Eğitim Sitesi

Son Hatıra Şiiri

Son Hatıra

Bu gelen, sonbaharın ayak sesleri

Hüzün var yine bugün, rüzgâr sesinde.

Ayrılık şarkısını, çalarken sazlar

Son buluşmamız senle, kır kahvesinde.



Yüzündeki çizgiler, derin ve hisli

Saklıyor, yaşanmamış hayallerini.

Senden bana kalacak, en son hatıra

Bir tel saç yeter, al artık ellerini.





ARALIK- 2008

Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK

Abdulkadir Nur GÖRDÜK Şiirleri

  

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Abdulkadir Nur GÖRDÜK Şiirleri:

Gettin Ki Tez Gelesen

Uzun zaman önce ayrılmıştım, Diyarbekir’ den.

Ak düşmemişti saçlarıma, şimdiki gibi.

Delikanlı ömrümün baharıydı, zaman.

Yalnızlık hadi neyse,

Garipliğe dayanılmıyor.

Sen de, yoksun yanımda,

Hasretin beni yakıyor, işte o zaman.

Eski bir çerçevede gördüm,

Adil Tekin imzalı, siyah beyaz resmini.

İçim sığmadı içime.

Yine dağladın, hatırlattın derdimi o an.

Seslendim, utanarak.

Konuş benimle dedim.



Anlat bana,

Ermeni cümbüşçünün nağmeleriyle,

Mahlede toy kuran muhacırları.

Deliloya katılan Süryani kızlarını,

Kürt delikanlının uzaktan sevdasını anlat.



Anlat bana,

Büyük mezğandaki, o aileyi,

Eyvanda içilen köpüklü kahveyi,

Leçekli bibileri, şubareli bebeyi,

Kuşhanada börek satan dedeyi anlat.



Anlat bana,

Gazi Köşkünde Celal’ın hoyratını,

Altuncilar içindeki, ustanın sanatını,

Ahmet Arif’in Adiloş bebesini, cigarasını,

Koşucu Tahar ağanın rahvan atını anlat.



Anlat bana

Taze ekmek kokusuyla Mecit ağayı,

Asaleti, kibarlığı Selahattin hocayı,

Puşici keke Yakoyu, kahveci Bozoyu,

Demirciler çarşısında Hasan ustayı anlat.



Anlat bana

Şeyh Güzelin dünyasında sırları,

Kör Yusuf’un dereginde şifa arayanları,

Efğanlıda kurulan arifler meclisini,

Fiskayanın gizemini, Hançepegin mertliğini anlat.



Bilirmisin, en çok neye gidiyor içim?

Bilirmisin, en çok neyi özlediğimi?

Dörtyolda, küncili simitle, salep içmeyi.

Pisküvit arasında, lokum ezmeyi,

Küpeli havuzunda, peştımalle yüzmeyi,

Paytona asılarak gezmeyi özledim.



Özledim,

Baharda, taze soğanla nergizlemeyi,

Ekmeğin üstüne taze salça sürmeyi,

Teneffüste kaynamış nohut yemeyi,

Kıtiyi, meftüneyi, patileyi özledim.



Özledim,

Toprak damlarda beyaz sıtareleri,

Yazın yıldızları sayarak, uykuya dalmayı,

Uyanınca yastık dibinde para bulmayı,

Galiba, kısa pantorlu çocuk olmayı özledim.



Sen, çocukluğumun hasreti,

Sen, gençliğimin sevdası.

Sen, benim iki gözümsen Diyarbekir.

Çok özledim, kendimi sende.

Özlemim hapis kaldı, çok yıllar öncesinde.

Uzaktayım diye, bana kızma ne olur,

Senin kıymetini sanma bılmiyem?

Kim, kendi ögünden gider ki uzaklara,

Kader atmış bizleri,

Hatırsız, tanışsız, yalavuz buralara.

Gettin ki tez gelesen diyorsun,

Tez gelişin, bumudur diye sitemin var.

Ne desen, ne söylesen haklısın,

Ben suçumu bıliyem.

Ayrılırken, başlayan yürek acısı,

Dinmedi, yekinın olsun.

Eger ki, ben ki benem.

Bekle beni, tez zamanda, ayağımnan geliyem.

Yok, eger gelemezsem,

Sahan söz, sahan yemin,

Yer aç bahan, bir kişilik Mardinkapı’nda,

El üstünde geliyem.





Mart_2010



Saygılarımla

Ecz.Abdulkadir Nur GÖRDÜK



Diyarbakır ağzı ve karşılıkları

Mezğan: Birden fazla ailenin yaşadığı büyük avlulu ev

Leçek: Kadınların kullandığı bir çeşit başörtüsü

Şubare: Bebek başlığı

Kuşhana: Büyükçe tencere

Künci: Susam

Meftune: Yemek adı

Patile: Peynirli gözleme

Sıtare: Tahtın çevresine sarılan bezden korunak.

Yekin: Emin ol, inan anlamında kullanılan bir yemin sözü.

Pantor: Pantalon

Yalavuz: Yalnız

Dereg: Dükkânda bulunan raf, çekmece.




Abdulkadir Nur GÖRDÜK

Uzak Umutlar

Zalim gurbet ; dert kuyusu derler senin adına,

Her insan, seni yaşar, sıla gelir yadına.

İstemem kimse kansın, varmasın hiç tadına

Sen insanı çürütürsün, adın HASRETTİR senin.



Ana, baba, çoluk, çocuk hepsi çok uzaktalar

Ne zaman gelir diye, umutla ayaktalar

Yaşar gibi algılanır, ama hep yataktalar

Sen insanı çürütürsün, adın GURBETTİR senin.



Yola koyulmuş kimi, amaç ekmek parası

İçine kan akıtır, derler hasret yarası

Her dönem başa gelir yok mudur hiç çaresi

Sen insanı çürütürsün, adın MİNNETTİR senin.



Çözüldü diz bağlarım, adım atamaz gibi

Yıllar geçti boşuna, yaşı tutamaz gibi

Gözlerim kapalı hep, sana bakamaz gibi

Sen insanı çürütürsün, adın MİHNETTİR senin.



Umutsuz yaşamımda, sanki derdime çare

Bırakmadı hasret bizi, ömür gitti naçare

Yaşlanmaya yüz tuttu, şu gördüğün biçare

Sen insanı çürütürsün, adın hep DERTTİR senin.


Abdulkadir Nur GÖRDÜK

Kızkulesi

Dalgaların arasında,

Kızkulesi kimsesiz,

Issız ve yalnız durur.

Karanlıkta dönemeçler,

Gece rehberi fener.

Kızkulesi’nde gurur.

Sessizliğin gürültüsü,

Sadece dalga sesi.

Yüzyıllardır ayakta,

İhtiyar Kızkulesi.

Ama hiç değişmemiş,

Asil bir genç kız gibi,

Yine tek,

Yine mağrur.



Şubat - 2009

Ecz. Abdulkadir Nur GÖRDÜK


Abdulkadir Nur GÖRDÜK

Son Hatıra Şiiri