19 Mayıs İle 17 Şiiri | Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
19 Mayıs İle 17
Dışarıdan girmeler,
İşgallerle sürmekte,
Düşmanları kovmada,
Atatürk beklenmekte…
Atatürk’üm liderdi,
Dünya’nın karşısında,
Milli mücadelede,
Vatanı savunmada…
Ata’m yüce insandı,
Ezilen ülkelere,
İbret geliştirmede,
Milletim diyenlere…
Bağımsızlık deyince,
Akla gelebilecek,
Sömürgeciler için,
Hayır diyebilecek…
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
19 Mayıs İle 17 eğitici şiirler çocuk şiirleri okul öğrenci şiirleri Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
19 Mayıs İle 17 Şiiri Hakkında Yorum Yazın
19 Mayıs İle 17 Şiiri Hakkındaki Yorumlar
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Benzer 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı Şiirleri
19 Mayıs’la 5
Ata’mın düşüncesi,
İstanbul’dan ayrılmak,
Samsun’a yerleşmekle,
Planlama oluşturmak…
Samsun’dan planlamalar,
Vatan içerisinde,
Kimler nerede diye,
Taktik geliştirmede…
Yerleştiği otelden,
Arkadaşları ile
Hesaplamalar yaptı,
Bize taktik vermekle…
Ardından kongrelerle,
Milletim hazırlandı,
Kurtuluş Savaşı’yla,
Düşmanlar kovalandı…
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Karar 19 Mayıs
Rab yardımı idi,
Ta baştan sona kadar,
Ata’mı tayin edip,
Millet kurtaran karar…
Karar 19 Mayıs,
Bir yol geliştirecek,
Vatanı kurtarmada,
Hedef belirleyecek…
Üşüşmüş milletleri,
Vatanımdan atmada,
Çıkıp gitmezler ise
Yok etme konusunda…
Ata’mız yeterliydi,
İngiliz’e, Yunan’a,
Tek başına şekilde,
Fransız’a, İtalyan’a…
Zafer kazanılmıştı,
Binlerce şehit ile
Yaralı, gazi ile
Esir düşenler ile
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
19 Mayıs 1919 Ve 100 Yıl
Biraz hatırlayalım,
Yüce tarihimizden,
Dedik, şiir yazalım,
Şanlı geçmişimizden…
Yâd etmiş de oluruz,
O, yüce atamızı,
Rabbe şükürle koşan,
O güzel yanımızı…
Bilsen o düşmanları,
Dersin, eğilmemişiz,
Güçleri karşısında,
Yenik de düşmemişiz…
Unutmamak lazımdır,
Şanlı geçmişimizi,
Analım, yâd edelim,
O yiğitlerimizi…
Ulu önderimizden,
O, aziz atamızdan,
19 Mayıslardan,
Kahramanlarımızdan…
Bilgili sayılmayız,
Ne kelime yazsak az,
Şair de sayılmayız,
Sözlerim kâr sağlamaz…
Sadece tek lafım var,
Atam unutulamaz,
Bizler yok olmadıkça,
O,akıllardan çıkmaz…
Bir asırlık vakittir,
Üstünden geçen zaman,
Daha dün gibi o an,
Ağladım zaman zaman…
100 yıl evvelindendi,
1919,
Yüreklerde şahlanış,
Coşkulu gönüllerde…
Sanki hiç geçmemiştir,
Anarsan tarihini,
Atamdan kalanlarla,
Türk’ün bu geçmişini…
Samsun’um merkez imiş,
Bir kurtuluş başlatmış,
Millî mücadelemiz,
Dünyaları şaşırtmış…
Sadece yeryüzü mü?
Bizi izleyenler var,
Atam yalnız değilmiş,
Kuvveti dağlar kadar…
Bu bir millet onuru,
Ruh gönül işbirliği,
Bedenlerde közlenip,
Türk vatanseverliği…
Gerek kutlamalarla,
Gerekse anmalarla,
19 Mayıs, ruhumuz,
Dev kahramanlıklarla…
Ey genç biraz araştır!
Mayısın o gününü,
Geçmişte yok olmayan,
Vatanımın dününü…
Anla ki Türk şerefli,
Şahsiyet ve nam dolu,
Şehitlerin kanıyla,
Kahramanlıklar yolu…
Genler Türk ile dolu,
Hak’sa bağımlılığı,
Irk bile ayırt etmez,
Her Türk’ün doğallığı…
Çünkü onur doluyuz,
Ülkelerin sathında,
Aydın düşüncelerle,
Fikirde, yaşantıda…
Zulüm düşüncemiz yok,
Hainlik güdemeyiz,
Dik duruş, temelimiz,
Yenik düşer nefsimiz…
En uzaklardan bile,
Ağlayana koşarız,
Rab’den emir var diye,
Güçten yana çıkmayız…
Akıl, dersen boş değil,
Türk zekâyla uyumlu,
Mantık hesaplamakta,
Davranış olumlu…
Gitmeyiz uzaklara,
Kan dökme amacıyla,
Deriz, merhamet lazım,
Varırız acımayla…
Söz verdi mi dururuz,
Caydıramaz hiç kimse,
Hakikattir yolumuz,
Biz, dürüstüz herkese…
Aynı anda şuurlu,
İçtendir yeminimiz,
Dik duruşluluktandır,
Merhamet temelimiz...
Şükür, atamızdan
Bu iradeyle bezendik,
Ta 100 yıl evvelinden,
Yıkıntıdan dirildik…
Mertlik düşüncesiyle,
Güçlendikçe güçlendik,
Şerefle yoğrulmuştuk,
Şerefimizle geldik…
Doğrularımız vardı,
Görmeyi gerektiren,
İlmi, bilmi yayarak,
Çehreyi değiştiren…
Önyargılı değildik,
Can taşıyan kullara,
Rab rızası gözettik,
Bizden olmayanlara…
Ancak sorun büyüktü,
Savaşlardan çıkmıştık,
Hastaydık, yaralıydık,
Sefildik ve de açtık…
Dostlarımız da yoktu,
Bizleri kayıracak,
Adaletle hükmedip,
Gözetip kollayacak…
Kardeşlerse bakımsız,
Öksüz yetim kalmışlar,
Yine de bizler için,
Yardımda bulunmuşlar…
Terk edilmiş gibiydik,
Bir enkaz ortasında,
Osmanlı var ya da yok,
Tüm her şey sıkıntıda…
Çünkü hükmü bitmişti,
Osmanlım yaşlanmıştı,
Aslı gibi değildi,
Kuvveti kalmamıştı…
Bölünmüş, parçalanmış,
Çok yerden eksilmişti,
Sadece ata yurdu,
O da eksilmekteydi…
Osmanlı’m bekliyordu,
Olacak olayları,
Emanet eder gibi,
Bölünen toprakları…
Sanki alın der gibi,
Umursamaz tavırlar,
Antlaşmalar gereği,
Seyirci kalınmalar…
Kısaca Osmanlımız,
Yıkılmış durumdaydı,
Bir tehdit taşımayan,
Sembolik yapıdaydı…
Hesap yapılacaktı,
Sayfalar kapatılıp,
Vatan düşüncesinde,
Seyirci kalınmayıp…
Ulus egemenliğiyle,
Türk devleti kurmak,
Tam bağımsız şekilde,
Temeli oluşturmak…
Onurluyduk, doğruyduk,
Doğrulardan yanaydık,
Kırılabiliyorduk,
Yalnız bırakılmıştık…
O acı dönemlerde,
Yenilgiler tatmıştık,
Savaş dünya savaşıydı,
Kayıplar yaşamıştık…
Düzenli sayılmazdık,
Darmadağın olmuştuk,
Etraf çeteler dolmuş,
Aynı anda yoksulduk…
Devletler de girmişti,
Bir şey arıyorlardı,
Toprak koparmak için,
