Uzun deneme ve gözlemlere dayanan, halka mal olmuş, kısa ve özlü söz. Atasözlerinin söyleyeni belli değildir. Bu nedenle özdeyişlerden (vecizelerden) ayrılır. Atasözleri, bir toplumun kültürünün, dünyaya bakışının çok önemli göstergeleridir. Hemen her toplumda bu tür sözlere rastlanır. Türklerin bilinen ilk yazılı metinleri olan Orhun Yazıtları'nda bile atasözleri yer almaktadır: "Yufka kalın olsa delinmesi zor imiş, ince yoğun olsa kırılması zor imiş."
Atasözleri, bir yargı bildirir; yani bir tümce bütünlüğü taşır. Bu yönüyle, halkın ortak söz ürünlerinden olan deyimlerden ayrılır. Bu iki türün birleştikleri nokta, kalıplaşmışlık özelliğidir. Kısacası, bunlar çok az örnek dışında değiştirilemez, başka sözcüklerle dile getirilemez.
Atasözlerinin temel nitelikleri şunlardır:
- Kısa ve özlüdür.
Örnek: Ağız yer, yüz utanır.
- Tarafsızdır.
Örnek: Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer.
- Toplumun genelini ilgilendirir.
Örnek: Ağlarsa anam ağlar, kalanı yalan ağlar.
- Gözleme dayalıdır.
Örnek: Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.
- Ders ve öğüt vericidir.
Örnek: Ağlamayana meme yok.
- Yol göstericidir.
Örnek: Taşıma suyla değirmen dönmez.
- Gelenek ve görenekleri yansıtır.
Örnek: Çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme.
- Halkın inanışlarını yansıtır.
Örnek: Akacak kan damarda durmaz.
- Gerçekçidir.
Örnek: Parayı veren düdüğü çalar.
- Eleştirici, yergici ve alaycıdır.
Örnek: Balık baştan kokar.
Dost ile ye iç, alışveriş yapma.
Örnek: Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.
- Mecaz anlatımlıdır.
Örnek: Mum dibine ışık vermez.
- Anlatımları sanatsaldır.
Örnek: Bol bol yiyen bel bel bakar.
Güvenme varlığa, düşersin darlığa.