İşçilerin ya da işverenlerin ortak ekonomik ve toplumsal çıkarlarını korumak ve geliştirmek amacıyla kurdukları, tüzel kişiliği olan örgüt. Bir işçi sendikası ya aynı işyerindeki ya da aynı işkolundaki çeşitli işyerlerinde çalışan işçileri kapsar. Buna göre de işyeri ve işkolu esasına göre örgütlenmiş sendikalardan söz edilir. Aynı işkolunda çalışan işverenler de ortak çıkarlarını korumak için sendika kurabilirler. Değişik işkolundaki sendikalar birleşerek konfederasyon oluşturabilir. Sendikalar giderlerini üyelerden alınan ödentilerle karşılarlar.
Sendikal örgütler 19. yüzyılda Avrupa'da ortaya çıktı. Bu yüzyılda gerçekleşen sanayi devrimi, küçük atölyelerin yerini büyük imalathanelerin ve fabrikaların alması ve çok sayıda işçinin birlikte çalışması sonucunu doğurdu. Ağır çalışma koşulları, ücret sorunları vb. nedenler zamanla iş anlaşmazlıklarında işçilerin birlikte hareket etmelerine yol açtı. İlk işçi örgütleri, amacı, işçiler arasında meslek dayanışması kurarak karşılaşılan güçlükleri yenmek olan yardım sandıkları biçimindeydi. Başlangıçtaki bu geçici amaçlar zamanla çalışma koşullarının düzeltilmesi, tek tek işçilerin işverene karşı korunması, grevlerde ortak davranışların yürütülmesi gibi sürekli amaçlara yöneldi. Sendikalar giderek gelişip güçlendiler ve Batı demokrasilerinde aynı zamanda siyasî bir etkinlik kazandılar. Bugün de sürmekte olan bu etkinliğin, siyasî partileri demagojiden uzak, gerçekçilik temelinde tutmaya yarayan olumlu bir denetim gücü olduğu kanısı yaygındır. Günümüzde sendikal haklar dünya çapında, uluslararası örgütler tarafından garanti altına alınmış bulunmaktadır.
Uluslararası Çalışma Örgütü 1944'teki 26. toplantısında aldığı kararla, Birleşmiş Milletler Örgütü 10 Aralık 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 23. maddesiyle sendika kurma ve bunlara katılma hakkını tanımıştır. Türkiye'deki sendika hareketleri, 1870'lerden sonra başladı. Sendika niteliğindeki ilk işçi örgütü 1871'de kurulan Ameleperver Cemiyeti'dir. II. Abdülhamit döneminde bütün diğer demokratik faaliyetler gibi sendikacılık da ağır baskılar altına alındı. 1908'de Meşrutiyet'in ilânından sonra 1876 Anayasası'na toplanma ve dernek kurma özgürlüğüne ilişkin bir madde eklendi (1876 Anayasası'nda bu haklar yer almamıştı). Bu durum sendikalaşma çalışmalarını hızlandırdı. 1909'da çıkarılan bir kanunla kamu görevi yapan kurumlarda sendikal çalışma yasaklandı. 1924 tarihli ilk Cumhuriyet Anayasası 70. maddesiyle dernek kurma hakkını tanıdıysa da sendikalarla ilgili hiçbir hükme yer vermedi. 1938 tarihli Cemiyetler Kanunu'nun 9. maddesinde sınıf esaslı derneklerin yasaklanması sendikal çalışmaları bütünüyle olanaksız hâle getirdi. Bu hüküm ancak 1946'da çokpartili dönemin başlamasıyla kaldırıldı. 1947'de "İşçi ve İşveren Sendikaları ve Sendika Birlikleri Hakkında Kanun" yürürlüğe girdi.
1952'de ilk işçi sendikaları konfederasyonu olan Türk-İş kuruldu. Bunu daha sonra Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu, Milliyetçi İşçi Sendikaları Konfederasyonu ve Hak-İş gibi başka konfederasyonların kuruluşu izledi (Türk-İş dışındaki bütün konfederasyonların çalışmaları 12 Eylül 1980'den sonra alınan bir kararla durduruldu). 1960 başlarında Türkiye'deki sendika sayısı 432, sendikalı işçi sayısı da yaklaşık 300.000'di. 1961 Anayasası'nın 46. maddesi sendikal faaliyetleri yeniden düzenledi. Bu anayasaya göre sendikacılığı düzenlemek üzere 1963 yılında 274 sayılı Sendikalar Kanunu ve 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu çıkarıldı. 1961 Anayasası'nın 46. maddesinde 1971 yılında yapılan değişiklik, işçi niteliği taşımayan kamu görevlilerinin sendikal çalışmalarda bulunmalarını yasakladı. 1979'da Türkiye'de 802 işçi, 108 işveren sendikası ve 3.700.000 dolayında sendikalı işçi bulunmaktaydı. 1982 Anayasası'na göre işçiler ve işverenler önceden izin almaksızın sendika ve üst kuruluşlar kurma hakkına sahiptirler. Sendikalar kanunla belirtilen bilgi ve belgelerin yine kanunla belirtilen yetkili makamlara verilmesiyle kurulurlar. Bu bilgi ve belgelerin kanuna aykırılığının saptanması hâlinde yetkili makam, kuruluşun çalışmalarının durdurulması ya da kapatılmasını isteyerek mahkemeye başvurur. Sendikalara üye olmak ve üyelikten ayrılmak serbest olup bu konuda hiçbir baskı yapılamaz. İşçiler ve işverenler aynı zamanda birden fazla sendikaya üye olamazlar. Sendikalar, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, millî egemenliğin, Cumhuriyetin, millî güvenliğin, kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının, genel ahlâkın ve genel sağlığın korunması amaçlarına aykırı hareket edemez. Ayrıca siyasi amaç güdemezler, siyasi faaliyette bulunamazlar, siyasi partilerden destek göremezler ve onlara destek olamazlar; derneklerle, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve vakıflarla bu amaçlarla ortak hareket edemezler. Sendikalar gelirlerini amaçları dışında kullanamazlar, tüm gelirlerini devlet bankalarında muhafaza ederler. İşçiler ve işverenler toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahiptirler. Grev ve lokavtın kuralları kanunla düzenlenir. Grev hakkı ve lokavt iyiniyet kurallarına aykırı biçimde, toplum zararına ve millî serveti tahrip edecek şekilde kullanılamaz. Grev ve lokavtın yasaklanabileceği ya da ertelenebileceği haller ve işyerleri kanunla düzenlenir. Siyasi amaçlı grev ve lokavt, dayanışma grev ve lokavtı, genel grev ve lokavt, işyeri işgali, işi yavaşlatma, verim düşürme ve diğer direnişler yapılamaz.