Familyası: Oklukirpigiller (Hystricidae), Okluağaçkirpisigiller (Coéndidae), Yaşadığı yerler: Eskidünyâ ve Amerika kıtasında. Özellikleri: Sırtlarında sert dikenler bulunur. Bitkisel besinlerle beslenirler. Ömrü: 8-10 yıl. Çeşitleri: Oklukirpi, Urzon ve Kuanda en tanınmış türleridir.
Sırtları dikenli olan ve bitkisel besinlerle geçinen kemiriciler (Rodentia) takımından memeliler. Eskidünyâ ve Amerika kıtalarında yaşayan çeşitleri mevcuttur. Boyları 35 ile 85 cm arasında değişmektedir. Gececidirler. Birçokları ağaçlarda, bir kısmı da toprakta yaşarlar. Afrika'dan Hindistan'a kadar olan step ve savan bölgelerinde yaşayan Eskidünyâ kirpileri, oklukirpigiller (Hystricidae) familyasından olan kara hayvanlarıdır. Yeraltında kazdıkları inlerde barınırlar. Kuyrukları düz ve ayak tabanları çıplaktır. Yenidünyâ oklukirpilerinin ise ayak tabanları kıllı ve kuyruklu sarılıcı özellikte olup, ağaçlarda yaşarlar. Okluağaçkirpisigiller (Coéndidae) familyasına dâhildirler.
Okluağaçkirpisi, rahatça ağaçlara tırmanır. Ağaç kabuğu, yaprak ve meyvelerle beslenir. Şâyet ağaç kabuğunun tadı hoşuna giderse, bütün gün orada kalır. Eğer su içine düşerse, havayla dolu olan dikenleri onu bir mantar gibi yüzdürür. Ağaçtan düştüğü taktirde, dikenleri yastık görevi yapar. Beslenmesinin çoğunluğunu gece yapar. Beslenecek kadar dolaşır.Hattâ bâzan bütün mevsimi 3-4 ağaçta geçirir. Bir çatala oturur ve mümkün olduğu kadar oradaki ağaç kabuklarını kemirir. Oklukirpinin tuhaf bir âdeti vardır. Birdenbire uzun ümitsiz bir çığlık atar. Ardından garip feryatlar eder ve bir saate yakın da savaş çığlığı atar.
Tuhaf bir diğer davranışı da tuz içindir. Bu tutku sonucu hırıldar, oklarını takırdatır. Gece yarısından sonra gizlenerek ormancıların kampına yaklaşır. Eğer tereyağ bulursa hepsini yer. Odundan yapılmış boş yağ kutusundaki tuz tadını almak için kutuyu da kemirir. Balta saplarına ve kano küreklerine sinmiş olan insan terinin tuzunu tatmak için bunları da kıtır kıtır yer. Hattâ dinamit çubuklarını bile kemirdiği görülmüştür. Gebelik süreleri 7 ay kadar sürer. Boş bir kütük içinde gözleri açık, vücûdu dikenli tek bir yavru doğururlar. Yavru, bütün okları tamam olarak dünyâya gelir. Doğumda oklar yumuşak ve yavrunun vücûduna yatık olduğundan anaya zarar vermez.
Oklukirpiler sâkin mizaçlı olup kavgayı sevmemekle berâber bir dağ aslanını öldürebilecek kadar silah taşır. Sırt ve kuyrukları mızrağı andıran sivri ve keskin uçlu oklarla kaplıdır.
En büyük oklukirpi, Eskidünyâya mahsus olan ve toprak inlerde yaşayan tepeli oklukirpidir. Boyu 1 metreye yaklaşan bu hayvan bâzan, 30 kg ağırlığa ulaşmaktadır. Etkili silahları, başından başlayarak sırtını ve kuyruğunu kaplayan oklarıdır. İğne sivriliğinde olan bu oklar bâzan 50 cm uzunlukta olabilmektedir. Hindistan'ın ormanlarında tepeli oklukirpiye hücumu sırasında hayâtını kaybetmiş panter ölülerine sık sık rastlanır. Bir defâsında ölü bir panterin kafasına saplanmış 17 ok sayıldı. Oklardan ikisi gözlerini delerek beynine ulaşmıştı. Pençeleri de ok doluydu.
Oklukirpinin keskin zekâya ve hızlı ayaklara ihtiyacı yoktur. İstediği zaman sivri oklarını dikleştirerek tehlikeli bir şekle dönüşür. Çalılıklar arasından geçerken mırıltı şeklinde sesler çıkarır. Yürürken dikenleri ok torbası gibi takırdar. Okları etine o kadar gevşek bağlıdır ki, elle hafifçe dokunulsa bile hemen düşerler. Uçları iğne gibidir. İsâbet ettiği yeri delerek girer. Yanlarında bulunan keskin kenarlar da eti keserek saplamayı hızlandırır. Ayrıca okun dış yüzeyinde bulunan küçücük ince çengelli dikenler okun etten çıkışına mâni olur. Okların içi boştur. Sıcak ve nemli ete saplandıktan kısa bir an sonra şişer ve ucu patlayarak ikiye ayrılır ve ette tahribatı arttırır. Et yarılmadan okun çıkışı mümkün değildir.