Fırsat kolluyorlardı…
Kalleş olduklarından,
Alacakları çoktu,
Rab bilmediklerinden,
Arlanmaları yoktu…
Yaşam hayat sahibi,
Türk istemiyorlardı,
Vatandan çıksın gitsin,
Hepsi bizim, diyorlardı…
Tarihten bile silmek,
Onların amacıydı,
Tümü birleşse dahi,
Cesurlukları azdı…
Kahpelikte vardılar,
Hainden yanaydılar,
Türk, denildiği zaman,
Mert davranamazdılar…
Anadolu’msa kötü,
Yetersizlik içinde,
Ordularım dağılmış,
Tertipsiz bir biçimde…
Kâh çeteler vuruyor,
Kâh düşman katlediyor,
Çok yer işgal altında,
Çare bırakılmıyor…
Giren ve çıkanlarca,
İtilip kakılmalar,
Kanunsuz ve kuralsız,
Hak hukuk arayanlar…
Kargaşalar dorukta,
Ses etmesen olmuyor,
Ezilen hep bizlerden,
Vatanımız gidiyor…
Sahipsiz yaşıyorduk,
İşgaller arasında,
Sessizce ölüyorduk,
Sokak ortalarında…
Dayanılacak yer yok,
Yaslanamıyoruz da
Vatan yok olmamalı,
Kalmalı tam yapıda…
Osmanlımız kuvvetsiz,
Öksüz yetim şekilde,
Çözüm şekli yok gibi,
Anlatılmaz bir hâlde…
Çıkmayı istiyorduk,
Bu büyük kargaşadan,
Vatanı kaybetmeden,
Şuursuz yaşamadan…
Yoksa vatan gidecek,
Altı oyulduğundan,
Yıkıldı yıkılıyor,
İç ve dış düşmanlardan…
Sahipsizliğimizden,
Düşmanlar içeride,
İşgal edilen yerler,
Sıralanır ülkemde…
1919,
Yılı daha girmeden,
Aylar içerisinde,
Yapılan işgallerden…
Halkımız usanmıştır,
Pek toparlanamıyor,
Atamın kuvvetinden,
Habersizce yaşıyor…
Oysa atam gelmekte,
Düzen oluşturacak,
Ordusunu kuracak,
Şuur aşılayacak…
Vatanda ilerlemede,
Kıdem almak zorunda,
Yakında bulunacak,
Ordusunun başında…
Bir müfettişlik ile
Anadolu’m diyecek,
Ayak basma işiyle,
Disiplin gelişecek…
Ordum ve milletimiz,
Lidersiz olmayacak,
Bu yüzden Anadolu’m,
Atamla kurtulacak…
Bu liderse komutan,
Yani atam olacak,
Mustafa Kemal Paşa’m,
Liderimiz kalacak…
Vesileler de gerek,
Bir yerden tutmak için,
Yollar düşünülerek,
Oluşabilsin zemin…
Yoksa kaybedilecek,
Yapılan işgallerden,
Osmanlı’nın halinden,
Güç göstermemesinden…
Osmanlı’m yıkılmakta,
Hükümsüz yaşamakta,
İleri atılsa da
Kuvvet sağlamamakta…
Atam, Türk kanı taşır,
Rabbime de inanır,
Zerre yanlış yapmadan,
Bir çözüm bulacaktır…
19 Mayıs ile…
Başlangıç yapacaktır,
Kurtuluş Savaşı’mız,
Onunla başlayacaktır…
Vatanın her yerinde,
Sıra sıra işgaller,
Bu denli esarete,
Dayanamaz yürekler…
Şöyle bir göz atalım,
İşgal edilenlere,
Vatan köşelerinde,
İşgalci milletlere…
Akılda kaldığınca,
Dilimizin ucunda,
Konular açıldıkça,
Yazalım aynı anda…
İngiliz güçlerince,
Musul işgal edilmiştir,
Birçok savaş gemisi,
İzmir’e yerleşmiştir…
Çanakkale Boğazı’m,
Daha acı durumda,
Yerleşmek isteyenler,
Israrcı davranmakta…
Boğazlar ellerinde,
Adeta çıkın, derler,
Yerleşme amacıyla,
Zaman bile vermezler…
İstasyonlar, limanlar,
Denetimde tutulur,
Çıkış iznim verilmez,
Giriş iznim de yoktur…
O yıllar ve sonrası,
İşgaller hızlanacak,
Karşı konulsa dahi,
Sonuç alınmayacak…
Türlü bahanelerle,
İllere girilmesi,
Kars, Ardahan, Batum’a,
Boşaltılsın, denmesi…
Densizlikler artacak,
İşgaller hızlanacak,
Top tüfekle girilip,
Beldeler alınacak…
İlçeler buna dâhil,
İllerim de düşecek,
El kol boş vaziyette,
Askerler gezinecek…
Kargaşalar sürecek,
Şehitler azalmazken,
Ordum yok silahım yok,
İşgaller sürer iken…
Her çeşit türden hâkim,
Vatanın her sathında,
Üniformalılardan,
Askerler dolaşmakta…
Fransız tugaylarının,
İstanbul'a girişi,
İtilaf filosunun,
Ülkemde gezinmesi…
Bizleri yok saymışlar,
Ülkemde her ne varsa,
Ele geçiriyorlar,
Tanımıyorlar yasa…
Olanlar yetmez gibi,
Kuvvet çıkarmaları,
Silahlı kimselerce,
El kol sallamaları…
Vatan kalmış sahipsiz,
Tamamen korumasız,
Giren çıkanlar serbest,
Olmamalı kayıtsız…
Silahlanmış düşmanlar,
Yer içer ve yatarlar,
Çalgı çalanlar vardır,
Bayrak dahi asarlar…
Öldürülen aydınlar,
Tutuklattırılanlar,
İyi şeyler de var ki,
Sorun azaltamazlar…
İşgaller devam eder,
Anarsak sırasıyla,
Üzülerek yazarız,
Yürekten acısıyla…
İngiliz güçlerinin,
Kilis'e girmeleri,
Antakya ilinin de
Fransızlarca işgali…
Mersin, Tarsus, Adana
Ve Ceyhan’ın işgali,
Toprakkale, Misis’in,
Fransızlarca işgali…
Yine aynı gruplarca,
Anmayayım adları,
İngiliz, Yunan, Fransız
Ve İtalyan soyları…
Her birisi de hain,
İnançsız, merhametsiz,
Toprak bölme işinde,
Tamamıyla yüreksiz…
İslâhiye, Mamure,
Bahçe, Hassa, Osmanî,
Batum, Pozantı ve
Antep ilinin işgali…
Birecik, Kozan, Urfa,
Foça, Bodrum, Merzifon,
Marmaris, Karaburun,
Urla, Fethiye, Afyon…
Ele geçirilenler,
Ülkemin toprakları,
Halk çaresiz şekilde,
Canları, namusları…
Girmiş düşman askerleri,
Çatışmalar çok yerde,
Şehitlerimiz de var,
Halk silahsız biçimde…
Torbalı, Yenikale,
Kuşadası, Nazilli,
Urla, Çeşme, Menemen,
Söke, Milas, Dikili…
Bayındır, Karabağ, Nif,
Aydın, Burdur, Ödemiş,
Manisa, Ayvalık,
Turgutlu işgal edilmiş…
Silahlılar dolaşır,
Eller kollar bağlıdır,
Çaresizlik yakışmaz,
Bir başlangıç lazımdır…
Başlangıç atamızla,
Ardında milletimiz,
Kahramanlarımızla,
Çünkü biz şerefliyiz…
Atam, artık gelmeli,
Buraya ulaşmalı,
Düzenli ordumuzla,
Planlar oluşturmalı…
Yok, olmak üzereyiz,
Düşman ayaklarında,
Silahlarımız da yok,
Ağır şartlar altında…
Akhisar ve Yatağan,
İşgal edilenlerden,
Seydiköy ve Bergama,
Yine işgallerinden…
Bir iki yıl içinde,
İşgaller hiç azalmaz,
Daha da çok yer var ki
Buna yürek dayanmaz…
Anla ki vaziyeti,
Vatanım neler görmüş,
Atamız yüce insan,
Vatanımı düşünmüş…
Diyebilirdi, tamam!
