Mekanik aygıtlarla insan yapısı olan öteki aygıtlardaki (ve hatta kuruluşlardaki) iletişim ve kontrol sistemleriyle biyolojik organizmalarda var olan benzer sistemler arasındaki ilişkiyi ele alan bilim dalı; kibernetik. "Dümenci, yöneten" anlamına gelen Yunanca "kibernitis" sözcüğünden türetilen sibernetik, modern anlamıyla ilk kez ABD'li matematikçi Norbert Wiener tarafından "Cybernetics" (1948) adlı kitabında kullanıldı. Wiener, kitabında, hayvanlardaki kontrol ve iletişim süreçleriyle makinelerdekinin benzer şeyler olduğuna dikkati çekti. 1940'lara dek iletişim ve sistem mühendislerinin çalışmalarıyla hayvanlardaki iletişim ve kontrol mekanizmalarını inceleyen fizyolog ve nörologların çalışmaları birbirinden kopuk biçimde gelişmişti. Sibernetik, bu disiplinleri ve daha da yaygınlaştırarak öteki disiplinleri de birbirlerinden yararlanabilecek ortak bir zemine çekti.
Sibernetiğin belli bir görev alanı yoktur. Genel olarak kontrol ve iletişimle ilgilenir. Gerek mühendisliğe, gerekse biyolojiye özgü geribildirim sistemlerini kapsar. Psikoloji, matematik, fizyoloji, elektrik ve bilgisayar mühendisliğinin kimi bölümlerinden yararlanılarak türetilmiştir. Pratikteki uygulamaları arasında, sakatların kendi hareketlerini kontrol edebilmelerini sağlayan araçların yapımı sayılabilir. Bu alanda, oturan birinin denetiminde onu merdiven basamaklarından çıkaran araçlar ve tekerlekli sandalyeler örnek gösterilebilir. Sıcaklığın bir termostatla kontrol edilmesi, mühendislik alanında basit bir geribildirim örneğidir. Biyolojik bir basit geribildirim için de masa üzerindeki bir kaşığa uzanmak örnek gösterilebilir. "Amaca yönelik faaliyet" olarak da adlandırılan bu biyolojik süreçte, gözler, elin kaşığa yönelmek için yaptığı hareketi gözetler ve beyne, elin doğru yönde hareket edip etmediği konusunda bilgi gönderir. Hatalı bir yönelme varsa, beyin doğru hareketi yaptırmak üzere el kaslarına uyarıda bulunur.
İletişim mühendislerince geliştirilen ilkelerin fizyologlar ve nörologlarca kullanılması, biyolojik süreçlerin daha iyi anlaşılmasını da sağlamıştır. Örneğin bazı süreçlerde merkezi sinir sistemi, sinir hücreleri ya da "nöron"ların "açık" ya da "kapalı" olacak bir anahtar gibi görev yaptığı elektrik şebekesine benzetilmiştir. Aynı biçimde fizyologların, canlı sistemlerin yapısı üzerindeki çalışmaları da iletişim sistemlerinde yararlı uygulamalara yol açabilmektedir. Sibernetik iletişim ve kontrolün asli ögeleri olan bilgi işlem, bilgi erişimi ve hesapla da ilgilenir. Beyin, son derece verimli bir bilgi işleyicisidir. Beynin makine olarak benzeri olan bilgisayarlara bu nedenle "elektronik beyin"de denmektedir. Bilgisayar da verimli bir bilgi işleyicisidir. Bilgisayar da "hafıza"lı olup uygun biçimde programlandığında mantıksal kararlar verebilmektedir. Ancak insan beyni gibi "zekâ"sı olmadığı için "düşünme"den de yoksundur. Bununla birlikte bilgisayar sistemleri üzerindeki incelemeler, beynin işleyişi konusunda ilginç kuramlara da yol açmıştır.