Ah İstanbul Şiiri | Erol Güngör
Ah İstanbul
Ah İstanbul
Bin dokuz yüz elli dokuz yılıydı
İstanbul’a geldik, şehri çok sevdik
Nüfusu bir milyon, her yer güzeldi
Doğan güneş bile, sanki özeldi.
Ah İstanbul ah, sen hâlâ güzelsin
Fakat o yıllarda, başka güzeldin.
Tranvaylar vardı, çın çın seslerle
Şişhaneden bile kolay çıkardı.
Trafik rahattı, kuyruklar azdı
Her semte dolmuşlar gider gelirdi.
Denizi, boğazı, suyu temizdi
Florya’nın plajları meşhurdu.
Gecekondu azdı, bahçeler çoktu
Her köşesi zerafetle doluydu.
İnsanları biraz daha kibardı
Bayramları çok şen, kavgalar azdı.
İstanbul’da çiçek bile solmazdı
Ve âşık olmak da, mutlaka şarttı.
Ah İstanbul ah, sen hâlâ güzelsin
Fakat o yıllarda, başka güzeldin.
Erol Güngör
1980 yılında yazılmıştır.
Ah İstanbul eğitici şiirler çocuk şiirleri okul öğrenci şiirleri Erol Güngör
Ah İstanbul Şiiri Hakkında Yorum Yazın
Ah İstanbul Şiiri Hakkındaki Yorumlar
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Benzer İstanbul'un Fethi - İstanbul Şiirleri
İstanbul Benim Bu Gece!
Betonarme evleri,
Ağaçsız bahçeleri
Gönlü delen gökdelenleriyle
Şaşırdım İstanbul’u görünce!
*
Aldım süpürgeyi elime
Süpürdüm tepeleri iyice
Ağaç diktim her yerine
*
Sonra fırçayı saldım denize
Boyadım İstanbul’u gönlümce
İstanbul benim,
Ben İstanbul’um bu gece!
Ali Koç Elegeçmez
12.nisan.2019-cuma
Ali Koç Elegeçmez
Fatih Sultan Mehmet Han
Babasının yapmak istediğini o yaptı
Kuşandı kılıcını zırhını
Aldı askerlerini yanına
Tek hamlede bindi atına
Babası için aldı İstanbul'u
İstanbul başkentimiz oldu
Herkese karşı hoşgörülü oldu
O kimmi FATİH SULTAN MEHMET HAN
can sarıtaş
İstanbul'un Fethi
Aştık geçilmez dağlar üstünden
Öyle vakur, öyle heybetli
Vardık ot bitmeyen vadilere
Ayağımız değdi yeşerdi!
Gönlümüzde büyüklüğü Asya'nın
Yıktı köhneliğini orta zamanın
Zamanın karanlığı ortasında
Şimşek örneği parlayan kılıcımız
Nur yağdırdı aydınlık yeni günlere
Eskilik, karanlık düşüverince yere,
Dağlar, denizler misali,
Yol verdi gemilere!
Sustu kulakları tırmalayan çan;
Burca bayrak dikince Ulubatlı Hasan!
İbrahim MİNNETOĞLU
İbrahim MİNNETOĞLU
Fetihle Fatih
Allah diye çağlarken gözlerden sel
Boş çevrilmez duaya açılan el
Yeter ki istesin yüce yaradan
Peş peşe yürür gemiler karadan
Günlerce hisarı dolaştı, gezdi
Önce tasarladı sonra da çizdi
Hazırlıklar yaptı vermeden emir
Döktürdü topları eritip demir
Bin dört yüz elli üç mayıs sabahı
Son bulacaktı mazlumların ahı
Nur yüzüyle Akşemseddin secdede
Sabahlara kadar alnı yerlerde
"Ya Rab! Onca sahabeler aşkına
Dağıtıp çevirme bizi şaşkına
Üçler, beşler, kırklar, yediler için
Yardım et ki; düşmesin, yerlere din...
Bir yol göster milletime ne olur
Parçalansın Bizans'ı koruyan sur
Ya Rab! Sevinç doğdur mahzun yüzlere
Ya Rab! Nasip et zaferi bizlere..."
Göğsüne hançer saplandı Bizans'ın
Halkına zulmeden kim varsa yansın
İlay-ı Kelimetullah yönünde
Açıldı kapılar fethin önünde
Şehitlik için ön safta koşarak
Diktiler bayrağı surlar aşarak
"O; ne güzel er, ne güzel komutan"
Kıldı İstanbul'u bizlere vatan
Peygamber sözünü doğrular fetih
Sultan Mehmetken oluverdi Fatih
HALİL MANUŞ
Halil MANUŞ