Sorunlar olağandır,
Dinlenmek gerekecek,
Olacak olmalıdır…
Ama tamam demedi,
Sorunlara yürüdü,
Büyük gayret gösterdi,
Vatanımı düşündü…
Birleştirerek bizi,
Birlik düşüncesinde,
Düzenli bir orduyla,
Ülkeyi temizlemede…
İmkânları çok kısıtlı,
Teknolojimiz de yok,
Ulaşım tam yetersiz,
Sorunlarımız da çok…
Demiryolları dâhil,
İşgaller devam eder,
Silah yığanlar varken,
Dinmez çaresizlikler…
Tüm kritik noktalarda,
Düşmanlar konumlanmış,
Giriş çıkış tutulmuş,
Seçenekler kalmamış…
Düşman güçleri girer,
Karadan konvoylarla,
Denizden gemilerle,
Türlü teçhizatlarla…
İngiliz, Fransız, Yunan,
Hiçbirisi dost değil,
Her birisi vicdansız,
Her birisi bin rezil…
Arkadan vurmak için,
Ülkemizi seçmişler,
Çaresiz anımızda,
Bizi yok etmekteler…
Ayaklanmalar da var,
Durumu zorlaştıran,
Atam, aktif durumda,
Beklenecek kahraman…
Toparlanmak gerekir,
Bunlar birden olmuyor,
İlkel şartlar içinde,
İş düzeltilemiyor…
Kurtuluş savaşımız,
Artık başlatılmalı,
Atam önderliğinde,
Vatan kurtarılmalı…
Yoksa topraklarımız,
Ellerimizden çıkmış,
İşgal edilmiş yerler,
Düşmanlarca sarılmış…
Daha sonralarında,
İstanbul buna dâhil,
Çok ilimiz düşecek,
Konacak üç beş rezil…
Ermeni’si, Fransız’ı,
Gürcü’sü, İtalyan’ı,
Vatanımda kalacak,
İngiliz’i, Yunan’ı…
Vatanı bölmekteler,
Topraklarım çıkıyor,
Tamamen çaresiziz,
Dualar kurtarmıyor…
Oltu, Eşme, Sındırgı,
Karamürsel, Bigadiç,
Buldan, Biga, Lâpseki,
Ezine ve Bayramiç…
Bayraklardan asmışlar,
Güya fetih yaptılar,
Hiç sebepsiz bir yere,
Tümden yanlıştaydılar…
Mürefte, Lüleburgaz,
Demirci, Hayrabolu,
Gebze, Gördes, Tekirdağ,
Babaeski ve Çorlu…
Yine aynı gruplarca,
Ele geçiriliyor,
Düzenli ordumuz yok,
Çözüm bulunamıyor…
Metristepe, Boldavin,
Burhaniye, Balya,
Kirmasti, Savaştepe,
Edremit, Kütahya…
Yine belli guruplar,
Dışarıdan gelirler,
Lanet adları kalsın,
Vatanımda gezerler…
Adapazarı, Söğüt ve
Afyonkarahisar,
Uzunköprü, Şile, Halep,
Havsa, Pınarhisar…
Her neyimiz var ise
Elden çıkmış biçimde,
İlim, ilçem ve beldem,
Onursuzlar elinde…
Kırklareli, Malkara,
Kandıra, Sivrihisar,
İpsala, Şarköy, Rize,
Demirköy, Köprühisar…
İşgalci düşüncesi,
Sahipsiz zannederler,
Osmanlım zayıf diye,
Ülkemde ilerlerler…
Halkımız sessiz değil,
Çatışmalar yaşanır,
Komut henüz gelmedi,
Düşmanlar kaçacaktır…
Karacabey, Susurluk,
Bursa, İznik, Tavşanlı,
İzmit, Saray, Yalova,
Lalapaşa, Kavaklı…
Yine elden düşenlerden,
İşgal edilenlerden,
Çok yerde şehitlerle,
Alınmıştır bizlerden…
Vatan kurtarılmalı,
Toptan temizlenmeli,
Yoksa ülkem gidiyor,
Durum çok şaibeli…
Uşak, Simav, Sandıklı,
Gelibolu, Enez, Gönen,
Kanlısırt, Pazaryeri,
İşgal edilenlerden…
Yine aynı guruplar,
Beldelere girerler,
Vatan topraklarımı,
İşgale girişirler…
Ayvacık, Nizip, Gediz,
İşgal edilmişlerdi,
Bilecik ve Bozüyük,
Elimizde değildi…
Düşmanlarımız tek tip,
İtalyan, Yunan, Fransız,
Ermeni’si, Gürcü’sü,
Her birisi vicdansız…
Büyük devletler de var,
Andırtmayın onları,
Birbirini kollarlar,
Verirler imkânları…
Alın teri bilinmez,
Kul hakkı tanımazlar,
Tüm süper güçler böyle,
Tanrı tanımaz kullar…
Hiçbiri dost gibi değil,
Haktan hukuktan uzak,
Dost zayıf mı düşüyor?
Kuruverdiler tuzak…
Bizi yok etmek için,
İşgale yöneldiler,
Bununla yetinmeyip,
Taarruza geçtiler…
Biz kaybetmeyecektik,
Her yeri alacaktık,
Kaybettiğimiz yerleri,
Tekrar kazanacaktık…
Bu yüzden atamıza,
Çok şeyler borçluyduk,
Aklı ve zekâsından,
Rabbe şükürle doluyduk…
Onu tanımayanlar,
Bilmeyenlerimiz var,
Nefsinden yana kalıp,
Laf edenlerimiz var…
Basit bir kusur bulup,
Sevmiyorum, diyen var,
Vatan bırakan şahsı,
Anlamayanlarım var…
Suç daima bizlerde,
Eğitim veremedik,
Öğretimden de kaçtık,
Hep eksik yetiştirdik…
Yine de yok sayılmaz,
Yetişenlerimiz var,
Hakk’a ve hakikate,
Erişenlerimiz var…
Atam, büyük şahsiyet,
Düşmanları kovmada,
Vatanı temizleyip,
Bağımsızlaştırmada…
Atamız vatan dedi,
Hakikate yöneldi,
İsyankârlar çıksa da
Zerre taviz vermedi…
Düşmanlarım fazlaydı,
Her milletten gelmişler,
Tamamı kalıcıydı,
Türk, kalmasın isterler…
Kiminin iddiası,
Aklında emelleri,
Buna yürek gerekir,
Yüreksiz tüm erleri…
Kimi Pontus, diyecek,
Manasını bilmeden,
Kalbinde inanç yoktur,
Hep yüreksizliğinden…
Kimisi hesap yapar,
Mal topluyor hissiyle,
Rab’den haberi yoktur,
Türk’ün yüreklisiyle…
Bu yüzden Türk savaşmış,
Gönüllülüğe koşmuş,
Vatanı kurtarmada,
Çoğunluk şehit olmuş…
Temizlik başlamadı,
Yurttan atılacaklar,
Haksız olduklarından,
Çıkıp ayrılacaklar…
Atam hazırlanıyor,
Bir yerden başlayacak,
Bizleri toparlayıp,
Bir usul kullanacak…
Ardından anılacak,
Dünya liderlerinden,
Hem en büyüklerinden,
Hem en yücelerinden…
Sebebidir atamız,
Hakk’a yönelmemizin,
Düşmanı yurttan kovup,
Bilinç edinmemizin…
Tam 100. yılıdır,
Kurtuluş kapımızın,
Millî mücadelemizle,
Sağlam yapımızın…
Huzurla dolmak lazım,
Gönülden ve yürekten…
Ve çıkmalı o bedbaht,
O lanet dönemlerden…
O öyle bir dönem ki
Çıkar mı akıllardan?
Önemi de büyüktür,
Zaferler bakımından…
Düşün ki Samsun’umuz,
Başkent kabul edilmiş,
Stratejik bakımdan da
Aşılacak yer imiş…
Yani kritik bir kapı,
Aşılırsa geçilir,
Ülke topraklarımız,
Çiğnenir ve ezilir…
Yerler kurtarılamaz,
Toparlanmak zor olur,
Samsun elden çıkarsa,
Giriş çıkış son bulur…
Yenilgi gerçekleşir,
Mahvolmuş bir biçimde,
Çok yerde kargaşalar,
Karman çorba şekilde…
Dışarıdan destekli,
İçteki azınlıklar,
Düşman ile bağımlı,
Menfaat arayanlar…
Bir yandan silah sokar,
Silahlandıran güçler,
Diğer yandan düşmanlar,
Ülkeme yerleşirler…
İşbirliği gözeten,
Papazlar ve rahipler,
Propaganda yapanlar,
Kötülük düşünenler…
Pay koparmak isterler,
Türlü fitneleriyle,
İç dış kargaşalarla,
Başvururlar hileye…
Atam, bunları bildi,
Önlemler sıraladı,
Dedi, ayak basmalı,
Fazla zaman kalmadı…
Hatırlatan da vardı,
Bu inkâr edilemez,
Kâzım Karabekirler,
Boş durdu denilemez…
Ya ruh aşılayanlar,
Tek tek sayılamazlar,
Mehmet Akiflerden tut,
Daha çok sayıdalar…
Üstelik Samsun’umda,
Politik hâller vardı,
Durum tümden vahimdi,
En merkez burasıydı…
Fedakârlıklarıyla,
Atam, çok zeki idi,
Yola çıkmak üzere,
Çareler belirledi…
İsyanların içinde,
Hazırlıklar başladı,
Tehditler dahi gelse,
Zaman da kalmamıştı…
Dinmeyen iç isyanlar,
Lehimize değildi,
Tehditler de ağırdı,
Patlak verebilirdi…
Bizde hazırlık yoktu,
Atamın haricinde,
Üç beş yiğit dışında,
Görünür bir şekilde…
Bir an meselesiydi,
Yerleşenler yerleşmiş,
Büyük devletler ile
İşbirliği gelişmiş…
Habersiz vaziyette,
Yok edilebilirdik,
Düşman çizmeleriyle,
Çiğnetilebilirdik…
Karadeniz Bölgesi,
Kontrolümüzden çıkmış,
Türlü türlü gemiler,
Samsun’dan yanaşırmış…
Kâh asker indiriyor,
Kâh türlü silahlarla,
Kâh zehirli fikirlerle,
Namussuzluklarla…
