Zamanı yıllara, aylara ve günlere ayırma yöntemi. Takvim, zamanı belirlemek için insanlar tarafından oluşturulmuş yapay bir sistemdir. Takvimlerin düzenlenmesinde genellikle ölçüt olarak astronomik olaylar alınmıştır. İnsanlar takvim kullanmaya çok eski dönemlerde başladılar. Hemen bütün İlk Çağ kavimlerinin birer takvimi vardı. İlk takvimler büyük olasılıkla dinî ve tarımsal amaçlar için oluşturuldu. Bugünse toplum yaşamını düzenleyen genel ve uluslararası zaman tablosu işlevini görür. İlk takvimler Güneş'in devrini de hesaba katmakla birlikte daha çok Ay'ın Dünya etrafındaki dolanımına dayanıyordu. Her ulusun dilindeki "ay" sözcüğünün kaynağı da budur. Her ayın ilk günü, gökte Yeni Ay'ın göründüğü ilk gün olurdu. Ay 12 kez görünüp kaybolduğunda bir yılın geçtiği kabul edilirdi. Ay, Dünya etrafındaki bir turunu 29,5 günde tamamladığından Ay yılı, Güneş yılından 11 gün kısaydı. Bu da mevsimlerin yıldan yıla kayması sonucunu doğurmaktaydı. Bu fark çeşitli takvimlerde artık yıllara fazladan günler eklenerek önlenmeye çalışılmıştır.
İlk takvimlerin en doğrularından biri Mısır takvimidir. Mısırlılar bir yılı 30 günlük 12 ay olarak kabul ettiler ve her yılın sonuna fazladan 5 gün eklediler. Böylece mevsimlerle yılın aylarını bir düzeyde tutmaya çalıştılar. Ancak Dünya, Güneş etrafında bir turunu yaklaşık olarak 365,25 günde tamamladığından Mısır takvimi de her dört yılda mevsimlerden bir gün geri kalıyordu. Eski uygarlıklara ait takvimlerin en kısası Mayaların ve Azteklerin kullandığı 260 günlük dinî takvimdi. Mayalar yıllarını, aylarını ve günlerini çok karmaşık bir sistemle adlandırdılar. Eski Türkler, İslâmlığı kabul etmeden önce güneş yılına dayanan, 12 aylı ve yılları hayvan adlarıyla anılan bir takvim kullandılar. Müslümanlar ve Musevîlerin takvimleriyse Ay takvimiydi. Müslümanların "hicrî takvim" de denen takvimleri başlangıç olarak Hicret'i kabul eden (İ.S. 622) ve her biri 29 ya da 30 gün olan 354 günlük Ay takvimidir. Bu takvim birçok İslâm ülkesince ve 1740'a kadar da Osmanlılarca kullanıldı. Osmanlılar bu tarihte başlangıç yılı yine Hicret yılı olan yılbaşı mart ayından başlayan ancak Güneş yılı esasına dayanan "rumî takvim"i kullanmaya başladılar. Günümüzde en yayın olarak kullanılan takvim, Romalıların takviminin geliştirilmesiyle ortaya çıkmış Gregorien (Gregoryen) takvimidir. Romalılar mart ayıyla başlayan 10 aylık bir takvim kullanıyorlardı. Daha sonra mevsimlerle yılı birbirine uydurmak için bu takvime 2 ay daha eklendi İ.Ö. 46'da Sezar bunu yeniden düzenleyerek yılbaşını ocak ayıyla başlattı. Ayrıca her 4 yılda bir şubat ayına bir artık gün eklendi. Bu sistem Julien takvimi adıyla 1582'ye kadar kullanıldı.
Papa 13 Gregorius aldığı bir kararla 4 Ekim 1582'yi izleyen günü 15 Ekim olarak kabul etti. Böylece o tarihe kadar mevsimlerle yıl arasında oluşmuş 10 günlük fark yok edildi. Ayrıca her yüzyılda bir yıla bir artık gün eklenerek takvimin 4.000 yılda bir gün farkla doğru bir şekilde Dünya'nın Güneş etrafındaki hareketine uyması sağlandı. Ay uzunluklarının eşit olmaması vb. çeşitli nedenlerden dolayı Gregorien takvimi de bazı sakıncalar taşımaktadır. Bu sakıncaların giderilmesi için zaman zaman çalışmalar yapılmaktadır. Bunlardan biri 1954 yılında Birleşmiş Milletler'e sunulan bir "uluslararası takvim"dir. Ancak Birleşmiş Milletler'de alınan bir kararla bu takvimin uygulanması süresiz olarak ertelenmiştir. Bu takvimin amacı ayları ve yılın dört mevsimine düşen gün sayısını mümkün olduğu kadar birbirine eşitlemekti.
Türkiye Cumhuriyeti'nde 26 Aralık 1925'te kabul edilen bir kanunla Gregorien takvimi kullanılmaktadır. Günümüzde dünyada Gregorien takvimin kullanımı gün geçtikçe yaygınlaşmakta, çeşitli ulusların kendi takvimleriyse daha çok dinî vb. amaçlarla kullanılmaya devam etmektedir.