Eğitim Sitesi

Vasiyetname Şiiri

Vasiyetname

Vasiyetnâme (2)

-oğula, oğullara, oğulverenlere –



Vâsi atanırsa, hür iradene

Aklını, fikrini çaldırma oğul

Sorumluluğun var, can varedene

Vazifen yaşatmak, soldurma oğul



Hem dünyalık gözün, hem kalbî gözün

Açık olsun, herkes anlasın sözün

Dimdik dursun başın, hep gülsün yüzün

Su ver fidanlara, öldürme oğul



“İnsan insan” diye yola çıkarlar

İki laf eylesen, sözü tıkarlar

Doğmasa da güneş, eriyor karlar

Hukuksuza pabuç deldirme oğul



Taş üstüne taş koyanlar, taş atmaz

Gönül mimarının, çivisi batmaz

Hakk’ı bilen, halka rağmen dayatmaz

Görgüsüze set ol, güldürme oğul



Acı acı, büyüttük bu ağacı

Meyve değil, zehir sundu ne acı

Dünya nimetleri, başının tacı

Sakın ha olmasın, aldırma oğul



Bahçende yetişsin, çiçekler, renk renk

Gönül harmanımız, gülistana denk

Çeşitlikte huzur, bütünlük ahenk

Gayrısını kalbe doldurma oğul



Nereden Baktığın, nerde durduğun

Önem taşır, hayalinde kurduğun

Kimi matemdedir, kimine düğün

Selâmı-sabahı kaldırma oğul



Çıkmaz sokak, kör düğümde yol aldık

Zulüme denk, horlanmayla hâl aldık

Çiçekten bal, yanan daldan kül aldık

Zirveleşen ruhu, böldürme oğul



Malkoç Ali, Rıza göstermez buna

İnsan haykırmalı, ve çözüm suna

Dünyanın ekseni, kayıyor kana

Despotun çarkını, oldurma oğul



Ali Rıza Malkoç Bursa, 27/11/2010



Vâsi: Akılca noksan veya ölen kişinin tüm hak, yetki ve sorumluluklarını yöneten kimse

Mâtem: Yas, elem, keder, üzüntü

Despot: Baskı ile yönetimi yöntem edinmiş zorba

Ali Rıza MALKOÇ Şiirleri

  

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Ali Rıza MALKOÇ Şiirleri:

Aşkın Ekseni

İnce eler, sıkça dokur yüreği

Çağından sorumlu bakandır ozan

Bu uğurda, tükenmez hiç süreği

Çırayı diliyle yakandır ozan



Türlü türlü nağmeler arkasında

Demet demet çiçekler terkisinde

Arada bir seller akar yasında

Nice görülmez gam çekendir ozan



Her gönlün bir leyla’sı var bilirim

Hele yol aç, ben arkandan gelirim

Bundan ötesine, yapamam yorum

Çorak toprağa gül dikendir ozan



Ümit soluyana, adeta beşir

Hakikat adına, mesleği neşir

Diplomasız, ağır sıklet güreşir

Kendi bileğini, bükendir ozan

Onun gözleminde, tüm dünya sıla

Heybesinde gurbet, çıkıyor yola

Irmak, deniz, çayla, girip kol kola

Her mevsimde duru, akandır ozan



Sedefi keşfeder, bulur inciyi

Sarsıntıdan önce, görür öncüyü

O doğurmaz amma, çeker sancıyı

Kara bulutlara, çökendir ozan

Farklı nefeslerde, bulur hep âhenk

Yüreği terazi, vicdanı mihenk

Sanki Nebi’lerin ashabına denk

Her ortama huzur ekendir ozan

Yüce Yaradan’dan besler aşkını

Her can ile pekiştirir meşkini

Buralardan taşır cennet köşkünü

Sarıldığı ile, kokandır ozan



Ali Rıza MALKOÇ 4/12/2011 Samsun

Sürek : Süren, devam eden zaman.