Hak arayışlarıyla,
Pontus, gibi laflarla,
Devlet projeleriyle,
Parçalamalarıyla…
Bizim zayıf anımız,
Art arda işgallerle,
Savaşlardan çıkmışız,
Şehit ve gazilerle…
Ordumuz kurulacak,
Çatışmalar duracak,
Atamızın izinde
Huzurum sağlanacak…
Hazırlığını yapsın,
Samsun’a ayak bassın,
İçeriden adımla,
Vatanı kurtarsın…
Doktor yaklaşımıyla,
Algıla atamızı,
Kalp tedavisi ile
Tüm organlarımızı…
Ardından bedenimiz,
Zehirden arınacak,
Kanser yapan etkenler,
Dışarı atılacak…
Kalırsa üç beş mikrop,
Yara tedavileri,
İlaç ya da iğneler,
Serum takviyeleri…
Kısa zaman içinde,
Ayağa kalkacağız,
Taş atan da olursa,
Tutup fırlatacağız…
Ya vatanım olmazsa,
Değerlerimiz biter,
İnancımız da kalmaz,
Yaşarız büyük keder…
Tüm işgal kuvvetleri,
Bunun bilincindeydi,
Karadeniz girişi,
Bu yüzden önemliydi…
Denizden gelenlerle,
İsyanlar başlayacak,
Ellerinde silahlar,
Ülkem parçalanacak…
Duyduklarımız vardı,
Acı gerçeklerdendi,
Yabancı devletlerce,
İş yürütülmekteydi…
Fon gönderiyorlardı,
Kendi askerlerine,
Emirlerinde olan,
İtilaf devletlerine…
Bunlar İngilizler ve
İngiliz askerleri,
Samsun’a çöreklenmiş,
İngiliz birlikleri…
Diğer devletler de var,
Fransa, Yunanistan,
Rusya bunlara dâhil,
Her birisi tam düşman…
Her biri adaletsiz,
Haksız ve aldanışta,
Her birisi tam kalleş,
Her tür insafsızlıkta…
Hak hukuk tanımazlar,
Tanımdan yaşarlar,
Hak bilmedikleri şey,
Bu yüzden muaftırlar…
Yöreler zor koşulda,
Canını savunuyor,
Malını, namusunu,
Zor koruyabiliyor…
Çeteler öldürüyor,
İftira atılıyor,
Bağlantılarsa kopuk,
Gerçekler bilinmiyor…
Gerileme hat safhada,
Gelişmelerse durmuş,
Düşmanlar içeride,
Vatanımda doluşmuş…
Denizler denetimsiz,
Gemilerse girmekte,
Yığınaklar yapılmış,
Tehditler gelişmekte…
Dış güçler konumlanmış,
Silah biriktirilir,
Maddi destek alınır,
Akınlar bekletilir…
Tam işgal gerekecek,
Bir emir geldiğinde,
Bayraklarım inecek,
İş sona geldiğinde…
Rabbim izin vermesin,
Bunu düşmanlarıma,
Dik duruşlu kalırsak,
Laf gelmez namusuma…
Düşmanlarım Türk değil,
Vatanımdan değiller,
Ermeni’si, Rum’u var,
Daha da var gelenler…
Tepki oluşmalıydı,
Milletimin azmiyle,
Hesap yapılmalıydı,
Milli bir düşünceyle…
Yok değildi ordumuz,
Ve komutanlarımız,
Kardeşler yaşıyorduk,
Lazımdı toplanmamız…
Çok milletten de olsak,
Bizler, Türk milletiydik,
Esir düşmeyecektik,
Onurlu, şerefliydik…
Zaman kıvamındaydı,
Vatan tek düşüncede,
Atam rehberliğinde,
Cephe içerisinde…
Yoksa İngilizlerin,
Planı gerçekleşecek,
Daha üst donanımlı,
Kuvvetler birleşecek…
Teğmenden bahsedilir,
Biz, henüz habersizken,
Hamdi adlı teğmenim,
Davranacaktı erken…
Atam uğradığında,
Bunu haber alacak,
Hakkında bilgi verip,
Ona destek çıkacak…
İngiliz birlikleri,
Bu nedir diyemeden,
Atam erken davranacak,
Çözecek merkezinden…
Hissetmiş olacaklar,
Atamın geldiğini,
Başaramayacaklar,
Hain niyetlerini…
Onlar adım atamadan,
Samsun içerisinden,
Teğmen desteklenecek,
Ülkemin genelinden…
Ancak yol henüz uzun,
Gerekçeler lazımdır,
Samsun’a geçmek için,
Destek alınmalıdır…
Hayal kurmuş olanlar,
Başkent belirlemişler,
Pontus düşüncesinde,
Sona ilerlemişler…
Artık atam çıkmalı,
Anadolu’m bekliyor,
Sabırsızlık hat safha,
Şehitler veriliyor…
Düşman milletlerine,
Bağımlı kalınamaz,
Ülkem gidiyor diye,
Ümitsiz de yaşanmaz…
Geç kalınmamalıdır,
Yeni bir ordu ile
Ta baştan sona kadar,
Toptan bir temizlikle…
Bu hususta gönüllü,
Atam fırsat kolluyor,
Zemin hazır haldedir,
Atam hedef seçiyor…
Diyor, bu bir fırsattır,
Mutlak kullanmak lazım,
Yanımda sadık dostlar,
Silah arkadaşlarım…
Vakit zaman gelmiştir,
Samsun merkezli ille,
Esaret hiç yakışmaz,
Savaşmalı düvelle…
Var olma düşüncesi,
Bir dönüm noktamızdır,
Halk bize güveniyor,
Sonuç alınacaktır…
Geniş yaptırımlarla,
Tedbir de gerekecek,
Köklü çarelerle,
Düşmanlar çökertilecek…
Sadece adım lazım,
Başlangıç belirlendi,
Vesilelerse hazır,
Nefisler köreltildi…
Uyanışlar da hazır,
Vatanı kurtarmada,
İman ve azim tamam,
İleri atılmada…
Sadece emir gerek,
Bir yerden verilecek,
Milletimin gücüyle,
Gerçekleştirilecek…
Silip süpürebilmek,
Doluşmuş mikropları,
Büyük bir atılımla,
Hain yaptırımları…
Atılım başlamıştı,
Hazırlıklar tamamdı,
Komutanlarımızla,
Son kararlar alındı…
Atamın etrafında,
Fikirler toparlandı,
Tüm ülkemiz çapında,
Projeler hazırlandı…
Emir vermeyecekti,
Gönül fethedecekti,
Tüm yapılacakları,
Gerçekleştirecekti…
Silah arkadaşlarıyla,
Bir uyum içinde,
İkna eden tavırla,
Ortak bir düşüncede…
O, bir Atatürk’ümüz,
Mustafa Kemal’imiz,
Dünyalıca bilinen,
O, büyük liderimiz…
Bir ordu müfettişi,
Samsun’a gidecekken,
Karadeniz seçilmiş,
İşin ehemmiyetinden…
Konuşulmuş bir süre,
Denilmiş, o uygundur,
Mustafa Kemal’imiz,
Bu işin onurudur…
Müfettişliği ile
Kolordular haberdar,
Anadolu bekliyor,
Onu yollayacaklar…
Zaten atam söylüyor,
Düzenleyeceğini,
Tüm karışıklıklarla,
Samsun ve çevresini…
Vahdettin onaylar,
Der, problemler yaşanır,
Fahri yaverlik verir,
Atamın ardındadır…
Atamız öngörülmüş,
Rabbimizin izniyle,
Samsun projelerini,
Engellemeleriyle…
Planlaması yapılan,
Pontus Rum Devleti’nin,
Kurulmaması için,
Seçmişti Samsun ilini…
Aynı anda başlatmak,
Bağımsızlığımızı,
Yeni ulus devletiyle,
Haklı yanımızı…
Hem sona erdirmekti,
Düşman işgallerini,
Temizleyebilmekti,
Yurdumun her yerini…
Atam rehberliğinde,
Büyük dayanışmayla,
Vatan kurtulacaktı,
Kurtuluş Savaşı’yla…
Vatanın her karışı,
Türk’ün topraklarıydı,
Lanet kavramlarla,
İşi de olmamalıydı…
Pontus gibi hayaller,
Derlenmiş oyunlardan,
Nefsine düşkünlerin,
Oyalamalarından…
Yok, etmek ve bitirmek,
İçindi Türk soyunu,
Dünya denilen yerin,
Kazmaktı kuyusunu…
Biz, bunu yutmamıştık,
Zaten yutulamazdı,
Ardından gelen oyunları,
Bozmamız da lazımdı…
Abdestsiz düşünceler,
Türk’e hep ters gelmişti,
Sonradan gelmelerin,
Değerleri de tersti…
Kabullenilemez hâl,
Alaşağı olmalı,
Hükümsüz düşünceler,
Asla tanınmamalı…
Bu yüzden de kanılmaz,
Tuzak kurmuş düşmana,
Tebessüm de etseler,
Acınmaz canlarına…
Siyasi durum ile
Tuzak oluşturulmuş,
Kalleşler eliyle ülkem,
Yok, hükmünde olmuş…
Tez engellenmeliydi,
Ortadan kalkmalıydı,
Tehdit veren unsurlar,
Dışarı çıkmalıydı…
Gerek mübadeleler,
Gerekse başka şeyler,
Susmalı şerefsizler,
Gitmeli yüreksizler…
Hem dışarı destekli,
Tuzak engellenmeli,
Değiş tokuşlar ile
Durum düzenlenmeli…
Yoksa planlar çok hain,
Parçalayıp bölecek,
Pontus’u savunanlar,
Vatanda, çöreklenecek…
Çok yer olduğu gibi,
Samsun daha da farklı,
Su götürmez bir gerçek,
Durum ayrıcalıklı…
Önce Samsun alınıp,
Sonra genişleyecek,
Ta Yozgatlara kadar,
Pontus’çular gelecek…
Rumların isyanıyla,
Bahane gelişecek,
Halkımız, milletimiz,
Tek tek öldürülecek…
