Kelete Değirmeni Efsanesi:
Kelete, Çanakçı ilçesine bağlı bir dağ köyüdür. Oldukça sarp dağların arasında kalan ve bir derenin vadisinde kurulmuş olan bu köyde bir değirmenle ilgili olarak şöyle bir efsane anlatılır.
Kelete’de bulunan değirmene geceleri kimse gidemez. Zira geceleri sürekli olarak değirmenden davul zurna sesleri gelir. Hiç kimse gidip de bakmaya dahi cesaret edemez.
Köyden Hüseyin diye birisi, bir kış günü avdan dönerken tipiye yakalanır. Bu tipi de evine gitmesi imkânsızdır. Çevrede tek sığınılabilecek yer değirmen olduğundan, mecburen buraya sığınmaya karar verir. Bildiği sureleri okuyarak değirmene girer.
İçerde yeşil yüzlü, insana benzeyen bazı yaratıklar eğlenmektedirler. Yanlarına varıp "Selâmün aleyküm." der. Bu yaratıklar Müslüman olduklarından Hüseyin’in selâmını alırlar. Onu bir köşeye oturturlar. Hüseyin bu yaratıkların ayaklarının ters olduğunu fark edince bunların cin olduğunu anlar ve daha çok korkmaya başlar. dersimiz.com
O sırada cinler kendi aralarında tartışmaya başlarlar. Buradaki cinlerin içinde kafir cinler de varmış. Bu cinler, sırlarını ve yaşantılarını öğrendiği için Hüseyin’i öldürmeleri gerektiğini savunuyorlarmış.
Diğer cinler Hüseyin’in selâm verdiğini yani Müslüman olduğunu, bu yüzden onu kesinlikle öldürmeyeceklerini söylerler. Bu sırada kafir cinlerden biri Hüseyin’e ucu közleşmiş bir odunla vurmaya çalışır. Hüseyin kaçar ve tüfeğine mermi yerine bir ekmek parçası koyarak ateşler. Cin vurulup yere düşer. Bütün cinler feryat edip vurulan cinin başına toplanırlar. Bu arada cinlerin reisi gelir. Bu cin de Müslüman bir cindir. Olanları dinler ve Hüseyin’e hak verir.
Gece yarısına doğru tipi diner, hava açılır ve ay doğar. Yollar aydınlandığı için Hüseyin evine gitmeye karar verir. Cinlerin reisinden izin ister. Reis gördüklerini başkalarına anlatmamasını isteyerek, bir miktar kömür hediye ettikten sonra Hüseyin’e gitmesi için izin verir.
Evinin yolunu tutan Hüseyin, "Bunlardan ne olacak." diye cebindeki kömürleri çıkarıp atar. Evine gelince çok yorgun olduğu için hemen yatar.
Ertesi sabah ceketini giydiğinde cebinde kocaman bir altın bulur. Kömürler altın olmuştur. Diğer kömürleri attığına pişman olur. Geçtiği yollara tekrar bakar, fakat kömürler ortalıkta yoktur.
Bu olaydan sonra Hüseyin başından geçenleri ve değirmende gördüklerini başkalarına anlatır. Bunun üzerine cinler bir daha o değirmende görülmez, davul zurna sesi de kesilir.