Türk alfabesinin on sekizinci harfi. Kalın, geniş ve yuvarlak seslidir. Fizik ve matematikte derece'nin sembolüdür. 20° Celsius, 36°26'00" gibi. Kimyada Orto'nun kısaltması, Oksijen'in sembolü (O)'dur.
O harfi, Fenike alfabesinde göz mânâsında kullanılır. Eski Mısır, Etrüsk ve Latin alfabelerinde bu harf göz şeklinde yazılırdı.
Göktürk alfabesinde o harfi u sesini belirtmek için de kullanıldı. Uygur alfabesinde o,ö,u,ü sesleri aynı işâretle gösterildi. Osmanlı alfabesinde o sesi kelime başında elif ve vav harfleriyle, kelime ortasında vav veya ötre ile gösterilirdi.
Türkçe'de normal olarak yalnız kelime başında ve ilk hecede bulunur. İkinci ve daha sonraki hecelerde o kullanılmaz. Oğul, ok, orta, oyun, otuz gibi kelimelerde o kelime başında; kol, yol, çocuk, boyun, koyun, komşu gibi Türkçe kelimelerde ise birinci hecede kullanılmıştır.
Fiillerde yarımak fiilinden gelen "yor" eki bu kaideye uymaz. Bileşik kelimeler (kara-kol) ile yabancı dillerden gelen kelimelerde bu kâideye uyulmadığı görülür (doktor, ambargo, bilanço, kadro vb.). Hattâ böyle kelimelerde "o" sesi "u" veya "a" ya dönüşür. (otomobil-domabil, horoz-horuz, avukat-avoka gibi).
O, ünlem: Hayret, memnuniyet, şaşırma gibi duyguları anlatmak için kullanılır. Ancak seste söylerken bir uzunluk vardır. "O! Bu cami ne kadar güzel."
O, üçüncü tekil şahıs zamiri: O bir çocuktu.
O, işâret sıfatı: Dünyâ hayâtının fâni olduğunu, o nîmeti çabucak kaybedeceğini düşün! Yalnız bu, şu işâret sıfatlarının yanında daha da uzağı ifâde eder, "bu ağaç, şu çocuk, o köy" gibi. Bu durum işâret zamiri için de aynı şekilde bir mânâ verir.
(O) çeşitli deyimlerde kullanılır. Onu bunu bilmem, o tarakta bezim yok, o gün, bu gün vb.