Ülkem zayıf da olsa,
Düşmanlara yenilmez,
Pontus denilen devlet,
Gerçekleştirilemez…
Yığınaklar yığılmış,
Hazırlıklar başlamış,
Atamdan tam habersiz,
Hayallere dalınmış…
Atam ise hissetmiş,
Samsun meselesini,
Meselenin özünde,
Başkaldırış sesini…
Çok sayıda Rum vardı,
İçimizde yaşayan,
Kışkırtıldıklarında,
Bir anda ayaklanan…
Rumların desteğiyle,
Ruslar Samsun’daydı,
Her iki gurup birlikte,
Silahlanmışlardı…
Osmanlı’msa tam bitmiş,
Çaresiz bir durumda,
İmkânları kalmamış,
Çeteler ortasında…
Asker gönderemiyor,
Durum düzeltemiyor,
Üniforması kalmış,
Vatan koruyamıyor…
Karadeniz bölgesi,
Silah deposu olmuş,
İç ve dış kuvvetlerce,
Desteklenenle dolmuş…
Hem yerli Ermeniler,
Hem Rumlar tarafından,
Hem Yunanlılar dâhil,
İçten ve dışarıdan…
Pontus’u kurmak için,
Yatırımlar yapılmış,
Yunanistan’dan gelme,
Zihniyetler taşınmış…
İstanbul henüz sessiz,
Tedbir alınamamış,
Atama ters değiller,
İş pek algılanmamış…
Belki başka vaziyet,
Koltuk meseleleri,
Belki de bağımlılar,
Başka düşünceleri…
Milletimse güçlüydü,
Ancak yalnız şekilde,
Elde teçhizatlar yok,
Komutansız biçimde…
Kimi girip çıkarak,
Harp gemileri ile
Kimi ticaret işi,
Bahaneleri ile…
Asker silah yığarak,
Devlet emelleriyle,
Samsun merkezli yerde,
En hain düşünceyle…
Ülkem bölüşülürse,
Namusum kalmayacak,
Nefsine düşkünlerce,
Varlığım yok olacak…
Adaleti savunan,
Zümreler eksilecek,
Rabbe inanan kullar,
Yol üretemeyecek…
Mazlumlar, ezilenler,
Türk yoksa yok olacak,
Türk varsa korunacak,
Türk varsa yaşayacak…
Bu yüzden olmamız şart,
Millet düşüncesiyle,
Aziz milletimizle,
Türklük yüceliğiyle…
Buna çare de lazım,
Samsun merkezli ille,
Haydi, bismillah dersek,
Engellenir her hile…
Bir millet yaşar ise
Habersizleştirilmiş,
Halksa yaşayacaktır,
Çaresizleştirilmiş…
Bu yüzdendir düşmanlar,
Kötülük düşünmede,
Zayıf bulduklarında,
Üstüne üşüşmede…
Daha birçok ülke var,
Yıkımı tasarlayan,
Türk lafını duyunca,
Sağ salim bırakmayan…
Kâh dini terimlerle,
Kâh dış güç yardımlarla,
Yönlendirmeler dâhil,
Dış mihrak parmaklarla…
İşgal hazırlıkları,
Türlü tecavüzlerle,
Milletler getirtilip,
İkamet vermelerle…
Rum göçmenleri ile
Trabzon güçlendirilir,
Anlaşmalar gereği,
Silahlar da verilir…
On binlerle anılan,
Rum göçmenleri ile
İki yüz binleri aşan,
Hain fikirler ile…
İnsan yerleştirmeler,
Yüce vatanımıza,
Namussuz, yüreksizler,
Sızmış her yanımıza…
Sözde süper güçlerle,
Yapılmış tüm hesaplar,
Çökmüş olduğumuzdan,
Dinmez acı durumlar…
Sabır geçmez durumda,
Kıvılcım beklenmekte,
Milletim sağduyulu,
Yiğitlerim tetikte…
İşte böyle oluşum,
Lehimize olamaz,
Kabullenilemeyen,
Hatalar bağışlanmaz…
Bunları düzeltecek,
Planlar onaylanmıştı,
Vatanı kurtarmada,
Çözüm oluşturacaktı…
Bu Mustafa Kemal’di,
Yani Atatürk’ümüz,
Vatanı kurtaracak,
Yüce Türk büyüğümüz…
Mustafa Kemal ATATÜRK,
İnsanlıktan yana,
Türk’ün en büyüğü,
Gerçeğe inanana…
Kıvrak zekâsı ile
Tez davranması ile
Düşmanları korkutup,
Mat dedirtmesi ile…
Demeyecek, dinlenmek,
Uyumak da lazımdır,
Şu köşede eğlenmek,
Bizim de hakkımızdır…
O, asrın lideridir,
Yorulmaz bizler gibi,
Yorulsa belli etmez,
Sevdiğinden habibi…
Üstelik de eşsizdir,
Tüm dünyanın gözünde,
Zamanı kullanmada,
Düşünebilmesinde…
Tedbirsizlik var diye,
Samsun izlenecekti,
Durum nedir ne diye,
Yönlendirilecekti…
Kontrol etmek de gerek,
Pontus düşüncesini,
Adımlar atılmadan,
İşin reddiyesini…
Türk’ü destekler iken,
Çıkan taşkınlıklarda,
Düşmanın gözlerinde,
Sorunlar azaltmada…
Çünkü sorun var derler,
Balıklama dalarlar,
Anlaşmalar var diye,
İşgali hak sayarlar…
Ağır antlaşmamız var,
Koruyor düşmanları,
Tehdit edici hâlde,
Sunar işgal hakları…
Bir de atama karşı,
İstanbul’dan bir tepki,
Uzaklaşsın, diyerek,
Verilmiş bir de yetki…
Gerçi yetki kâr sağlar,
İşi kolaylaştırır,
Bağımsız olmak için,
Ruhları ferahlatır…
Zaten durum farklıydı,
Köklü tedbir gerekti,
Tam bağımsız şekilde,
Yenilenilecekti…
Samsun iyi bir plandı,
Vesileler farklıydı,
Amaç başka şeyken,
Ülkem kurtarılacaktı…
Bu yüzden Samsun ili,
Engelleri aşmada,
Halkla bütünleşerek,
Savaşı başlatmada…
Bize düzen getirdi,
İşbirliği sağladı,
Denildi, bir vatan var,
Bırakılmamalıydı…
Silah dahi olmasa,
Düşman çıkarılmalı,
Atam başımızdayken,
Fırsat kullanılmalı…
Düzenli bir orduyla,
Yeterli elbirliği,
Topyekûn çalışmayla,
Türk’ün seferberliği…
Dört taraftan başlamış,
Türk yürekliliğiyle,
Vatan temizlenecekti,
Bir iş birliği ile…
Atam önderliğinde,
Bunlar denenebilir,
Yapılacak bir savaş,
Yol düzenleyebilir…
Bu savaş bildiğimiz,
Kurtuluş Savaşı’dır,
Ayak basma gününde,
Savaş başlangıcıdır…
Dört yıl kadar sürecek,
Zaferle son bulacak,
Mudanya Mütarekesi,
Son noktayı koyacak…
Zamanlı davranıldı,
Hakka adım atmada,
Samsun düşüncesiyle,
Planlama sunulmada…
Atatürk’ümüzden,
Adımlar atılmıştı,
Geç kalmamak üzere,
Atılım başlamıştı…
Çünkü sebepler netti,
İşgal altında idik,
Dört bir tarafımızdan,
Kahpece çevrilmiştik…
Geç kalsak vatanımızı,
Kaybedebilirdik,
Geriye dönüşümsüz,
Hiç doğmayabilirdik…
Düşün ki şimdi varız,
Atamız sayesinde,
Ona çok şey borçluyuz,
O hep yüreğimizde…
Hazırlıklar tamamdı,
Samsun’a gidilecek,
Daha işin başında,
Bilinç edinilecek…
Bandırma vapuruyla,
O bir posta vapuru,
Atamı taşıyacak,
O, milletin onuru…
Vapur 41 yaşında,
Kıyılarda çalışmış,
Karadeniz zor olur,
Belki aşılamazmış…
Ancak Marmara için,
Dayanma gücü yoktur,
Batma ihtimali var,
Büyük sorun oluşur…
Atamız davet eder,
Kaptanla konuşulur,
Şişli’deki evinden,
Bu karar olumludur…
Masada haritalar,
Konuşmalar yapılır,
Milim milim rotayla,
İnce hesap yapılır…
Vapurun kaptanından,
İsmail Hakkı Bey’den,
Net bilgiler alınır,
Aydınlanılır riskten…
Riskler konuşulmuştur,
Vapurdaki sorundan,
Varış saati dâhil,
Bahsedilir, her durumdan…
Çıkış ertesi gündür,
Yolculuk başlayacak,
Sirkeci tarafında,
Vapur durdurulacak…
Atam evine uğrar,
Annesi ve bacısı,
Amacı helalleşme,
O bir Türk vicdanlısı…
Beşiktaş Akaretler,
Rıhtıma yakın yerdir,
Makbule ablamızla,
Zübeyde annemizdir…
İş yarım kalabilir,
Vapur vurulabilir,
Dedim ya işgalciler,
İzin verilmemiştir…
Çünkü rıhtımlarımız,
İşgaller altındadır,
Giriş çıkış tutulmuş,
Silah aranmaktadır…
Sirkeci rıhtımında,
Başlarlar aramaya,
Silah var mıdır diye,
Bakamazlar manaya…
Mana silah taşımaz,
Yani iş yiğitlikte,
Top ve tüfek iş değil,
Ruhları ermemekte…
Aramalar yapılır,
Budur düşünceleri,
Tepetaklak yaparlar,
Vapurdaki her yeri…
Atam ve dostlarını,
Vururuz, demişlerdi,
İzin vermiyorlardı,
Takip edileceklerdi…
Allak bullak edilmiş,
Didik didik her yer,
Vatan topraklarıma,
Yerleşmiş şerefsizler…
Atam, der onlar için,
“Bunlar işte böyledir,
Demire ve çeliğe,
Silâha güvenmiştir!
