Ölen kişinin ardından gençliğini, güzelliğini, yiğitliğini, iyiliklerini, değerlerini, geride bıraktıklarını, acılarını anlatan ya da deprem, sel, yangın, kıtlık gibi büyük yıkımların etkilerini dile getiren halk şiiri türüne verilen ad.
Ağıt yakmak eski bir Türk geleneğidir; Orta Asya Türkleri ağıta sagu derlerdi. Bu gelenek bugün de Anadolu'da hâlâ varlığını sürdürmektedir. Ağıtlar, doğaçlama olarak söylenebileceği gibi sonradan ozanlar tarafından da söylenebilir. Bir ölüm olayı sonrasında çoğunlukla ağıtçı adı verilen, yanık ve gür sesli kadınlar söyler. Söylenen bu ağıt eşliğinde ağlanır. Ağıtların divan edebiyatındaki adı mersiyedir.
Ağıtlar, konusuna ve söyleyenine göre türlere ayrılır. Söyleyeni belli ağıtlar olduğu gibi söyleyeni zamanla unutulmuş, toplumun ortak malı olmuş ağıtlar da vardır. Kişilerle (birinin ölümü, gelinin baba evinden ayrılışı vb.) ya da toplumsal konularla (doğal yıkımlar, göçler, kuraklık, kıyımlar vb.) ilgili söylenmiş ağıtlar da vardır.