Bahaettin Nakşibent'in (1318-1389 Buhara) kurduğu tarikat. Temel ilkelerini Yesevîlik'ten ve daha çok Hacegânilik'ten alan, şeriata ve Sünnî inançlara sımsıkı bağlı olan Nakşibendîlik, bir yandan Sünnî ülkelerde büyük ilgi görmüş, öbür yandan da Türkistan'ın Sünnîleşmesinde etkili olmuştur. Tarikatların büyük bir çoğunluğu Şiî eğilimli ve Ali yanlısı olduğu hâlde, Nakşibendîlik Ebubekir'i pir tanır. Bu yönüyle Şiîlik'ten uzak kalarak Sünnî hükümdarların desteğini sağlamış, din adamları arasında da ilgi görmüştür. Tarikatın en belirgin niteliği, gizli zikirdir. Tarikata giren kişi, şeyhinden aldığı zikri (Tanrı adını anma biçimi) içinden ya da diliyle sürekli tekrarlar. Zikir sırasında alçakgönüllülükle Tanrı'ya yönelir ve gönlünü Tanrı'dan başka her şeye kapar. Bu tarikatı benimseyen kişi, topluluk içinde bile Tanrı'dan başka bir şey düşünmemeli, her günün akşamında, o günkü eylemlerini ölçüp biçerek değerlendirmelidir. İslâm ülkelerinin birçoğuna yayılmış olan tarikat, yöresel kollara ayrılarak değişik biçimler almıştır. Tekkelerinde topluca yaptıkları ayinler, öbür tarikatlardan oldukça farklıdır. Zikirleri tekrarlama sayısının, saptanan sayıdan az ya da çok olmaması büyük önem taşır.