Cesedin dıştan ve içten tetkik edilmesi. Ölüm sebebini ve zamanını tespit, vücuttaki organların durumunu tetkik ve kimlik belirlenmesi için cesedi kesip, parçalara ayırarak muâyene etme. Otopsi, tıp ilminde insan vücûdunu daha yakından tanıma, ölüm ve hastalık sebeplerini bulma, hastalığın vücuttaki izlerini görme vs. gibi maksatlar için yapılmaktadır. Zamânımızda adlî tıbbı en çok meşgul eden konulardan birisi de, cinâyete kurban giden kimliği belirsiz kişilerin kimlik tespitidir. Kimlik tespiti için birçok çârelere başvurulmaktadır. Ortaya çıkışından bu tarafa değişik birçok sahada başarı ile kullanılan kompütürler, artık adlî tıp alanında da kullanılmaya başlanmıştır. Kompütürün burada yaptığı şey, ölmüş çeşitli kişilere âit fotoğraf görüntülerini kimliği tespit edilemeyen kişinin kafatası üzerine aksettirmesi ve kısa zamanda maktulün (öldürülenin) kimliğini tespit etmesidir.
İlk otopsi 1374 yılında Fransa'da yapılmıştır. Almanya'da Beşinci Charles, çocuk düşürme, dikkatsizlikle adam öldürme, intihar durumlarında, hekim, cerrah ve ebelere otopsi yapma, olay hakkında otopsi raporu verme mecburiyeti koymuştu. Bizde ilk otopsi 1841'de Profesör Bernand tarafından yapılmıştır. 1866 senesinde açılan Mekteb-i Tıbbîye-i Şahânede, adlî tıp dersleri okutulmaya başlanmış, 1920'de ilk adlî tıp enstitüsü kurulmuştur.
Tıp ilminde iki maksatla otopsi yapılmaktadır. Biri, ilmî çalışmalar içindir. Buna "Kadavra Otopsisi" denir (Bkz. Kadavra). Diğeri de adlî vak'aların tespiti için yapılmaktadır. Buna "Adlî Otopsi" denilmektedir. Bu, daha ziyade ceza hukûkunun tatbikatında, delil tespitine yaramakta olup, adlî tıbbın en mühim konularından birisini teşkil etmektedir.
1. Husûsi otopsi: Ölen şahsın vasiyeti veya ölü sâhipleri tarafından istenen ve ölümün hakiki sebebini meydana çıkarmaya yönelik otopsidir. İlmî araştırma için ve tıp talebelerine öğretmek için yapılan otopsi de bu gruba girer.
2. Adlî otopsi: Ölümün şüpheli olduğu hallerde, zehirlenme vak'alarında, kurşun yaralarından ölen kimselerin vücudunda kalan kurşunları çıkarmak gâyesiyle adliyeye intikal etmiş vak'alara yapılan otopsilerdir.
Adlî otopsiler, kânunun mükellef kıldığı nizam ve intizam içinde yapılır. Bu nizam, Cezâ Muhâkemeleri Usûlü Kânunu'nun (C.M.U.K) 79, 80, 81, 82'nci maddelerinde düzenlenmiştir.
Adlî otopsilerde ise, cenâze sâhibinin rızâsının olup olmamasının hiç kıymeti yoktur. Ceset adliyenin malı hâline gelmiştir ve adliye bunun üzerinde istediği şekilde muâmele yapabilir.
Umumî Hıfzıssıhha Kânunu'nun 70'inci maddesi gereğince bulaşıcı ve salgın hastalıktan öldüğü şüphesi duyulan olaylarda ölü sâhibinin izni alınmadan hastâne tarafından otopsi yapılabilir.
Otopsi nasıl yapılır: Bir ölünün adlî muâyenesi (otopsisi), birisi adlî doktor olmak şartıyla iki hekim, hâkim ve tehlike umulan hallerde savcı tarafından yapılır. Bu iş, ölüyü son hastalığında tedâvi eden hekime yaptırılamaz. Görülen lüzum üzerine ölünün mezardan çıkarılmasına müsâde edilir. Bu taktirde Umûmî Hıfzıssıhha Kânunu'nun 227'nci maddesi gereğince mahalli belediyeye, yoksa muhtarlığa bildirilmesi lâzımdır.
Mâni sebepler olmadıkça, otopsiden evvel ölüyü tanıyanlara gösterilerek hüviyeti tesbit edilir. Cesedin dış görünüşü, bulunduğu yerin özellikleri tespit edildikten sonra ceset muâyene edilir. Bu muâyenede cesedin elbiseleri çıkarılır. Vücûdun görünen bütün dış özellikler (saç, sakal, ten rengi, yaşı, yaralar, lekeler vs. gibi) yazılır.
Cezâ Muhâkemeleri Usûlü Kânunu'nun 81'inci maddesine göre, otopsi, ölünün hâli müsâit oldukça mutlaka baş, göğüs ve karnın açılmasını gerektirir. Bilhassa cinâyetlerde bu kısımlar mutlaka açılır.
Otopsi sonunda, gerek dış muâyenenin, gerekse otopsinin bütün netîcelerini içinde bulunduran, hâkim veya savcı ile hekimler tarafından imzâlanan otopsi zabtı(tutanağı) hazırlanır. Doktorlar tarafından hazırlanan ve ölüm sebebini ve mekanizmasını bildiren gerekçeli rapora ise "otopsi raporu" denir.
Zehirlenmelerde otopsi: Bu vak'alarda otopsi tekniği biraz değişiktir. Yakıcı zehirler değdiği yeri, cildi, ağzı, boğazı, mîdeyi yakıp harap ederler. Mîde delinebilir. Bunlarda mîde ve barsak muhtevâsı ayrı kavanozlara boşaltılıp, zehir araştırması için laboratuvara bir miktar kanla birlikte gönderilir.
Bebek otopsileri: Yeni doğan çocuklarda çocuğun vaktinde doğup doğmadığını tâyin için boy, kilo, kafa ölçüleri, göbek kordonu, kemikleşme noktaları(diz ve topuk), diş incelenir. Bebeğin ölü mü doğduğu yoksa canlı doğup sonradan mı öldüğünü anlamak için hidrostatik test yapılır. Kalp, timüs bezi ve akciğerler çıkarılarak suya atılır. Akciğer nefes almışsa bunlar suyun üstünde yüzerler. Eğer ölü doğmuşsa batar. Böylece ölü doğup doğmadığı anlaşılmış olur.