Bir Türk dili konuşan, birden çok halka verilen ortak ad. Tatar sözcüğü, farklı zamanlarda farklı anlamlarda kullanılmıştır. Ruslar bu sözcüğü, yüzyıllar boyunca, Avrupa Rusyası'nda yaşayan Türk soylu Müslümanlar için kullandılar.
Batılı yazar ve araştırmacılar bu sözcüğü, Türkistan'da ve Karadeniz'in kuzeyinde yaşayan Türkler için kullanmışlardı. Osmanlıdaysa, on altıncı yüzyıldan başlayarak, kuzey Türkleri için kullanılmıştı. Tatar sözcüğü, on üçüncü yüzyılda Moğol sözcüğünün yerine kullanılmıştır. Moğollar, Çin, Türkistan, İran, Anadolu, Irak, Suriye, Sibirya, Rusya, Doğu Avrupa, Kırım ve Polonya'yı on üçüncü yüzyılda egemenlikleri altına aldılar. O dönem Hazar Denizi'nin ve Karadeniz'in kuzeyinde Göktürk, Hun, Peçenek, Kıpçak ve Bulgar Türklerinin soyunda gelenler yaşıyordu. Moğollar on üçüncü yüzyılda bütün bu bölgeleri ele geçirirken, ordularında Türkistan'dan gelen farklı Türk grupları da vardı. Moğol egemenliği altında Hazar Denizi ve Karadeniz'in kuzeyinde yaşamış olan bu Türk soylu gruplar, zamanla siyasî ad olarak Tatar sözcüğüyle anılır hâle geldiler. Günümüzde Karadeniz'in kuzeyinde ve Rusya'da yaşayan ve Tatarca denen kuzey Türkçesini konuşan Müslümanlar, bu Türk soylu grupların torunları olarak kabul edilir. Günümüzdeyse Tatar sözcüğü, soy gösteren bir terimden çok tarihsel bir kimlik bildirir.