Eğitim Sitesi

Atatürk'ün Ankara'ya Gelişi Şiiri

Atatürk'ün Ankara'ya Gelişi Şiiri | Hürriyet Demir

İlk Dünya Savaşı hemen sonunda
Osmanlı Devleti yenik sayıldı
Yakıp yıktı düşman işgal anında
Batıdan güneye yurda yayıldı

Ondokuzun Onbeş Mayıs ayında
Fırsatçı Yunanlar İzmir'e girdi
Paşalar yatarken gül sarayında
Biri kurtuluşa kararı verdi

Ondokuz Mayıs'ta önce Samsun'da
Oniki Haziran sonra Amasya
Temmuz Yirmiüçte hem Erzurum'da
Dört Eylül'de kongre oldu Sivas'ta

Milli iradeyle milli hükümet
Kurmak lazım diye karar alındı
Meclis için sürekli bir ikamet
Bu işe Ankara uygun bulundu

Tüm illere telgraflar çekildi
Temsilci seçildi çok vilayetten
Bağımsızlık tohumları ekildi
Dem vuruldu sonra cumhuriyetten

Kayseri Kırşehir Hacıbektaş'ta
Dokuz gün boyunca destek alarak
Göründü heyetle Kızılyokuş'ta
Halka baktı Paşa duygulanarak

Dokuzyüzondokuz Aralık sonu
Yirmiyedisinde saat Ondört'te
Karşıladı halkı coşkuyla O'nu
Bir güneş yükseldi tüm memlekette

Ankara şahlandı onbinler koştu
Mustafa Kemal ve yoldaşlarıyla
Dikmen sırtlarında seğmenler coştu
Yahya Galip'lerin uğraşlarıyla

Ziraat Mektebi karargah oldu
Altı ay boyunca vermedi ara
Milli mücadele ruhuyla doldu
Işık saçtı yurda Başkent Ankara

Hürdemi Nevzat Bayramoğlu

add

Atatürk'ün Ankara'ya Gelişi eğitici şiirler çocuk şiirleri okul öğrenci şiirleri Hürriyet Demir

Atatürk'ün Ankara'ya Gelişi Şiiri Hakkında Yorum Yazın...
  

Atatürk'ün Ankara'ya Gelişi Şiiri Hakkında Yorumlar

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Atatürk Şiirleri

Atatürk'ü De Öyle Şiiri

Köyümü nasıl seviyorsam
Özellikle gurbette

O'nu da öyle

Halkımı nasıl seviyorsam
Türkülerde hele

O'nu da öyle

Yaşamı nasıl seviyorsam
Ölümü bile bile

O'nu da öyle

Sabutay Hikmet

Sabutay Hikmet

Nöbetçi Millet Şiiri

Yaradan hey Yaradan!
Dört yıl değil bin yıl geçse aradan
Sensin ateş diye kanımızdaki
Sesin ışık diye önümüzdeki!
Ey yanımızdaki
Beş on mermere, bir avuç toprağa sığan
Sınırsız mavi umman hey!
Yeni kıyılar bulur, yeni yarlar kazardın
Sen her köpürüp taşmanda;
Her konuşmanda
Milletin alın yazısını yeniden yazardın.
Bakışların inanmayanı ezerdi
Sağ kolun bir tırpana benzerdi:
Başlardı yurt tarlasında düşüncenin hasadı.
Cümlelerin ya örsten kalkardı
Ya çıkardı kından.
Başak saçların sarkardı harman alnından:
Halk, biçilmiş ekin gibi, düşerdi dizlerine.
Milyonlar katılırdı sözlerine
Mıknatısa koşan zerreler gibi.
Köhne kanaatler, köhne küreler gibi
Sözünde çarpışıp düşerdi.
Tam sustuğun gün kıyamet oldu
Tam konuştuğun anlarsa mahşerdi:
Rab, gökte "dinleyin" derdi meleklerine;
Yıldızlar girerdi yeni mahreklerine;
Nehirler kavuşurdu yeni denizlerine:
Halk biçilmiş ekin gibi düşerdi dizlerine.
Şimdi nöbetçi olmak için Anıtkabrine
Tamamlayabilmek için tavafını
Sarmış yalın kılıçlar gibi etrafını
Tutuyor nöbet.
Bu millet:
Bu, vaktiyle ayaklarını ummanlar yalayan
Bu, üç kıtayı atının nallarıyla damgalayan
Bu, Timur'u, Atilla'yı, Oğuz'u
Bu, Yıldırım'ı, Fatih'i, Yavuz'u
Bu, seni yetiştiren ulu millet.
Vakar ve haysiyetle dimdik
Uyanık, tetik
Anıtkabrinde tutuyor nöbet.
Dünya dönüp dolaşıp
Boğazlaşıp dalaşıp
Ergeç ve ancak
Milli misaklarda karar kılacak.
Ey en büyük usta!
Düşünen olmadı bu hususta
Senden evvel ve senden ileri.
İlk müjdeyi, ilk haberi
Senden almıştı cihan
Ta o zamandan
Anlayamadığına yansın.
Sen, dünyanın dönüp dolaşıp geleceği
Uğrunda milyonların seve seve öleceği
En büyük maksat için
Dünyaya ilk karşı koyansın.
Nasıl içimizdeysen bütün varınla
İşte öylece dünya davalarındasın!
O ışık saçların, o alev sözlerinle
O gök gözlerinle sen.
Ey ıssız geceler içinden
Bize eşsiz sabahı getiren!
Ey asırlardır dul bayrağın eşi
Ey geceyarılarımızın güneşi
Ey ışık saçlar
Ey yele kaşlar
Ey çekilmiş hançer bakışlar
Ey fikri döven şakaklar
Ey kalem parmaklar
Ey ay-yıldızlı el
Ey en güzel
Ey en büyük
Ey Atatürk!
Getir dudaklarını bir bir alnımıza koy
Dağlansın ateşinle bu soy.
Oy Atatürk oy...
İrkilmez Ata çocuğu irkilmez:
Zaptedilmez, Atam, zaptedilmez
Biz varken senin hisarının burçları:
Bakışlarımız kılıç uçları
Bekliyoruz devrimini biz.
Çökmeyeceğiz diz
İsterse hayat zehrolsun
İsterse refah kahrolsun
İsterse kurşun düşsün yanımıza belimize
İsterse geçinmek için bir dilim
Kuru ekmek geçmesin elimize.
Halel gelmez bizim ateşimize;
Dünya düşse peşimize
Yer sarsılsa yerinden
Ne senden geçeriz, ne senin eserinden.

