Bir Öğretmenlik Anısı : Kaybediş
Hakkari de kutsal görevime başladım. Mesleğimi elde etmek ve öğretmenliğin kıymetini anlamam için dört yaşımdayken babamı kaybetmem, annemin çok ağır psikolojik travma geçirmesi, türlü çaresizlik, kimsesizlik, imkansızlık, yoksulluk ve kınanmışlık yaşamam gerekmişti. Bütün bunlar, bende iki mefhuma müthiş bir sevgi beslememi sağlamıştı: Devlet ve görev aşkı.
Hayatın dik, amansız ve çelik duvarlarına kırılgan pençelerimi geçirdiğim gün karar vermiştim her kanadı kırığa kol kanat gereceğime.
Ablasının üniversitede aşırı siyasî gruplar arasında yer aldığını sonradan öğrendiğim 10- A sınıfı öğrencisi Zehra’nin ellerini gördüğümde ağzım açık kalmıştı. Daha önceden damarlara kadar inen bu kadar derin bir çatlak görmemiştim. Sebebini sorunca Zehra bütün sıkıntılarının yükünü parmaklarına yükleyip kapıyı çarptı.
Kızmam gerekiyordu ama kızamadım. Kanadının kırıklığı belli ki onu çok incitmekteydi.
İlk iş olarak Zehra’ye kütüphanenin sorumluluğunu verdim.
Bir sonraki gün üçüncü ders saati okula geldiğimde kütüphanenin camlarının silindiğini, ay yıldızımızın yıkanmış ve asılmış olduğunu, yerlerin süpürüldüğünü, muhtelif dolapların altından küçük bir tepecik kadar sigara izmariti toplanmış olduğunu, oraya konulduğundan beri belki hiç kimsenin elini sürmediği en kuytu kitapların bile pırıl pırıl olduğunu görünce Zehra’nin kanadının iyileşmeye başladığına kanaat getirdim.
Sonraki günlerde Zehra’nin, kütüphanenin eski kayıt defterlerini kapladığına, listeleri güncellediğine, bütün boş zamanlarını kitap okumaya ve kütüphane işlerine adadığına bütün okul şahit oldu.
Bir gün mesai bittikten iki saat sonra Müdüre Hanım beni aradı ve acilen okula gelmemi istedi. Okulun duvarlarına siyasî yazılar yazıldığını ve ablasından dolayı Zehra’dan şüphelendiğini, kütüphaneyi incelediğini fakat bir suç aleti (boya, fırça) bulamadığını, belirtti. Fakat kanaatince bunu yüksek bir ihtimalle Zehra yapmıştı. Kütüphanenin anahtarını ilk fırsatta Zehra’ den alıp onu görevinden azletmemi emir buyurdu.
Yanlış iş yapmamak adına bir sonraki gün Zehra’yi çağırdım. "Sen kütüphanede kendini çok yordun. Biraz dinlen de arkadaşların kütüphaneyle ilgilensin." dedim.
Zehra cebinden kütüphane anahtarını büyük bir hınçla çıkardı ve "Hocam bana aşağıda söylenenlerin hiçbirini yapmadım bana iftira atılıyor." dedi ve kapıyı ikinci defa çarpıp çıktı.
O günden sonra Zehra’yi hiç görmedim.
Yaklaşık iki hafta sonra Müdüre Hanım bizi acilen toplantıya çağırdı ve "Zehra gitmemesi gereken bir yere gitmiş." dedi. Ben anlamamıştım. Bir daha sordum. Müdüre Hanım "Zehra dağa çıkmış." dedi.
Başımdan aşağı kaynar sular dökülmüş, gözümde iki damla yaş bırakmıştı.
Hâlâ aklımda birçok soru işareti kalmıştır bu olaya dair ve her düşündüğümde bu olay yüreğimi kanatır durur...
ENVER AYDIN / BURSA KESTEL
3992 kez okundu Enver AYDIN
24 Kasım Öğretmenler Günü Bir Öğretmenlik Anısı Kaybediş belirli gün ve haftalar resimler şiirler yazılar dosyalar belirli hafta ve günler Enver AYDIN
Yeni Eklenen Belirli Gün ve Hafta Yazıları
- Ankara'nın Başkent Oluşu
- Atatürk'ün Çocukluk Anıları 4
- Atatürk'ün Çocukluk Anıları 3
- Bir Çanakkale Kahramanı: Seyit Onbaşı
- Okuma Bayramı Kısa Öğretmen Konuşması Örneği
- 1. Sınıflar Okuma Bayramı Öğretmen Konuşması Metni Örneği
- Belirli Gün ve Haftalar İçin Bilgi Paylaşın
- Belirli Gün ve Haftalar Ana Sayfa
Bir Öğretmenlik Anısı : Kaybediş Hakkında Yorum Yazın...
Bir Öğretmenlik Anısı : Kaybediş Hakkında Yorumlar
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.