Eğitim Sitesi

Atatürk' Ün Ankara'ya Gelişi Şiiri

Atatürk' Ün Ankara'ya Gelişi Şiiri | Hamit Macit Selekler

Atatürk' ün Ankara'ya Gelişi
27. 12. 1335

Samsun'dan başlayan bir yolculuğun
Sonunda "günlerden cumartesiydi"
Ankara'ya gelen aziz konuğun
Varlığı yarının bir müjdesiydi.

O gün 27 Birincikanun
Yürüyüşün büyük merhalesiydi.
Gelen iman dolu, haklı ve olgun
Kalbleri dolduran onun sesiydi.

Bu şehir ondaki sırra ererek
Bütün sevgisiyle gönül vererek
Bağrına basmağa can atıyordu.

Ve onun aydınlık var, gecesinde
Gözleri parlıyor, düşüncesinde
Yepyeni bir cihan yaratıyordu.

Hamit Macit Selekler (İyilik, İstanbul,1956)

Paylaşım:
Prof. Dr. Kaynak Selekler
[email protected]

add

Atatürk'ün Çocukluğu Hamit Macit Selekler çocukluk şiirleri çocuklarla ilgili şiirler eğitici öğretici bilgilendirici şiirler seçme güzel şiirler Atatürk şiirleri

Atatürk' Ün Ankara'ya Gelişi Şiiri Hakkında Yorum Yazın...
  

Atatürk' Ün Ankara'ya Gelişi Şiiri Hakkında Yorumlar

sadece gözüme takıldı "Atatürk' ün Ankara'ya Gelişi 27. 12. 1335" yılda bir yalnışlık olmasın?

yağmur arslan Atatürkü çooooooooooözledim.

hüseyin 2.satırın ilk kıtasında cümle yanlış kurulmuş olabilirmi?

Yazılan son 3 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 3 yorum yazılmış.

Benzer Atatürk Şiirleri

Bigalı Köyü'ndeki Atatürk Evi Şiiri

Geniş tahta kapıdan girince içeriye
Gördüğüm taş döşeli o küçük bahçe; dardı
*
Şimşirlerle bezeli gül kokan bu bahçede
İnsana huzur veren kutsi bir hava vardı.
Dut ağacı altında dinlenen eski kuyu
Bir zafer türküsünün şevkiyle bakmaktaydı.
*
Kırık tahta çıkrığı bakarken tepesinden
"Atatürk'ü ben gördüm! " der gibi hali vardı.
*
Yüz yılın dahisini ağırlayan yaşlı ev
Geniş tahta kapının hemen sol yanındaydı.
Duvarlar düzgün taştan içi de tahtadandı.
Kuşlarla..yıldızlarla..çamlarla konuşurdu
Güvem erik..ahlatlar..onun eski dostuydu
*
Tahta basamaklarla çıkılırdı üst kata
Tavan ve zemin tahta, trabzanlar tahtaydı.
Gıcırdardı yürürken tahtadan döşemeler
Bu sesle çekilirdi ancak zifir geceler.
*
Ve küçük tahta hole üç kapı açılıydı
Kuyuya bakan oda tam da karşınızdaydı.
*
Bu odada yatmıştı sarışın genç komutan.
Bu odada dinlendi gök bakışlı kahraman
Tahtadan musandraya asarken giysisini
Düşünmekteydi mutlak düşmanın hançerini!
*
Yola bakan odada toplandılar o gece
Mehtabın gözlerine bakarken üç pencere
Gaz lambası alevi titrerken duvarlarda
Bir dev oturmaktaydı şimdi tahta masada!
*
Kalemini kaldırıp baktı oturanlara
Dedi ki:
-Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Boğaz'ı geçmek ister itilaf kuvvetleri
Toplarıyla yakıyor-yıkıyor tepeleri
Ölüm kusmakta her an donanma gemileri!
*
O an, mavi gözleri lambadaki ışıktan
Ve gökteki yıldızdan daha parlak yanarak
Oturduğu masadan Boğaz'ı görür gibi
Aydınlattı odayı inançla parlayarak!
*
"Çanakkale Geçilmez! Parolamız bu! " dedi.
Sanki şimşekler çaktı söylerken sözlerini.
*
-Ölümden kurtuluş yok! Ölüm mukadderattır!
"Her can bir gün ölümü mutlaka tadacaktır"
*
Ya bir sedir üstünde ya saban peşinde
Vakit-saat gelince ölüm yaşanacaktır.
Ama en güzel ölüm vatan için ölmektir
Şehitlik makamının şerefine ermektir.
*
İçtiğimiz bu suyu ya düşmanlar içecek
Ya bu kuyu suyuyla torunlar büyüyecek
Ölmek sayılmaz bize vatan için can vermek
Bu kutsal topraklara tek düşman girmeyecek!
*
Bigalı, köy olalı duymadı böyle hitap
Ne böyle aslan gördü ne böyle bir hakikat!
Söz verdi erkan-ı harb
And içtiler o gece
"Çanakkale geçilmez!" Yazacağız tarihe!
*
İşte böyle yazıldı buradaki destanlar
Ve böyle şehit oldu o adsız kahramanlar.
Arıburnu...Conkbayır...Kemalyeri üstünde
İşte bu yiğitlerin silinmez kanları var.
*
Eceabat Yolu'ndaki en mutlu tarihi ev
Bigalı Köyü'ndeki mütavazi bu evdir
Bir mesih bekler gibi ay'a baktığı gece
Ağırladığı misafir
Yarbay Mustafa Kemal'dir

