Herhangi bir insanın, fikrin veya bir olayın resimlendirilerek gülünç şekilde anlatılması. Bir insanın veya bir olayın ayrıntılarına girmeksizin, kısa, düşündürücü ve özlü bir fikir vermek veya genellikle güldürmek için bazı özelliklerinin göze çarpıcı bir şekilde resimlendirilmesi. Karikatür, bir resim sanatıdır. Bu resimleri çizenlere karikatürcü veya karikatürist denir.
Karikatür, özelliği itibarıyla tanınan, bilinen orijinalinden farklıdır. Karikatür, konu olan bir kişinin veya bir olayın dikkati çekici özelliklerini ortaya koyar. Çoğu zaman kişinin bazı özelliklerinin abartılmasını konu eden karikatür, o kişiyi hicvetmek, küçültmek ve onunla alay etmek vâsıtası olarak da kullanılmaktadır. Alay etmek, insanların birbirlerini hafife alması, rencide etmesi, onu küçük ve gülünç duruma düşürmesi demektir. Bu konuda Avrupalı filozof Bergson "İnsanlar, yalnız insanları veya insanlarla ilgili olayları gülünçleştirmeyi düşünmüşlerdir." demiştir.
Çok eski devirlerden beri karikatürün yapıldığı bilinmektedir. Pompei ve Herculanın kazılarında, duvar ve vazolarda çeşitli karikatür örneklerine rastlanmıştır. Gerçek karikatür sanatı, Rönesans devrinde başlamıştır. Fakat Champfleury, eskiden yapılan resimleri karikatürden saymamaktadır. Resme konu olan kişilerin özellikleri aydınlatılmadığı için karikatür sayılmaz. Bunlara "bürlesk" denir.
Taş, tuğla, vazo ve duvar gibi yerlere yapılan karikatür, baskı makinesi bulunup da kitaplar ve
gazeteler yayınlanmaya başlayınca daha da gelişmiştir.
Bugünkü anlamıyla karikatürün meydana gelişi Rönesans devrine rastlar Bizde XIV. yüzyılda başlayan Karagöz oyunu bir çeşit karikatürdür.
18. yüzyılda yaşamış olan İspanyol ressam Goya, siyasi karikatürleriyle ün yaptı. Aynı çağda
yaşamış İngiliz ressamı William Hogarthda eserlerinde bu özelliğe çok yer verdi.
Gazeteciliğe karikatürü ilk defa Fransız ressamı Charles Philippon getirdi. Hatta 1831'de Paris'te La Caricature Gazetesi'ni kurdu. Ondan sonra İngilizler ve Almanlar da karikatürü gazetecilikte
kullanmaya başladı. İngiltere'deki ünlü siyasi mizah dergisi Punch bu çığırın kısa zamanda
gelişmesine yol açtı.
Karikatür, kendine özgü sadeliği ve didaktik (öğretici) tarafı sebebiyle herkes tarafından benimsendi. Karikatürde insanları veya tipleri hicivli olarak canlandırma şekli ilk olarak 16. yüzyılda olmuştur. Meselâ, Agostino Carracci ve Giovanni Bernini tarafından ele alınmıştır. 16. yüzyılın tanınmış karikatürlerinden birisi, küçük bir el arabasında midesini taşıyan ve bir yandan da kusan bir oburu tasvir eden Alman karikatürüdür.
Siyasi konuları amaç edinen karikatürler, 18. yüzyılda çoğaldı. Luterciliğin ortaya çıkışı İngiltere'de Hannover Hanedanıyla Jakobitler arasında meydana gelen olayları anlatan çizgiler önemli siyasi karikatürler arasında sayılmaktadır. Son zamanlarda milletlerarası karikatürcüler arasında Fransa'da Sennep, Guérin ve Effel; İngiltere'de Sir David Low; Almanya'da da P. Simmel bilinmektedir. Şair ve edipliklerinin yanında Victor Hugo ile Alfred de Musset birer karikatürcüydüler.
Türkiye'de ilk karikatür; Teodor Kasap'ın 1870'te çıkardığı Diyojen Dergisi'nde görüldü. İlk karikatürist Cem adındaki bir ressamdır. Çıkardığı Cem dergisinde batı anlayışına uygun olarak Osmanlı Devletini ve idarecilerini hicvetmiştir. Cumhuriyet döneminde önceleri Necmi Rıza, Orhan Vural, Sedat Nûri İleri, Münif Fehim, Rıfkı, Râmiz ve daha sonra Sâlih, Vehip Sinan, Semih Balcıoğlu, Turhan Selçuk, Nehar Tüblek, Ferruh Doğan, Güngör Kabakçıoğlu, Tonguç Yaşar gibi karikatürcüler yetişmiştir. Cemâl Nadir ve Ramiz yurdumuzda karikatürcülüğü meslek hâline getirmişlerdir.