Yansıyan radyo dalgalarından uzaktaki cisimlerin yerini belirlemeye yarayan sistem. İngilizce "Radio Detecting (Direction finding) And Ranging" (Radyoyla Saptama ve Menzil Bulma) sözcüklerinin baş harflerinden oluşan bir sözcüktür. Çalışma ilkesi, belli yönde yaydığı radyo dalgalarının bir engele çarpıp geri gelmesi için geçen sürenin ölçülmesidir. Radar 1920'lerde, radyo sinyalleri aracılığıyla iyonosferin uzaklığının belirlenmesi için yapılan deneylerden doğdu. R.A. Watson-Watt, bu teknikle uçakların saptanabileceğini gösterdi. 1935'ten itibaren İngiltere'de ilk radar istasyonları kuruldu.
II. Dünya Savaşı başladığında birçok ülke radarlardan yararlanır durumdaydı. 1940'ta ABD ile İngiltere'nin radarı geliştirmek için teknik işbirliği yapmasıyla bu alanda önemli gelişmeler kaydedildi. Radarlar başlıca iki çeşittir. Sürekli dalga sistemli radarda enerji yayımı süreklidir ve bunun küçük bir bölümü hedeften yansıyarak radar antenine geri döner. Yayım frekansı sinüzoidal olarak değişir ve geri dönen sinyaller de frekansları ile tanınır. Daha yaygın olarak kullanılan kesikli dalga sistemli radarlarda yüksek frekanslı radyo dalgaları sinyalleri yayılır ve sinyal kesilme aralarında da yansımış olan sinyaller saptanır. Bütün bu sistemlerde yön ve uzaklık, alıcı antenin doğrultusu ve sinyalin gidip gelme zamanıyla belirlenir. Yayıcı ve alıcı antenler hareket ederek geniş bir alanı tarayabilir. Geri gelen sinyaller bir katot tüpü aracılığıyla floresan ekran üzerine düşürülerek gözlenebilir.
Doppler etkisiyle çalışan radarlarda durgun ve hareketli hedefler birbirinden ayırt edilir ve gönderilen dalgalarla geri gelen dalgalar arasındaki frekans farkından hedefin hareket hızı saptanır. Radar gemilerde, uçaklarda, hava trafiğinin denetlenmesinde, yangın denetiminde, fırtına saptanmasında, gökbilimde ve hatta karayollarında hız kontrolünde kullanılmaktadır.