Behçet Kemal Çağlar

Behçet Kemal Çağlar

Ne Büyüksün Atatürk! Şiiri

Yedi düvele karşı
Başkaldıran ulusun
Bağımsızlık aşkıyla
Tutuşan önderiydin
*
Bu yüzden desturundu:
"Ya istiklal ya ölüm!"
Tüm yaşamın boyunca
Bu inançtan dönmedin
*
Sakarya..Dumlupınar..
Düşmanı yurttan kovdun
İstiklali korudun
Cumhuriyeti kurdun

Saltanatı kaldırıp
Milleti özgür kıldın
**
Vatan işgalde idi
Çocuklar öksüz-yetim
Her tarafı harabtı
Bu güzel memleketin
*
Yol yoktu..okul yoktu..
Işık yok, makine yok
Düşmanın terk ettiği
Kamyonlara şoför yok
*
Cahillik diz boyuydu
Tarladaki ot uzun
Dedin ki;” Bu düzeni
Değiştirmek tek arzum”
*
Yaptığın devrimlerle
Tüm dünyayı şaşırttın
Uyuşmuş beyinleri
Nurunla aydınlattın
*
Millet Mektepleri’ni
Halk Evleri’ni açtın
Okuma bilmeyeni
0kur ve yazar yaptın
*
Kışlaları ,
Aliler Okulu”yla donattın
“On yılda, on beş milyon
Her yaştan genç yarattın "
*
Yurdun pek çok yanını
Demir ağla kuşattın
Sümerbank..Etibank'ı
Uçak fabrikasını açtın
*
Çünkü sen, milletimin
Beklediği adamdın
Çünkü sen, zor günlerde
Aranan kahramandın
*
Sen, eğitim birliği
Sen ulusça kardeşlik
Çoğulcu demokrasi
Yaşadığım laiklik
*
Sen İstiklal Yolu'nda
Dünyada yaşanan ilk
Sana tüm dünya hayran
“En büyük Türk Atatürk!
*
Çağdaşlık Yarışında
Akıl,, bilim, fen, teknik
Sensiz yürümek çok zor
Ne büyüksün Atatürk!

...........***...............
30.mart.20197Cumartesi
Ali Koç Elegeçmez

Ali Koç Elegeçmez

Mustafa Kemal'ce Şiiri

Ve bir Erzurum sabahında
uzun bir savaşı düşündüm
Mustafa Kemal'ce

büyüdü ellerim ve gözlerim
Sakarya'nın doğu yakasında
dağda bir geyik gibi

o zaman çizdi Seddülbahir'i
alaca şekillerde Mustafa Kemal
savaş haritasına

sonra barut kurşun ve kan
bir nice güneşi çağırdım
Mustafa Kemal'in otağına

Abdülkadir Bulut

Abdülkadir Bulut

Atatürk Şiirleri, Atatürk'ün Ankara'ya Gelişi Şiiri