Eğitim Sitesi

Maneviyat Lazım Şiiri

Maneviyat Lazım Şiiri | Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

İbadeti anladık ancak maneviyat az,
Kılık kıyafet tamam Rab ciddiye alınmaz…

Tevhit hiç sayılıyor emirler tutulmuyor,
Üç beş kural istisna tevhit unutuluyor…

Bağışlamalar kalkmış herkes birbirine küs,
Sohbet söyleşi de yok herkes kurmuş birer üs…

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

add

Maneviyat Lazım eğitici şiirler çocuk şiirleri okul öğrenci şiirleri Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Maneviyat Lazım Şiiri Hakkında Yorum Yazın...
  

Maneviyat Lazım Şiiri Hakkında Yorumlar

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Benzer Dini Şiirler

Türbedeki Kaplumbağa Şiiri

Terk edilmiş bir mezar şehrin ilerisinde,
Caddenin kenarında en gizli bir yerinde…

Belki sahipsiz mezar belki eski bir yatır,
Belki de boş bir türbe bahçesi kapalıdır…

Kalın eski demirler sanırım açılmamış,
İçeri girilmemiş ayak da basılmamış…

Dağıtılmamış gibi tarihi değerleri,
Alınıp kırılmamış duvar döşemeleri…

Demirler çakılmamış levhalar konulmamış,
Çıkar sağlamak için halka da açılmamış…

Adi yeşil boyalar sürülmemiş şekilde,
Az bir şey de kalmışsa orijinal biçimde…

Dedim, bu şahıs için hem dua okuyalım,
Hem araştıralım hem de fikir kazanalım…

Tanınmamış bir kişi gizletmem gerekecek,
Kul girmesin diye mahvedilmemesi gerek…

Ansam bir ekip gelir fark edilir çok şeyler,
Bir tarih yok edilir bırakılmaz değerler…

Çünkü Yasin okurken kaplumbağası vardı,
Buruk bir sevinç ile kaplumbağa canlıydı…

Zamanında girmiş etrafı orman iken,
Demir perdeden sığıp geçebilecek iken…

Rahat ettiğinden mi çıkmayı düşünmemiş,
Yaşam sevinciyle doymuş ve de beslenmiş…

Derken, yollar yapılmış tüm ağaçlar kesilmiş,
Binalarım yükselmiş canlarım tüketilmiş…

Merak edilmeyince mezar, kenarda kalmış,
İnsan eli değmemiş çıkarlar sağlanmamış…

Kaplumbağamız ise pek de fark edilmemiş,
Kabir çerçevesinde bir sıkıntı çekmemiş…

Tümsekler çok olunca derin derin çukurlu,
Salon kadar bir bölge aynı anda yokuşlu…

Düz bir zemin değil ağaç bile yetişmiş,
Üstelik de bakımsız dedik ya girilmemiş…

İçi temizlenmemiş yabani bitkilerden,
Sahipsiz olduğundan izin vermediğinden…

Bunlar tahminlerim samimi görüşlerimiz,
Ne olur kınamayın içten fikirlerimiz…

Herhalde kaplumbağam o zamanlar yavruymuş,
Şimdi yüz yaşından fazla tam bir erişkin olmuş…

Ancak iştahsız, solgun biraz da vitaminsiz,
Üç beş tür ot yemekten kalmış mı çelimsiz?

Hemen manav aradım hem de ilerilerde,
Bir benzinlik yanında dinlenme tesisinde…

Üç beş sebze ve meyveyle olgun kavun aldım,
Hayvan seçsin ve yesin dedim ve uyguladım…

Çöplük olur diyerek yaptıklarım gizlidir,
Üç beş kul sebze atar diğerleri de zehir…

Şahsımın düşüncesi hayvancağız doyacak,
Sebzeler yetişecek hayvan sıkılmayacak…

Duvarın iç kenarı en görünmez köşesi,
Toprağıyla ekmişiz salatalık fidesi…

Dışarıdan uzanıp duvarların dibine,
Üç beş çeşit ekmiştik bahçenin zeminine…

Soğan kavun benzeri tohum serpiştirildi,
En gizli şekillerde fide yetiştirildi…

Üç beş kere uğradım hem dua hem vicdan,
Meczup zannetmiştir üç beş uzağımdan bakan…

