Guglielmo Marconi'nin (İtalya) radyonun mucidi olduğu neredeyse evrensel kabul görse de, bu konuda hak iddia etmiş başka kişiler de çıkmıştır. Bunların arasında, Marconi'den önce, telsiz telgraf için patent basvurusu yapmış Nikolai TESLA (Hırvatistan-ABD) ve Oliver LODGE (İngiltere) vardır;
Alexander Stepanoitch Popov (Rusya) anlaşılır radyo dalgalarını iletmeyi başarmış, ama buluşunun patentini almamıştır. Popov, Lodge ve Marconi, ilk kez 1890'da Edouard Branly'nin (Fransa) başlangıçta radyo dalgalarını saptamakta kullandığı "Branly tüpü"nü geliştirmeye uğraşıyorlardı.
Bu dalga verici-alıcıyı, kullanışlı bir iletişim aracına dönüştürmenin ilk adımı, erişimini genişletmekti; 1895'te radyo antenini birbirlerinden bağımsız olarak icat etmiş olan Popov ile Marconi bunu başarmıştı. Ertesi yıl Popov, "Heinrich Hertz" ismini (radyo dalgalarının varlığını kanıtlayan kişidir) Morse koduyla iletmeyi başardı - bu, anlaşılır radyo dalgalarının ilk aktarımıydı. Bu arada Marconi de kendi teknolojisini geliştirme çabasındaydı.
İtalyan hükümetinden hiç ilgi göremeyince İngiltere'ye gitti ve 1896 ilk radyo aygıtının patentini aldı. Patent, buluşunu Hertz dalgalarını kullanan bir tür telgraf sistemi olarak betimliyordu; bu sistemde elektriksel hareket ve ya belirtiler hava, topak ya da suda yüksek frekanslı elektrik salınımlarla iletiyordu. Bunu, radyoda yeniliklere yönelik çok sayıda patent izledi; bunların arası nda Marconi'nin 1900'de aldığı birkaç patent de vardır.
Lee De Forest ve Edwin Howard Armstrong ( ikisi de ABD), radyo teknolojisini tanınmayacak derecede geliştiren çok sayıda tüp ve devre icat etti ve 1947'de transistörün icadıyla radyo iletişimi ciddi bir sıçrama daha yaptı (McNEIL ve King, 1998).
KURMALI RADYO
1991'in başlarında mucit Trevor Baylis Afrika'da AIDS'in nasıl yayıldığını anlatan bir belgeselden, insanların AIDS hastalığı ve güvenli seks konusunda bilgilendirilmiş olsalar, bu hastalıktan ölümlerin şimdiki kadar fazla olmayacağını öğrendi. Ama bu bilginin ücra köylere ulaştırılması neredeyse olanaksızdı. Bu köylerde hiç televizyon yoktu; elektrik
olmadığı, piller de pahalı olduğu için radyo bile nadiren dinleniyordu.
Yaşamının büyük bölümünü yoksullara yönelik icatlar yapmaya harcamış olan Baylis, bu konuda da bir şeyler yapmak için harekete geçti. Alternatif bir haberleşme yöntemi icat etmek yerine, elektrik olmayan yerlerde radyoları çalıştırmak için yeni bir güç kaynağı icat etti.
Trevor Baylis, sözünü ettiği bu "evreka" anından itibaren aylar süren geliştirmenin ardından, kolun iki dakika çevrilmesiyle radyoya 14 dakika güç sağlayan bir kurma mekanizması için patent başvurusu yaptı(McNEIL ve King, 1998).