Fransa'nın yakın tarihinde geniş çapta ün yapmış bir dava. Davada sanığın adı "Alfred Dreyfus" olduğundan bu adla anılır. Bir Yahudi olan yüzbaşı Dreyfus, 1894'te Fransa'nın askerî sırlarını Almanya'ya satmakla suçlanmış ve askerî mahkemeye verilmişti. Kanıt, o sırada Almanya'nın Paris'teki askerî ataşesine gelen bir mektuptu. Dreyfus'a gösterilmeyen mektuptaki yazı Dreyfus'un yazısına son derece benzemekteydi. Dreyfus, yapılan yargılaması sonunda hapis cezasına mahkûm edildi. 1896'da Fransız gizli polis örgütünün şefi Picquart, Dreyfus'un suçsuz, asıl suçlunun ise Binbaşı Esterhazy olduğunu öne sürdü. Bu iddia, tüm Fransız kamuoyunun geniş ölçüde ilgisini çekti, bir kesim onu suçlarken bir kesim de suçsuzluğunu savundu. İşe, giderek dönemin ünlü edebiyatçıları da karıştı. Anatole France, Emile Zola gibi yazarlar, Dreyfus'un suçsuz olduğunu savundular. Sonunda Dreyfus 1906'da aklandı, yeniden orduya alındı ve I. Dünya Savaşı'nda generalliğe kadar yükseldi.