Terki : Binek hayvanlarındaki eyerin arka bölümü,heybe

Beşir : beşaret veren, müjdeci

Neşir : neşreden, yayıncı

Sarsıntı : deprem Mecazi anlamı: beklenmedik olumsuz gelişmeler

Meşk: Değer verdikleri ile cani gönülden birlikte olma

Ali Rıza MALKOÇ

Gezelim Görelim Anadolu'yu

Gezelim Görelim Anadolu’yu

Samsun’da doğdum ben, attım ilk adım

Adım Ali Rıza, Malkoç soyadım

Ayrılığım, kaç yıl oldu saymadım

Gezelim görelim Anadolu’yu



Urfa’da gazel var, derin hoyrat var

İbrahim makamı, ruha hayrat var

Maddede manada, coşku gayret var

Gezelim görelim Anadolu’yu



Erzurum Çarşıda, bağrı yanıklar

Tatyanlar okunur, Hakk’a tanıklar

Baş köşeye oturtulur konuklar

Gezelim görelim Anadolu’yu



Sivas toprağından, seslenir ozan

Aşıklar, inceden dertleri yazan

Her dem bahardayız, uğramaz hazan

Gezelim görelim Anadolu’yu



Diyarbakır’da var, yanık Güzelses

Coşkulu davullar, nağmeli nefes

Haykıran sevgiye, dar gelir kafes

Gezelim görelim Anadolu’yu



Maraş’ta toprakta, şair bitiyor

Mana yüklü mesaj bize yetiyor

Meşhur dondurması, serinletiyor

Gezelim görelim Anadolu’yu



Trabzon, kemence horon deyince

Şenlenir yaylalar, mani duyunca

Üzülür mekanlar, görülmeyince

Gezelim görelim Anadolu’yu



İzmir’de efeler destan yazıyor

Egeli zeybeğim siper kazıyor

Tarih canlanmış da bize kızıyor

Gezelim görelim Anadolu’yu



Bursa’da Osmanlı gelir hatıra

Nasıl anlatayım, sığmaz satıra

Derdimizi yükleyip de katıra

Gezelim görelim Anadolu’yu



Ülkemiz sallansa, koşar Ankara

Medeniyet şehri, sanmayın kara

Dağlar mı dayanır, hazır akara

Gezelim görelim Anadolu’yu



Çanakkale deyince, durup da düşün

Yiğit şehitlerim, süslesin düşün

Ne duruyorsunuz, yollara düşün

Gezelim görelim Anadolu’yu



Van'a gelin hele kaleyi görün

Erek' in başında uşkunu derin

Van Gölü, Şah bağı cennetten yerin

Gezelim görelim Anadolu’yu



Dünyaya duyuldu Hatay'ın sesi

Meşhurdur ülkede şu künefesi

Görülmeye değer uzun çarşısı

Gezelim görelim Anadolu'yu



İstanbul, bir çağı açan şehirdir

Dünyaya, güzellik saçan şehirdir

Saymadığım yetmiş kalan şehirdir

Gezelim görelim Anadolu’yu



Ali Rıza Malkoç 08/09/2006 Bursa

Ali Rıza MALKOÇ

Dudak Payı

Büsbütün karartma, saf yüreğini

Bana da yer ayır, bir dudak payı

Sevdalara yol aç, bil gereğini

Bana da yer ayır, bir dudak payı



Yüklenince bulut, iner damlalar

Islaklık içime inşirah salar

Hayalini doldurmasın “şâ'şâa”lar

Bana da yer ayır, bir dudak payı



Elinde yüzünde var akçe izi

Maddi reçeteyle, diner mi sızı?

Kov da gitsin, benlik çalan hırsızı!

Bana da yer ayır, bir dudak payı



Garazın – marazın, sarmış bedeni

Kararan ufuklar, bitirir teni

Kim arar ki, terk edip de gideni?

Bana da yer ayır, bir dudak payı



Açık kapı kalsın, kapama yolu

Beklerken baharı, bastırır dolu

Sorun ve cevabın, nâhoş kokulu

Bana da yer ayır, bir dudak payı



Taş yerinde ağır, itekle hele

Güce güç katalım, verip el ele

Zehir doldurur mu, gönül gönüle?

Bana da yer ayır, bir dudak payı



Bu kötü, o yanlış, diğeri çirkin(!)

Çamur suyu ile, dönüyor çarkın

Hangi makam ile söylenir şarkın?

Bana da yer ayır, bir dudak payı





Ali Rıza Malkoç 23/05/2008 Bursa



İnşirah: Gönül açılması, ferahlık

Şa'şaa: Gösteriş, süs

Akçe: Para

Benlik: Kendilik, şahsiyet

Nâhoş: Hoş olmayan, çirkin, kötü

Ali Rıza MALKOÇ

Vasiyetname Şiiri