Bir müzik sesini belirtmeye yarayan saptanmış işaret, perde işareti ya da bu işaretlerden oluşan yazı. Notalar yardımıyla bir müzik parçası yazılabilir, basılabilir ve okunup çalınabilir. Belli bir sesi şekille anlatma işine çok eski çağlardan beri rastlanmaktadır. Önceleri Sümerlerden itibaren Doğu kavimleri kendi sistemlerini kurdular. Batı'da sesleri işaretleme ilk kez İ.Ö. 500 yılında Yunanlılarda görülür. Yunanlılar her ses için alfabelerinin bir harfini kullanarak iki oktavlık bir dizi oluşturdular. Bu ve benzeri sistemlerin yanı sıra 11. yüzyılda her ses için bir hecenin kullanıldığı solfej sistemi ortaya çıktı. 1025 yılında Guido d'Arezzo adlı bir İtalyan, bir gamı meydana getiren yedi sesten altısını belirleyerek onlara "ut, re, mi, fa, sol ve la" dedi. "Ut" hecesi, daha sonra söylenmesi daha kolay olan "do" ile değiştirildi ve bir de "si"nin eklenmesiyle, bugün kullanılan gam ortaya çıktı. Bu ana tonları belirleyen işaretler, 16. yüzyıldan itibaren beş çizgili bir porteye yazılmaktadır. Notanın zamanı ise biçiminden ve sapına eklenen küçük ilâvelerden anlaşılmaktadır. Her notanın başında bulunan anahtar, perdeyi gösterir. "Sol", "Do" ve "Fa" olmak üzere üç çeşit anahtar vardır. Seslerin sayılar ve harflerle işaretlenmesi ya da parmakların pozisyonunu belirtmek için numaraların kullanılması sistemleri de, modern solfej sisteminin gelişmesine rağmen, 18. yüzyıla kadar kullanılmıştır.