68 veysel güzel harika bayıldım duygulu
Atatürk Çağları Şiiri | Şahinkaya DİL
Seni düşününce
Güzel aydınlık dolar içimize.
Mutluluklar ışır gözlerimizin içi
Cangelir gücümüze.
Karanlıkları dağıtan aydınlığı
Senin gözlerinde buluruz.
Kök salarsın derin sevgilerce
Evrimleşmek, büyümek andımız.
Al gelincikler açar kabrinde
Yarınlara yönelir sesimiz.
İçimizde büyür senin çiçeklerin
Ölünceye dek izindeyiz.
Senin sevginle geliştik, büyüdük
Sen verdin bize özgürlüğümüzü.
Dalgalanıyorsun göklerde bayrak bayrak
Sen güldürdün yüzümüzü.
Sen verdin bize özgürlüğümüzü.
Bir kez daha öğrendi bizi dünya.
Türk tutsak olmaz bilsinler.
Akevrimin masmavi aydınlığındsa
Açar ak karanfiller.
Yurdumuzun dağlama vurur ulu sesin
Yansır bütün yıldızlar
Uzat ellerini bize Atatürk
Dolaşsın varlığımızda nefesin.
Güçlenir büyüklüğünde çağlar
Seni yaşamanın kıvancına ortak
Ses ver ölümsüzlüğün doruğundan
10 Kasınçlarda ulusun ağlar...
Şahinkaya DİL
Şahinkaya DİL Atatürk şiirleri çocuk şiirleri okul şiirleri eğitici şiirler öğretici şiirler amatör şiirler şiirlerimiz öğrenci şiirleri belirli gün ve haftalar şiirleri
Yazılan son 17 yorum gösteriliyor.
İçerikle ilgili 17 yorum yazılmış.
Benzer Atatürk Şiirleri
Atatürk Şiiri
Türk'ü ölümden
O'dur kurtaran
O'dur yeniden
Türklüğü kuran
Bu memleketi
Cumhuriyeti
Atatürk etti
Bize armağan
Hasan Ali YÜCEL
Hasan Ali YÜCEL
Atatürk'ün Ankara'ya Gelişi Şiiri
İlk Dünya Savaşı hemen sonunda
Osmanlı Devleti yenik sayıldı
Yakıp yıktı düşman işgal anında
Batıdan güneye yurda yayıldı
Ondokuzun Onbeş Mayıs ayında
Fırsatçı Yunanlar İzmir'e girdi
Paşalar yatarken gül sarayında
Biri kurtuluşa kararı verdi
Ondokuz Mayıs'ta önce Samsun'da
Oniki Haziran sonra Amasya
Temmuz Yirmiüçte hem Erzurum'da
Dört Eylül'de kongre oldu Sivas'ta
Milli iradeyle milli hükümet
Kurmak lazım diye karar alındı
Meclis için sürekli bir ikamet
Bu işe Ankara uygun bulundu
Tüm illere telgraflar çekildi
Temsilci seçildi çok vilayetten
Bağımsızlık tohumları ekildi
Dem vuruldu sonra cumhuriyetten
Kayseri Kırşehir Hacıbektaş'ta
Dokuz gün boyunca destek alarak
Göründü heyetle Kızılyokuş'ta
Halka baktı Paşa duygulanarak
Dokuzyüzondokuz Aralık sonu
Yirmiyedisinde saat Ondört'te
Karşıladı halkı coşkuyla O'nu
Bir güneş yükseldi tüm memlekette
Ankara şahlandı onbinler koştu
Mustafa Kemal ve yoldaşlarıyla
Dikmen sırtlarında seğmenler coştu
Yahya Galip'lerin uğraşlarıyla
Ziraat Mektebi karargah oldu
Altı ay boyunca vermedi ara
Milli mücadele ruhuyla doldu
Işık saçtı yurda Başkent Ankara
Hürdemi Nevzat Bayramoğlu
Hürriyet Demir
Mustafa Kemal'in Kağnısı Şiiri
Yediyordu Elif kağnısını,
Kara geceden geceden.
Sankim elif elif uzuyordu, inceliyordu,
Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar,
İnliyordu dağın ardı, yasla,
Her bir heceden heceden.
Mustafa Kemal'in kağnısı derdi, kağnısına
Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı.
Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifçik,
Nam salmıştı asker içinde.
Bu kez yine herkesten evvel almıştı yükünü,
Doğrulmuştu yola önceden önceden.
Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif,
Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar,
Kocabaş, çok ihtiyardı, çok zayıftı,
Mahzundu bütün bütün Sarıkız, yanısıra,
Gecenin ulu ağırlığına karşı,
Hafiftiler, inceden inceden.
İriydi Elif, kuvvetliydi kağnı başında.
Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri,
Kınalı ellerinden rüzgar geçerdi daim;
Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına.
Alını, yeşilini kapmıştı, geçirmişti,
Niceden, niceden.
Durdu birdenbire Kocabaş, ova bayır durdu,
Nazar mı değdi göklerden, ne?
Dah etti, yok. Dahha dedi gitmez,
Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gacur gucur
Nasıl dururdu Mustafa Kemal'in kağnısı
Kahroldu Elifçik, düşünceden düşünceden.
Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş,
Vur beni, öldür beni, koma yollarda beni.
Geçer götürür ana, çocuk, mermisini askerciğin,
Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım.
Bak hele üzerimden ses seda uzaklaşır,
Düşerim gerilere, iyceden iyceden.
Kocabaş yığıldı çamura,
Büyüdü gözleri, büyüdü yürek kadar,
Örtüldü gözleri örtüldü hep.
Kalır mı Mustafa Kemal'in kağnısı, bacım.
Kocabaşın yerine koştu kendini Elifçik,
Yürüdü düşman üstüne, yüceden yüceden.
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA
Mustafa Kemal'in Güvercin'i Şiiri
Bir güvercin uçurdular İstanbul'dan Anadolu'ya,
Mustafa Kemal'in ellerinden hız alırdı.
Kınalı topuklarıyla lâcivert semalara
Büyük rüzgârla yükselir, alçalırdı.
Mustafa Kemal'in ellerinden hız alırdı.
Ateşli bahçelerde ötüşen kuşlar vardı,
Güvercin barış türküleri söylerdi her sabah.
Mustafa Kemal'i gördü mü dünyalar ona dardı,
Mavi kanatlarına işlenmedi bir günah
Güvercin barış türküleri söylerdi her sabah.
Bir yıl Ankara Kalesinde, bir yıl Rasattepe'de,
Edebi şarkılarla dalgalanan bayraktı.
Bir yıl Sakarya suyunda, bir Kocatepe'de;
İyilikle beslenmiş duygulu bir topraktı.
Ebedî şarkılarla dalgalanan bayraktı.
Mustafa Kemal'i öylesine severdi Güvercincik,
Mavisini gözlerinden, sarısını saçlarından almış.
Her sabah omzuna konup derdi ona: Kemalcik,
Daima insanlara dost elini uzatmış
Mavisini gözlerinden, sarısını saçlarından almış.
Arif Hikmet PAR
Kartal Bakışlı Deha'dan:
Arif Hikmet PAR