Hiç anlamamışlardır,
Madde tek bildikleri,
Hissetmezler hürriyet,
Uğruna ölenleri…”
Der, “Biz, Anadolu’ya,
Ne silâh, ne cephane,
İman götürüyoruz,
Biz, ancak idealle…”
Atam, caymayacaktır,
Caysa vatan kurtulmaz,
Tümden esir oluruz,
Türk, diye bir şey kalmaz…
Vapur boş hâlde kalkar,
Atamı alacaktır,
İleride bir yerden,
Sorun aşılacaktır…
Vapur boş dedi, isek,
Mürettebat hariçtir,
Kaptanlar buna dâhil,
Bir ekip gereklidir…
Ambarcı, kamarotlar,
Kâtip, ateşçi, vinççi,
Lostromo ve serdümen,
Üç beş tayfayla çarkçı…
Atamı götürecek,
Hizmet düşüncesiyle,
On sekiz kişi dâhil,
Güven vermeleriyle…
Beşiktaş tarafından,
Motorlarla geçilir,
Kız Kulesi civarı,
Bu vapura binilir…
Ardında Türk milleti,
Silah arkadaşları,
Galata’dan ayrılır,
Ruh dolu inançları…
18 kişi ile
Yolculuk başlayacak,
Cuma öğleden sonra,
İç deniz aşılacak…
Dikkatler toplanmıştır,
Bandırma vapuruna,
İçinde atamızla,
Yurdumun onuruna…
Vurulacaktır, dendi,
Nefretler körüklendi,
İngiliz güçlerince,
İzin de verilmedi…
Bu kimin atasıdır?
Münafıktan mı korkar?
Takipteki vapura,
Ekibi ile konar…
Kız kulesi civarı,
Karargâhı yanında,
Askeri motor ile
Şükür atam vapurda…
(Atamız, diyoruz ya,
Bu ata Atatürk’tür,
Küçük harfle yazsak da
Bu Atatürk’ümüzdür…)
Rauf Bey'in dediği,
Bir İngiliz gemisi,
Vapuru takip eder,
Atam en yüreklisi…
Kaptansa endişeli,
Emanettir canları,
Vapurda yüce insan,
Silah arkadaşları…
Üstelik pusula da
Onarılmaz sorun var,
Kaptansa acemiymiş(!),
Çıkamayacak kadar...
Sonradan anlaşılmış,
Bunlar söylentilermiş,
Kaptan emir kuluymuş,
Kıyılardan gidilmiş…
Sonra kaptan konuşmuş,
Demiş, size kızgınım,
Biz acemi değildik,
Yenilmemeli hakkım…
Atlatacağız, derler,
Karadeniz’dedirler,
Şiddetli fırtına var,
Gece görünemezler…
Atam, kaptana söyler,
Karaya yakın yüz, der,
Saldırdıkları zaman,
Durmasını emreder…
Savaş gemilerince,
Vurulma ihtimali,
Sinop yakın kalırsa,
Kurtulma ihtimali…
Geçmeleri de gerek,
En yakın bir sahile,
Önlemler alınacak,
Ya da başka şekille…
İngilizler kural kor,
Vapur çevirtilecek,
Ya da batması gerek,
İzin verilmeyecek…
Oysa kaptan bilinçli,
Hindistan’a gitmiştir,
Tecrübeleri sabit,
Deneyim sahibidir…
Rotadan gitmemesi,
Atamızın emriyle,
Takip ederler diye,
Bir önlem gereğiyle…
Bu yüzden de tespiti,
Pek mümkün olmamıştır,
Tüm izler kaybedilmiş,
Atamız hayattadır…
Takip başarısızdır,
Dalgalar arasında,
İngilizler vazgeçer,
Can korkusu onlarda…
Atamızsa korkusuz,
Huzurlu gün yakındır,
Vatan kurtarılacak,
Atamız inançlıdır…
Samsun gerçek çözümdür,
Dengeleri bozacak,
Lehimize çevirtip,
Vatanı kurtaracak…
Vesileler de lazım,
Silsile oluşacak,
Rabbin yardımıyla da
Vatanım kurtulacak…
Çünkü Rab yardımı şart,
İyilik düşünene,
Vatan için canını,
Zerre düşünmeyene…
Cumartesi gecesi,
İnebolu’dadırlar,
Saat yirmi üç gibi,
Yolun sonundadırlar…
18 Mayıs günü,
Sinop limanındalar,
Sinop Mutasarrıfı,
Mazhar Tevfik Bey çıkar…
Hikmet Bey telgraf çeker,
Gelmekteyiz denilir,
Tümen komutanlığı,
Haberdar edilmiştir…
Sinop düşünülse de,
Kara uygun değildir,
Denizden gidilerek,
Samsun’a gelinmiştir…
Atam karargâhıyla,
Kalyon Burnu’ndadırlar,
Günlerden pazartesi,
Üç beş sandal ararlar…
Sandallarla geçilir,
İskele tarafına,
Akıl ve sabır dolu,
Yolculuğun sonuna…
Sandalcı, merak eder,
Siz kimsiniz, diyemez,
Atamızı taşırken,
Yanlış laf da edemez…
Çünkü o güvenilir,
Türk’tür ve bizlerdendir,
Tanımamış da olsa,
Yurtsever birisidir…
Atam açık edilmez,
Üstü başı farklıdır,
Etraf çok karışıktır,
Güven sorunu vardır…
Onu engelleseler,
Ya da alıkonulsa,
Vatanım kalmayacak,
Bunlar sıralanırsa…
Tam zamanında iken,
Bu iş yürütülecek,
Pontus kurulur ise
Umutlar tükenecek…
Bu yüzden de atamız,
Samsun’dan itibaren,
Kılık değiştirmiştir,
Üniformalı iken…
Geniş yakalı lejyon,
Kaput, başında kalpak,
Sivil bu giyim ile
Kamufle olunacak…
Biraz sivil dolaşmak,
Sorun çıkartmayacak,
Pontusçular gezerken,
Sırlar gizli kalacak…
Tanınmaması için,
Bu sivil tarz gerekli,
Büyük planları varken,
Dikkat çekilmemeli…
Durum çok tehlikeli,
Düşmanlar geziniyor,
Münafıklar da dâhil,
Sır açık edilmiyor…
Kazım Karabekir Paşa,
Söylemiş atam için,
Demiş o, Erzurum’dan,
Anadolu’ya geçsin…
Bildirmiş durumları,
Anlatmış vaziyeti,
Bırakmamış hiçbir sır,
Göstermiş her sureti…
Atamızsa bu yüzden,
Planlama oluşturmuş,
Samsun merkezli ille,
Bu işlere koyulmuş…
Gazeteler anlatır,
Atamdan bahsedilir,
Yaşanmış çok gerçekler,
Tüm herkesçe bilinir…
Bilinmeyen tek şey ki,
Genç generalin sırrı,
Yaptığı harekâtla,
Sakladığı planları…
Konu çeteler değil,
İş Pontus meselesi,
Adım atılamadan,
İşin bitirilmesi…
Sırlar açılmamalı,
Herkes toplanmamalı,
Devrime giden yolda,
Sırlar saçılmamalı…
Bu yüzdendir sandaldan,
İndiğinde atama,
Coşku gösterilmemiş,
Yapılmamış karşılama…
En sade bir şekilde,
Mızıka, marş çalınmış,
Atamıza hitaben,
Alkışlama yapılmış…
Bunlar büyük komutan,
Diyerek, izleyenler,
Şaşkın hâlde seyreden,
Balık satan kişiler…
Üç beş vatandaş ile
Arasında Ethem Bey,
Hoş geldin diyenlerle,
Polis Müdürü Refik Bey…
Vatandaşsa habersiz,
Haber verilmemiştir,
Ortam biraz karışık,
Sır bilinmemektedir…
Rabbimiz razı olsun,
Bu yiğit kişilerden,
Sayelerinde varız,
Memnunuz ülkemizden…
Samsun’da tüm köşeler,
Düşmanlarca tutulmuş,
Atam hesap yapıyor,
Planlama oluşturmuş…
İngiliz askerleri,
İşgal etmiş haldeler,
Mutlak tedbir gerekli,
Sırrı bilmemeliler…
Sokakta dolaşanlar,
İşgal kuvvetlerinden,
Temkinli davranmalı,
Ülke menfaatinden…
Çoğunlukla işgalci,
Azınlık destekliler,
Sayı artırmak için,
Dışarıdan gelmeler…
İşleri çözümlemek,
Kovalamak gerekir,
Her birini yollamak,
Yapılacak işlerdir…
Elinde tüfeğin yok,
Nişan mı alacaksın?
