Babil’in doğusunda, tarihi Kış sitesinin 24 km kuzeydoğusunda önemli bir kazı merkezi. Höyükler 810 m X 180 m genişliğinde bir alana yayılmışlardır. Ortadaki en önemli tepe 360 m uzunluğundadır. Ova seviyesinden yüksekliği 349 m’dir.
Tablet ve boyalı keramiklerin bulunmasıyla dikkati çeken Cemdet Nasr’da 1925 yılından itibaren Oxford üniversitesi tarafından kazılar yapıldı. Mezopotamya’nın öntarih çağlarına ait en önemli buluntular burada ele geçirildi. M. ö. III. binin ilk yarısını içine alan bu devre, Mezopotamya’nın kültür tarihi için çok önemlidir.
Yazının kullanılmaya başlandığı bu çağda Mezopotamya’nın öntarih devirleri başlamıştır. Bu devre üç bölüme ayrılır: 1. Uruk VI-IV çağı; 2. Cemdet Nasr çağı; 3. Meşilim çağı (Kış krallığı).
Cemdet Nasr çağı. Uruk çağından biraz sonraki devreye aittir. Buluntu yeri olan Cemdet Nasr mevkiinin adını taşır. Uruk IV devri bu çağda daha gelişmiş şekliyle görülür. Sümer medeniyetinin bu evresi dikkat çekici örneklere sahiptir. Anadolu.
Kiklat adaları ve hatta Mısır’ı içine alan geniş bir alan bu devrin etkilerini taşır. Mimari buluntular azdır. Bir önceki devrin gelenekleri aynen devam eder. En önemli mimari buluntu, yüksek bir piatform üzerine yapılmış olan tapınaktır. Tuğla ile yapılan bu sütunlu binada mozaik de kullanılmıştır.
Pişirilmiş kilden çivilerin baş kısımlarının boyanması ve çivilerin yanyana duvara çakılmasıyla meydana getirilen bu mozaikler dünyadaki ilk mozaik örnekleridir. Tapınak ve sarayların tuğladan yapılmasına karşılık, özel evler kamış ve kerpiçten kulübeler halindedir.
Mühürcülük sanatı çok ileridir. Ele geçen çok sayıdaki silindir biçimli mühürlerde dini ve dünyevi konular ile ilgili tasvirler vardır. Ayrıca mühürler üzerinde piktografik (resim yazısı) yazı dia bulunmaktadır.
Heykeltıraşlık bu cağda çok gelişmiş ve güzel eserler vermiştir. Taştan yapılmış, hüzünlü bir kadın çehresini tasvir eden baş, eski dünyanın en güzel heykeltıraşlık eserlerindendir. Kabartma sanatının ilk örnekleri de yine bu çağa aittir. Bu kabartmalar çoğunlukla taş üstüne, bazen de maden üzerine yapılmıştır.
Konu olarak, boğalara hücum eden arslanlar, arslanlara hükmeden insanlar, sakin koç ve koyunlar ele alınmıştır. Taş eserler arasında alabaster (su mermeri) bir vazo dikkati çeker.
Vazonun etrafı çemberlenmiş olup üzerinde, tanrıça înana’ya verilen sunular tasvir edilmiştir. Vazonun kutsal bir eşya olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Eser. Kahire, müzesindedir.
Cemdet Nasr devrinin en belirgin özelliği keramiklerindedir. Keramikler genellikle çarkta yapılmıştır. En çok kullanılan renk kahverengidir.
Mezopotamya’nın en eski yazısı bu devirden önce bir gelişme evresi geçirmiştir. Ancak Cemdet Nasr devrine ait tabletlerde, Uruk’un piktografik yazı sisteminden ileri gidilerek fonetik işaretlere de yer verilir.
Böylece, fikirler işaretlerle ifade edildiği gibi, sesli harfler de kullanılmış olmaktadır. Kelimelerin arkaik bir Sümerce olduğu sanılmaktadır. Dikkati çeken nokta, bu ilk yazı belgelerinin tarihi olayları değil, tapınak envanterlerini tespit etmeleridir.
Tekerleğin ve dolayısıyla arabanın kullanılması; bakır, gümüş, altın ve opsidien gibi taşların dışarıdan getirilmesi, İktisadi ve ticari hayatın gelişmiş olduğunu gösterir.
Dini inanışlar bakımından, bu devre tanrıları hakkında pek bilgi yoksa da, muskaların kullanılmasından kötü ruhlara, ser kuvvetlerine inanıldığı anlaşılmaktadır. Son araştırmalar, Cemdet Nasr çağının, yaklaşık olarak M.ö. 2800-2700 tarihlerine rastladığını göstermektedir.