Eğitim Sitesi

Deyi Ver Ana Şiiri

Deyi Ver Ana Şiiri | Nevzat Bayramoğlu

Gidiyorum işte menzilim yakın
Vatanım sağolsun deyi ver Ana
Ağıtlar yakıpta üzülme sakın
Vatanım sağolsun deyiver Ana!

Döşünde büyüyen kuzun oldum ya
Hastayken bağrında sızın oldum ya
Al bayrak uğrunda şimdi öldüm ya
Vatanım sağolsun deyiver Ana!

Güneşi perdeler sis ile duman
Dumanı dağıtır şu ahir zaman
Kurbanın olayım, ağlama aman
Vatanım sağolsun deyiver Ana!

Şu şanlı bayrağın arşı bilinir
Hem dostu hem kimler karşı bilinir
İstiklal savaşı, marşı bilinir
Vatanım sağolsun deyiver Ana!

Göktürk geçmişimiz, bu Hak bizimdir!
Dalında tomurcuk yaprak bizimdir
Anadolu denen toprak bizimdir
Vatanım sağolsun deyiver Ana!

Kökü olmaz ise yeşermezmiş dal
Biz toprağa düştük bundan feyiz al
Şad olsun paşamız Mustafa Kemal
Vatanım sağolsun deyiver Ana!

Hürdemi

add

Deyi Ver Ana eğitici şiirler çocuk şiirleri okul öğrenci şiirleri Nevzat Bayramoğlu

Deyi Ver Ana Şiiri Hakkında Yorum Yazın...
  

Deyi Ver Ana Şiiri Hakkında Yorumlar

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Şehitlik Konulu Şiirler

Şehitler Günü 2 Şiiri

Şehitler ölümsüzdür vatan, onun nefesi,
Türklüğün kudretinden yüksektir mertebesi...

Vatanını savunmak bir namus vesilesi,
Cennet içerisinde vatan tek düşüncesi...

Şehit, Rab'bin emrinde, cesurluk abidesi,
Türk Dünya'ya bedeldir vatanın sevgilisi...

Şehit, canını verir ölümsüzdür nefesi,
Şerefli milletine şehit bir Rab hediyesi...

Mehmet Tevfik Temiztürk

Mehmet Tevfik Temiztürk

Şehitlerimizi Anma Günü Şiiri

Demokratik direniş vatanımı kurtardı,
Hakk'a layık görevi milletimiz başardı...

Onlar, Ayşelerimiz onlar Mehmetlerimiz,
Onlar, halkımız onlar tüm milletimiz...

Yataklardan uyandık emir duyulduğunda kalk!
Meydanlarımızdaydık kadın, erkek bütün halk...

Onlar, gönül erleri onlar, sevdalılarım,
Hainliğe direnen, güç uygulayanlarım...

Biz, ne yüce milletiz tüm kuvvetlerimizle,
Biz, diz çökmeyeceğiz gönül verenlerimizle...

Milletim, milli iradem işte meydanlardayız,
Mücadelemizle biz, tek millet tek vatanız...

Mehmet Tevfik Temiztürk

Mehmet Tevfik Temiztürk

Önce Vatan Şiiri

-Soğuk bilmez onlar...-

Sarıkamış...dağlarını kar mı almış?
Söyle bana neden boynu bükük gelinciklerin?
Her daim öten kuşların,
Neden susmuş yıllardır?
Bak... gelenlerin var
Nur yüzlü askerler gelir buraya.
Çekil yana, selama dur.
Soğuk bilmez mi onlar,
Neden giderler hep
Elde mavzer
Soğuk bilmez onlar.
Belde matara.
Sonu yok yolun...
Issız...
İnci gibi dizili erler,
Gidiyorlar dur durak bilmeden...
Ayaz...
İliklerde bir garip his...
Durmak yok.
Ayaklarda sızı,,
Dillerde aynı marş..
Haydi, durma arkadaş...
Duran kalır,
Düşman kaçar...
Bayrak kan gibi yürekte...
Sarıkamış dağlarında
Rüzgar eser,
Keser yüzü bıçak gibi.
Mehmet, Ahmet, Hasan
Her adım atışta
Diz boyu kar.
Koyunlarında birer yazma...
Emir büyük yerden,
Durulmaz.
Ufukta düşman mı var,
Sisten görünmez.
Eller tutmaz oldu,
Parmaklar hissiz.
Bir resmi var sevdiğinin
Soluk... donuk
Bakar arada Mehmet
Durmaz ama
Duran, kalır.
Islıklarda marşlar...
Bayrak, vatan...
Hani akan kan?
Nerde düşman?
Yürür onca can...
Kurtlar ulur,
Karlar savrulur...
Yürümez ayak,
Tutmaz diz...
Düşen karlar gibi,
Kaldı yerde onca can.
Önce vatan...vatan.

Serap DEMİRTÜRK

Çanakkale Şehitlerine Şiiri

Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bir göğüslerse Huda'nın edebi serhaddi;
"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.
Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe"desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif ERSOY

Mehmet Akif ERSOY

Şehitlik Konulu Şiirler, Deyi Ver Ana Şiiri