Dilleri bizden değil,
Hakk’ı anlatamazsın…
Düzenli ordumuz yok,
Hücum emri verilsin,
Sayıları çok fazla,
Çok yerde çaresizsin…
Yıkımda birleşmişler,
Bahsedilen zamanlar,
Ermeniler, Gürcüler,
Fransızlar, İtalyanlar…
Ülkemizin her yeri,
İşgalcilerle dolmuş,
Pay koparmak isteyen,
Dört taraftan doluşmuş…
Çatışanlarım da var,
Kendi imkânlarıyla,
Yanında askerleri,
İlkel silahlarıyla…
İçlerinden birisi,
Dikkatleri toplamış,
Silahlanmış ve çıkmış,
Haber her yere varmış…
Yani bir teğmenimiz,
Silahlanmış ve dağda,
İlk direniş başlamış,
Bu tepki aynı anda…
Teğmen Ahmet Hamdi Bey,
Yiğitlerden biriydi,
Savaş başlangıcında,
Dikkat çeken kişiydi…
Hamdi, adlı bu teğmen,
Emrindekiler ile
Silahlanmış dağdaydı,
Vatan düşüncesiyle…
Yiğitlerimiz çoktu,
Bunlar göze çarpanlar,
Atamın fark ettiği,
Dikkat çeken durumlar…
Destek gerekecekti,
Yürekli teğmenime,
Cesur askerler ile
Münevver milletime…
Hamdi adlı bu teğmen,
Yüce bir şahsiyetti,
Askeri birliğiyle,
Yaptığı cesaretti…
Aldığı bu kararla,
Bir başlangıç yapmıştı,
Taşkınlıklara kızmış,
İstila hissine uğramıştı…
Dikkatler üzerinde,
Sır bozulabilirdi,
Atam işe el koydu,
Durumları bildirdi…
Bir rapor düzenleyip,
İstanbul’a iletti,
Diğer tüm durumlarla,
Teğmenimden bahsetti…
Dedi, raporunda,
İstanbul hükümetine,
Bir İngiliz kıtasının,
Çıkması üzerine…
Ortamdaki durumdan,
Onun cesurluğundan,
Düşmanlara karşı,
Vatanı savunmasından…
Verdiği bilgilerle,
Gördüklerini söyler,
İlk kıvılcımı yakan,
Bu yiğidi belgeler…
İngilizler ki ürküp,
Birlik göndermişlerdi,
Samsun’un genelinde,
Tehdit var, demişlerdi…
Yani anlaşmalar der,
Tehdit durumlarında,
İşgal hakkına sahip,
Strateji noktasında…
Kaybettiğimizdendi,
Yoksa bunlar olamaz,
İtilaf devletleri,
Rahatça dolaşamaz…
Savaştan yenik çıkmış,
Ellerimiz oynamaz,
Ne olursa olsun, der,
Çok şey umursanamaz…
Ateşkes imzalanmış,
Halk yoksul ve de yorgun,
Padişah izlemekte,
Güç ve kuvvetten yoksun…
İstanbul devre dışı,
Vatanı kurtaramaz,
Çare bu şekil olsa,
Aksi fayda sağlamaz…
Yine de destek vardı,
Osmanlının içinden,
Genelkurmaylarından,
Ve yurtseverlerinden…
Mustafa Kemal’ime,
Destek verilmeseydi,
Müfettişlik işinde,
Görev verilir miydi?
Paşalar tarafından,
Bu bilinen bir şeydi,
Vatanın lehi için,
Çok şey gizletilmişti…
Bu yüzdendir İstanbul,
Atamızı gönderdi,
Samsun meselesinde,
Onu görevlendirdi…
Önlenmesi gerekti,
Hain yapılanmalar,
Samsun yöremizdeki,
Verilen tüm baskılar…
Bunlar hep vesileydi,
Bağımsız devletimize,
Türklüğün onuruna,
Layık şerefimize…
Belki de başlangıçtı,
Direnişlerimizden,
Tespit edilmiş idi,
Bu birliklerimizden…
Ya bilmediklerimiz,
Ya duymadıklarımız,
Ya anlatılmayanlar,
Türk kahramanlarımız…
Kim bilir neler vardır,
Cephe gerilerinde,
Sırlarıyla örtülmüş,
Tek başına bir halde…
Katkılarla gelişmiş,
Zafer kazanmamıza,
Hedeflerle yürünmüş,
Hazırlanmamıza…
Samsun’un kritikliği,
Atamızın fikrinde,
İleriyi görmek var,
Onun düşüncesinde…
Hesaplar mükemmeldi,
Kaldığı bir otelde,
Arkadaşları ile
Kısa zaman içinde…
Bu otel günümüzde,
Gezilir bir konumda,
Atamı hatırlatan,
Müze durumunda…
Onu karargâhıyla,
Konaklattığı yerdi,
Ciddi konuşmaların,
Yapıldığı bir yerdi…
Atam hiç boş değildi,
Samsun’u düşünmekle,
Hesap edilen yerden,
Görev düşüncesiyle…
Uykusuz vaziyette,
Zaman hiç kaybetmeden,
Eli boş dönemezdi,
İşi çözümlemeden…
Yoksa geleceğimiz,
Yok, olur ve giderdi,
Değerlerimiz kalmaz,
Tamamen tükenirdi…
Ne vatanım Türkiye’m,
Ne dini inancımız,
Ne inandıklarımız,
Ne de kavramlarımız…
Dağılırdık dört yana,
Anılmazdık onurla,
Ne mertlik ne de şeref,
Olmazdı manasıyla…
Her şeyden önemliydi,
19 Mayıs’ımız,
Kurtuluş düşüncemiz,
Kutlu başlangıcımız…
Şöyle yaslan ve düşün,
19 Mayıs nedir?
Neleri gerektirmiş,
Neleri getirmiştir?
