Hakikat Nerede?
Gafil, hangi üç asır, hangi on asır ?
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarihler söylememiş bunu
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak
Yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa'nın Alplerinde Oğuz torunları
Doğudan çıkan biz
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz
Türk sadece bir milletin adı değil,
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar,
Ey yığın yığın insan gafletleri
Yırtılsın gözlerdeki gafletten perde,
Hakikat nerede?
Bir Askerin Mezarına
Şurada, kabrin üzerinde konulmuş bir,
Beyaz taş var, onun altında bayraklar
Temevvüç ederken, kelleler uçuşurken...
Celâdeti tâbân olurken aldığı cerîhai mevt
ile bu âlemi hîçîye vedâ etmiş bir
asker yatıyor...
Onun hâbı istirahate çekildiği şu
makberin üzerine rüfekası eşki teessür döktüler.
Kadınlar düm ü rizi mâtem oldular. İhtiyarlar
nâle eylediler, çocuklar ağladılar.
Şu söğüt ağacının nim setreylediği senin
mezarın üzerine bir zırh başlık ile kılıç hak olunmuştur.
İşte orası o kahramanı muhteremin
câyi istirahatidir. Ne mutlu ki, hâki pâye vatan
Ona nâilini intizar olmuş!...
(Harp Okulu öğrencisiyken yazmıştır.)
Kaside-i İstibdat Yahut Kırmızı İzler
Bir köhne kadit parçası, bir çehre-i menhus,
zulmetler içinde mütereddit, mütelâşi.
Daim mütefekkir görünen, kendine mahsus
efkârı sakimane ile âleme karşı.
Ateş saçarak etmede her gün bizi tehdit,
âmali harisanesini eyledi tezyit...
Gördükçe bu mazlumlarını, sinesi mağrur,
tırnaklarını aileler kalbine saplar;
mağdurlarının her biri bir kûşede ağlar.
Katlandı vatan görmeğe evlâdını makhur...
Birçoklarımız mahpes ü menfada süründük.
Ey gazii ! Mecruhu vega dideye döndük.
Ey kanlı eliyle vatan âmaline hail !
Ey enmilei sürbu cinayata delâil !
Teşkil eden ey köhne kadit, katili efkâr,
Ey katili şübbanı vatan, katili ahrar !
Ey varlığı bir millet için bâdii zillet !
Ey çehresi ifrite veren dehşeti vahşet !
Zindanları, menfaları, mahpesleri doldur;
ziniciri esaretle bütün hisleri dondur.
Tesmimi nefes, nefyi ebet, sonra denizler..
Her girdiğin evlerde durur kırmızı izler...
Kâbus-i hiyanetle vatan can çekişirken
timizi dendanı harisin kemirirken
bir gün Rumeli dağları envara boyandı;
hürriyetin enfası ile herkes uyandı.
(Şanlı Ordu Gazetesi, 24 Kasım 1908)
Beşike Hadisesi İçin
Çıkıyor gönüllere istimdadı,
sâmiamda vatanın feryâdı.
Çıkıyor gönüllere istimdadı,
yaralı bir ananın evlâdı.
Etmesin mi anaya imdadı?
Rumeli can veriyor yok mu ilaç ?
Edelim sıhhatini istimzaç;
etmeyelim kimseyi izaç.
Zırhlılar her yeri tehdit ediyor.
Makedonya bunu tes'it ediyor.
İnkırazı bize teyit ediyor.
Yemenin purişi malumu cihan.
Ne için eyledi millet isyân ?
Zulme ister mi bu yoldan burhan ?
Turuşkalar bile aldı meydan.
Hani kânun-u adaâlet nerede ?
Mülk-ü millette himâye saadet nerede ?
Haricen mülk-ü himaye nerede ?
Bizde evvelki şecaat nerede ?
Gelse Ertuğrul şöhret-i pervas,
eder elbette tahayyür ibraz.
Vatanın feyzine kâdir olamaz;
yeniden fethine verseydi cevâz...
Yıldırım görse şu ahvâlimizi
ateş kahrı yakar hâlimizi.
Affeder mi bizim efâlimizi ?
Mahv eder cumle-i emsâlimizi.
Ey büyük Fâtih'i İstanbul'un...
Bu revş olmadı mı makbulün ?
Sây ile toplanılan mahsulün,
Berhava oldu fakat meçhulün...
Yazık oldu vatana âh yazık...
Her ağızdan çıkıyor : Eyvâh yazık !..
Acısın bizlere, âh yazık !
(Sinop, 25 Kânunu Evvel 1905)
Hayat Serenadı
Atatürk'ün Salih Bozok'a yazdığı mektuptan :
"Bir Fransız şairi hayatı şöyle tarif ediyor :
Hayat kısadır,
Biraz hayal,
biraz aşk.
Ve sonra Allahaısmarladık.
Diğeri de :
Hayat boştur.
Biraz kin,
Atatürk Atatürk'ün Yazdığı Şiirler Atatürk'ün Yazdığı Tek Şiir Hakikat Nerede? Bir Askerin Mezarına Kaside-i İstibdat Yahut Kırmızı İzler Beşike Hadisesi İçin Hayat Serenadı