1239′da Baba İlyas yandaşlarının başlattığı ve Anadolu Selçuklu tarihinde önemli bir dönüm noktası olan büyük Türkmen ayaklanması.
On ikinci ve 13. yüzyıllarda Anadolu halklarının, özellikle göçebe Türkmenlerin ekonomik ve toplumsal durumu oldukça kötüydü. Selçuklu sultanlarının halka karşı zalim tutumları ve uygulamaları, halkta merkezî otoriteye karşı güçlü bir tavır geliştirmişti. Baba İlyas bu tepkinin simgesi oldu. Ekonomik yapıdaki bozulmalar ve yarı feodal yapı içerisinde yeni zengin kitlelerin ortaya çıkması, öte yanda halkın gitgide yoksullaşması büyük çelişkiler yaratıyordu. Bütün bu nedenlerin yanında, Selçuklu'nun İran Bizans karışımı yönetim geleneğini İslâm ilkeleriyle yaşatma çabasına karşılık, Heterodoks dervişlerin etkilediği halkların daha farklı bir İslâm anlayışı vardı. Bu farklı görüş ve yaşam biçimi her geçen gün, göçebeleri, köylüleri, zanaatçıları ve Hristiyan kitleleri etkiliyor; bu durum da saraydakilerin hoşuna gitmiyordu. Selçuklu Sultanı tarafından Baba İlyas'ın üzerine asker gönderilmesi ve sığındığı Amasya Kalesi'nde öldürülmesi, bardağı taşıran son damla oldu. Ayaklanma kısa sürede Adıyaman, Gerger, Kâhta ve Malatya'ya ulaştı ve Selçuklu orduları bozguna uğratıldı. İsyancıların Konya'ya gireceğinden korkan sultan, sarayını terk edip kaçtı; ama tüm mal varlığıyla seferber ettiği Selçuklu orduları Kırşehir ve Malatya'da ayaklanmaya son verdiler.
Bu ayaklanmayı bastıran Anadolu Selçuklu Devleti, kendi halkıyla yaptığı bu savaştan galip çıkmıştı, ancak bu yıpratıcı dönem devletin çöküşünü hazırlamıştı.