Ali Koç Elegeçmez

Ali Koç Elegeçmez

Atatürk'ün Resmi Şiiri

Kürsünün üstünde bir resim;
Gözleri denizlerden mavi,
Bakışları güneşlerden sıcak.
Bu resimle başlar bizim günümüz,
Kıvançla dolar, taşar gönlümüz.
Öğretmenimiz kürsüde
Verdiği dersi
Dinler bizimle birlikte,
Atatürk'ün resmi.
Çalışkanız çünkü
Çalışınca,
Bakarız. Atatürk güldü.
Bir yanlışlık yaparsak,
Bulutlanır gözleri,
Anlarız Atatürk üzüldü.

Behçet NECATİGİL

Behçet NECATİGİL

Söylevleri Okurken Şiiri

Ya bir gece yarısı, ya bir sabah çok erken
Gözlerim yorulurken, parmaklarım donarken
Bir cümle, gözlerimin-ellerimin altında
Bir kavram şahlanıyor bir söyleyiş atında
Geziyor damarımı bir kutsal ısı gibi
Gazi'ce kımıldanıp Ata'ca doğrularak
Birden dalgalanıyor baş ucumda al bayrak
Haydi yiğit duygular korkunç karanlıkla cenk...

Babil duvarındaki ateşten harflere denk

Dolaşıp ülke ülke dolaşıp durak durak
Her geride durana-uyuyana çarparak
Şu bu kurdun ağzından kapıp aslan hakkımı
Yakasından tutarak bir bir bütün halkımı
Mustafa Kemal'im eliyle silkiyorum...
Sanki her söyleneni ben duyup ben diyorum...
Mondros'tan Lozan'a aklım çıkıyor yola
Ankara'dan İzmir'e duygularım dört nala
Tutuşuyor ne varsa gece gibi, kış gibi
Çağlıyor balkonumdan yağmurlar alkış gibi...

Behçet Kemal Çağlar

Behçet Kemal ÇAĞLAR

Atatürk Şiiri

Ana doluda başladı kurtuluş ateşi
Türk ulusu dünyanın güneşi
Aşığım bu memlekete
Türkü,kürdü,lazı,çerkezi
Ülkem kucaklar herkesi
Rüzgarın oğlu,mavi prensi
Kurtardın yurdu sevindirdin herkesi...

Zeynep KARAGÖZ

Atatürk Şiirleri, Atatürk' Ün Ankara'ya Gelişi Şiiri