Yenidünyânın meşhur ağaçkirpileri urzon ve kuandudur. Kuandu Meksika sınırının güneyindeki ormanlarda yaşar. Kısa dikenleri sert bir kargı gibidir. Uzun ve sarılıcı kuyruğunu ağaç dallarına dolayarak baş aşağı durabilir. Boy uzunluğu 35 cm, kuyruğu ise 12 cm kadardır. Kuzey Amerika'nın oklukirpisi urzon 40. kuzey paralelindeki ormanlarda yaşar. Bu kemirgenler 15 cm uzunluğundaki kuyruğu ile berâber yaklaşık 80 cm boyunda ve 8-10 kg ağırlığındadır. Bir kunduzdan daha küçük olmasına rağmen bir dağ aslanını öldürebilecek mahârettedir. Vücûdunda 30.000 kadar ok bulunur.
Düşmanla karşılaşan bir oklu kirpinin yaptığı ilk iş hassas burnunu korumak için başını kütüğün altına saklamaktır. Ayaklarını birbirine yaklaştırarak toprağı pençeleriyle sıkıca kavrar. Oklarını kabartır ve kuyruğunu kuvvetle sağa sola sallamaya başlar. Bu ikazı gören zekî bir saldırgan çabucak oradan uzaklaşır. Urzon; köpek, vaşak gibi bir yırtıcının saldırısına uğrayınca kuvvetli kaslı kuyruğunu hızla sallar. 20 kadar keskin uçlu ok vızıldayarak kuyruktan fırlar. Karşısındakinin etine saplanır. Bir kuyruk sallayışı bir ayıyı kaçırtmaya kâfidir. Eğer hasmı kaçmazsa, oklu kirpi burnunu sakladığı yerden çıkartarak geri geri ona doğru ilerlemeye başlar. Yapabildiği kadar burnunu eğerek göğsünün altına saklar ve kuyruğunu kızgınca sallayarak ilerler. Oklu kirpinin dikenleri tarafından öldürülen dağ aslanları ve ayılara çok rastlanmıştır.
Tabiat uzmanı Enas Milss bir defâsında kokarca ile bir oklukirpinin mücâdelesine şâhit oldu. İki hasım birbirini süzerek yaklaştılar. Birden bir sıvı patlamasıyla ortalığı çok pis bir koku kapladı. Ardından bir kuyruk sesi işitildi. Oklukirpinin kuvvetli kuyruğundan fırlayan oklar hedefini bulunca kavga sona erdi. Gerçi oklu kirpi birkaç gün pis koktu ama, kokarca da vücûduna saplanan oklarla kısa bir süre sonra hayâtını kaybetti. Oklukirpi 8-10 yıllık hayâtı boyunca kavgaları hep aynı rahatlıkla kazanır. Mücâdelenin hemen ardından, hiçbir şey olmamış gibi bir ağaca doğru ilerler ve gözüne kestirdiği dalı kemirmeye başlar. Ancak bâzan da gelincik tarafından arkadan saldırıya uğrayıp, ensesinden ısırılarak öldürüldüğü olur. Oklukirpinin en zayıf tarafı hassas burnudur. Burnuna isâbet eden bir değnek darbesiyle hemen ölür.
Oklukirpinin 10 oku bir tilkiyi kaçırtabilir. 20 okunu bir yaban kedisine gönderdiğinde, yaban kedisi acıyla feryat ederek kaçar. Eksilen okların yerine birkaç ayda yenileri çıkar. Oklar, kaslara çok gevşek bağlandığından bâzan kontrolsüz olarak da birkaç ok fırlayabilir. Sert okların arasında destek ödevi gören bükülen esnek oklar da mevcuttur. Kışın okların arasından uzun kıllar meydana gelir. Oklukirpiye nâdir olarakTürkiye'nin de güneyinde rastlanır. Patlıcan ve yerfıstığına düşkündür.
Bütün oklukirpiler hasımlarına ok atmazlar. Bunlar kuyruk darbesiyle ve vücutlarının oklarıyla hasımlarını geriletir veya öldürürler. Sâkin mizaçlı ve otla beslenen oklukirpiler, okları sâyesinde aslanlara bile meydan okurlar. Oklukirpilerin normal kirpilerle hiçbir akrabalığı yoktur. Oklukirpiler kemirici otçul memelilerdir. Normal kirpiler ise böçekçil olup, okları vücutlarından ayrılmaz.