“19 Mayıs, demek,
Millî Mücadele’miz,
Ulvi geleceğimiz,
Onurlu şerefimiz…
Bu Türk devletimizle,
Cumhuriyetimizle,
Hep payidar kalalım,
Tüm değerlerimizle…
Türkiye Büyük Millet,
Meclisimiz; evimiz,
Türklük böyle anılır,
O, bizim şerefimiz…
Şükür o atamızdı,
Bizleri terk etmedi,
Uyanış başlatmıştı,
Halkımız yüreklendi…
Bir ırk gözetilmeden,
Kürt’ü, Türk’ü, Çerkez’i,
Çok ırk var ki sayılmaz,
Kapsadı hepimizi…
Kadınlar, çocuklar,
Yaşlılar savaş yaparak,
Askerlerimize güç,
Kuvvet sağlayarak…
Bombalar arasında,
Canlarımız giderek,
Cesaretle, imanla,
Düşman yok edilerek…
Ülkemi kurtaracak,
Hareket başarılı,
Türk olmanın şerefi,
Alnımızda yazılı…
Direnişimiz milliydi,
Düşmeden ve yılmadan,
Silahlar olmasa dahi,
Teçhizat bakımından…
Kurtuluşumuz için,
Savaşın maiyeti,
Yedi düvel yıkılmış,
Geçirmiş hezimeti…
Millî mücadelemiz,
Gerek dışa gerekse,
İç düşmanlara karşı,
Kazanılmış zaferdi…
Çünkü Türk hür milletti,
Hem de ezelden beri,
Aşmıştı engelleri,
Kırmıştı zincirleri…
Bir de bilinmeli ki,
Ayakta kalışımız,
Mantıklı çözüm ile
Cesur yaşayışımız…
Adaletimiz de var,
Onlarda bulunmayan,
İşgalci fikirlerse,
Kulları yaralayan…
Türk’teki Rab inancı,
Allah’a kadar varır,
Kalp tevhitle dolunca,
Türk hep var olacaktır…
Bir de bilinmeli ki,
Şehitlik düşüncesi,
Ölüme bile bile,
Atılma felsefesi…
Bağımsızlığımızdan,
Vazgeçmeyeceğimiz,
Düşmanları görünce,
Pes etmeyeceğimiz…
Bu yüzdendi diriliş
Ve yeniden şahlanış,
Topyekûn bir şekilde,
Düşmanı yuhalayış…
Ne bezginlik olacak,
Ne de umursamazlık,
Emperyalistler sunsa,
Gösterseler de varlık…
Cesaret genlerimizde,
Göstermek gerekiyor,
Tutsak düşmemek için,
Bu yol düşünülüyor…
Biz, sahipsiz değiliz,
Çaresiz de değildik,
Mücadelemiz vardı,
Rabbimize güvendik…
Rab, bir ata gönderdi,
Kıldı büyük vesile,
Korudu zalimlerden,
Denendik azim ile…
Atamızın izinde,
Biz hiç yenilmemiştik,
Uyanış başlamıştı,
Bir anda güçlenmiştik…
Çünkü Türk Ruhu buydu,
Birlik gerekiyordu,
Azimle, cesaretle,
Hak emrediliyordu…
Ruhumuzun varlığı,
Gökyüzünü kaplasın,
Bağımsızlığımızda,
Cumhuriyet yaşasın…
Ehli gök bile desin,
Dünya denilen yerde,
Adalet var olacak,
Türk’ün gönüllerinde…
19 Mayıs bize,
Bir başlangıç olmuştu,
Hür iradeler için,
Örnek oluşturmuştu…
Şerefsiz yaşanmazdı,
Türk’se yaşayamazdı,
İstiklal gerekliydi,
Sahip çıkılmalıydı…
Bir meşale gibiydi,
Tutuşturulabilen,
Dünya’ya ışık tutan,
Işıyan yüreklerden…
Bu yüzden Türklük vardı,
Yok edilemezdi,
Rab koruması ile
Örnek vesilesiydi…
Gerçekleri bilmede,
Milletler izleyecek,
Hukuk benimsenecek,
Hak gizletilmeyecek…
İlelebet şekilde,
Haklar yenilmeyecek,
Bayrak dalgalanacak,
Marşımız söylenecek…
Bunlar teminatımız,
Umutlarımızdandı,
Örnek tarihimizde,
Unsurlarımızdandı…
Bu yüzden o zekiydi,
Gerçek bir kahramandı,
Birlik emrediyordu,
Önderliği lazımdı…
Onun bu önderliği,
Kabul edilecekti,
Tam bağımsızlığımız,
Ebedi sürecekti…
Bunlar hayal değildi,
Atamla hakikatti,
Gerçekleşmiş şekilde,
Milletime aitti…
19 Mayıs buydu,
Yaslanıp düşündüysen,
Çok şey kazandırmıştı,
Hesap edebildiysen…
O, geleceğimizdi,
O bir mücadeleydi,
Onurlu şerefimiz,
Vatan gerçeğimizdi…
…
Atam ayrılacaktı,
Samsun’dan içeri,
Havza’ya kadar varıp,
Seçse dahi bir yeri…
Maiyeti yanında,
Mesudiye Oteli,
Konaklaması lazım,
Ölçülü ve tedbirli…
Atamız bu otelde,
18 gün kalacak,
Arkadaşları ile
Usuller konuşacak…
Oturup konuşacak,
Havza ahalisiyle,
Ve yayınlayacağı,
Havza genelgesiyle…
Bu Amasya Tamimi,
Osmanlıya karşıdır,
Dönmeyeceğim, demiş,
Bağımsızlığı kârdır…
Atamız bu otelden,
Sine-i millet, dedi,
Serdengeçtiler, adlı,
Kuvvetler geliştirdi…
Yörgüç Paşa Camii’nde,
Cuma namazında,
Halk ile iç içeydi,
Her şey konuşulmada…
Genelgeler hazırlar,
Telgraflar çekilmiştir,
Ege’nin ve İzmir’in,
Hâli hesap edilir…
Atamız Amasya’dan,
Hareket edecektir,
Konuşmalar yapacak,
Birlik isteyecektir…
Yani işbirliğiyle,
Çare aramaktadır,
Amasya Tamimi’yle,
Güç toparlamaktadır…
Birliktelik, gerekli,
Erzurum Kongresi’yle,
Ardından Sivas gelir,
Sıralı silsileyle…
Konuyu kısaltarak,
Varalım çok sonraya,
Kongreleri ile
Aktarmalı Ankara’ya…
Temsilcilikler ile
Görüşmeler yaparak,
Türkiye Büyük Millet-
Meclisi’ni açarak…
Çünkü ihtiyaçlar,
Eksilmez şekildeydi,
Sırada çok iş vardı,
O, bize gerekliydi…
Kısaca mücadele,
Samsun ile başlamış,
Kurtuluş Savaşıyla,
Bağımsızlık yaşanmış…
Tarihin geçmişinde,
Dik duruş aşılanmış,
Bir ölçüde de olsa,
Bu büyük dert aşılmış…
Dolayısıyla bu gün,
Gençliğimiz içindir,
Atamız tarafından,
Armağan edilmiştir…
Atamızdan gençlere,
Bu kutlu gün emanet,
Atatürk önderliğinde
Türk en yüce millet…
Aynı zamanda ise
Gün değerlerimizden,
Şehitlerimiz için,
Saygı istendiğinden…
Unutulamayacak,
Unutturulmayacak,
Her 19 Mayıslar,
Mutlak hatırlanacak…
Denilecek, kurtuluş,
Bağımsızlığımızda,
Cumhuriyetimizde,
Şanlı bayrağımızda…
Yönetim şeklimizde,
Fikir sistemimizde,
Tüm şehitlerimizde,
Yüreklilerimizde…
Düşmana başkaldırış,
Düşünülmüş bir yoldu,
Düşmanı yok etmede,
Tek seçenek de buydu…
Vakit geçirmemiştik,
Türk devleti kurmada,
Yenik de düşmemiştik,
Düşmanlar karşısında…
Yaşamak hakkımızdı,
Bu topraklar içinde,
Dedelerimizden kalma,
Yüce değerlerimde…
Ya vatan elden çıksa,
Düşman postallarıyla,
Rab tanımayanlar,
Yerleşse inkârlarıyla…
Adalet kalmayacak,
Hak hukuk çiğnenecek,
Rab’den korkusuzlarca,
İnanç yok edilecek…
Batıl hâkim olacak,
Zulüm düşüncesinde,
Var olmayacaktık bile,
Türklük bilincinde…
Topraklarım gidecek,
Savunamayacağız,
Bayrak yere düşecek,
Kaldıramayacağız…
Ne vatan kavramları,
Ne varız diyecektik,
Tepetaklak olacaktık,
Yok, olup gidecektik…
Atatürk’ü severiz,
O ne büyük liderdir?
İlelebet yaşasın,
Türk onurlu millettir!
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
19 Mayıs'ım 2
Altın sayfalar ile
Türk milletimiz doğru,
Ata’mın sayesinde,
Türk olmamız onurlu…
Türk, daima akıllı,
Yolu ise huzurlu,
Hak ve hukuk savunur,
İrade ile dolu…
Yok edilememiştik,
Yedi düvel karşısında,
Dik duruşlu ruhlarla,
Tarih sayfalarında…
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK