor yaka
Dinle Ulu Ozan bunlar kindardır.
Dört duvar içinde atıp tutarlar
Önüne gelince yatıp kalkarlar
Arkanı dönme ha satıp çıkarlar
Dinle Ulu Ozan bunlar hunhardır.
ALİ KAYBAL
Ali KAYBAL
Anam
Hak'kın nuru var gözünde sürmeler çekilmiş
Sırtında ipek boynuna inciler dizilmiş
Cennet senin ayağının altına serilmiş
Dünya nimetinin sebebi sensin be anam.
Elif lam mim okunarak konmuş senin adın
Hatice'yi, Fatma'yı uygun görmüş kitabın
Muhammed'in aşkı ile geçti tüm hayatın
Nerede görsen hayran oldun elife anam.
Dünyaya teşrif eyledim senin kucağında
Şefkatli sözlerin yankılanır kulağımda
Açılmış gül eyledin yurdumun bucağında
Ninnilerini özledim durmadan de anam.
Çocukları kınalı kendisi mis kokulu
Edebin kaynağısını terbiyenin okulu
Yurdum seninle kutsaldı ismi Anadolu
Konu oldun söylenen güzel türküye anam.
Yüzüne bakmak ibadettir nasıl üf derim
Dokuz ay on günün hakkını neyle öderim
Senin için ölmek az cehenneme giderim
Dağlar yıkarım benden istediğin ne anam.
Elime diken batsa kahrımı çekiyorsun
Bir söküğüm olsa görüp onu dikiyorsun
İyi olsam kötü olsam sen yaş döküyorsun
Bütün acıları gömersin sinene anam.
Korkardım karanlıktan kabus dolardı gecem
Uyanırdın sen hemen düşecek olsa gölgem
Başımı biraz göğsüne koyayım mı desem
Her seferinde sen bana he derdin he anam.
Gül olayım istedim senden güzel diyar yok
Bülbüllerin coştuğu bir sinede figar yok
Gönlümü koşturdum senden daha güzel yar yok
Seni bırakıp gideyim ben nereye anam.
Dermanî'yim ayağının turabı olayım
Veysel Karani gibi dönüp seni bulayım
Kalbimin bir köşesine tek seni koyayım
Her vuruşunda kurban bu can verene anam.
01-02-2007
Figar = yaralı
Ali KAYBAL