Demiştir garip biri menfaat ummakta,
Belki soyma gereği içini yoklamakta…

Hayvan beslensin diye uğraşılar verdik,
Sonraki günler için tabiat geliştirdik…

Oysa öyle değildir düşüncemiz iyilik,
Lafım ihbar değildir biraz olsun dertleştik…

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK

Mekke Şiiri

Doyasıya seyredilir, Hira nur dağı yamaçları,
Bir göre bilsem 'Resûle'selam veren ağaçları
Cennetül Mualla'dadır, dava arkadaşları
Gönlümde ruhum da, özlediğim yer sensin

Bekler durur, makamı İbrahim,babusselam
Kokuyor misk gibi,tütsü yor buram buram
Günde yüz yirmi şifanın indiği Bey tül Haram
Gönlümde ruhum da, özlediğim yer sensin

Mescidi Hayıf peygamberlerin namazgahı,
Mina'dan ötesi,Müzdelife,mübarek Arafat dağı
Göz kamaştıran,mor sümbüllü bahçeleri bağı
Gönlümde ruhum da, özlediğim yer sensin

Görsen şaşar kalırsın, o mukaddes diyarı
Zül mecâz,Zülmecenne, Okaz panayırı
Şimdi yerinde yerler esiyor görülmez gayrı
Gönlümde ruhum da, özlediğim yer sensin

Yüzlerce deve sürüsünü güderdi Rukkana,
Yan bakılmazdı, namı duyulmuş pehlivana
Sırtı yere geldi, dokununca 'Resûlün' eli ona
Gönlümde ruhum da, özlediğim yer sensin

Mekke den Taife dolambaçlı yollar,
Kırılsaydı 'Resûle' taş atan eller kollar
Nur getiren elçiyi insan böyle mi karşılar
Gönlümde ruhum da, özlediğim yer sensin

Orası enbiyaların durağı, Ûmmûl-Kûra
Bak meleklerin tavâf ettiği yere, yükselen nûra
Ey gönüllerin tacı şehir, canım kurban sana
Gönlümde ruhum da, özlediğim yer sensin

Mekke / 1400H


Ali Kılıç Kakiz

Ali Kılıç Kakiz

Yandım Ya Rasulullah!... Şiiri

Aydan arı yüzünle cihanı aydınlattın

Kalpte tevhit mumunu yaktın ya Resulullah!...

Dünyadan göçüşünle yürekleri kanattın

Ruha bengisu gibi aktın ya Resulullah!...



Sana olan hasretim denizde kum misali

Gece gündüz adını andım ya Resulullah!...

Gül cemalini göster nasip eyle visali!...

Hicran ateşlerinde yandım ya Resulullah!...



Menzile varmak için kızgın çölleri aştım

Şefaat için geldim kapına Resulullah!...

Aşkına müptelayım, denizler gibi taştım

Ümidimi bağladım yapına Resulullah!...



Gam tezgâhında aşkı ilmik ilmik dokudum

Karanlığıma ışık oldun ya Resulullah!...

Kâinat kitabını satır satır okudum

Hasret olup gönlüme doldun ya Resulullah!...



Esti bir deli rüzgâr bahçede soldu güller

Ağıyı bal eyleyip içtik ya Resulullah!...

Toprağı yorgan etti Hakk'ı söyleyen diller

Hakikat için serden geçtik ya Resulullah!...



Mekke'nin ak goncası Medine'nin gülüydün

Ensar kalbini Hakk'a açtı ya Resulullah!...

Kur'an'ın hizmetkârı, İslam'ın bülbülüydün

Mübarek suretin nur saçtı ya Resulullah!...



Seni görmeden sevdi ahir zaman ümmeti

İslam dairesine girdik ya Resulullah!...

Kaldır üzerimizden, bu çekilmez mihneti

Ümmet olma bahtına erdik ya Resulullah!...



Hidayet yolu sende ey Allah'ın habibi!...

Diller yüce adını anar ya Resulullah!...

Sensin yarama derman, dertlerimin tabibi

Yokluğunda goncalar kanar ya Resulullah!...



Hakikat sırlarını kör nefse azık ettik

Sana layık bir ümmet olmadık Resulullah!...

Beyhude geçti yıllar bir ömre yazık ettik

Kapında gül misali solmadık Resulullah!...



Şairler seni söyler, seni yazar kalemler

Süveydayı kuşattın, nur saçtın Resulullah!...

Yoluna toprak olmuş; gökler, cümle âlemler

İman bahçelerinde açtın ya Resulullah!...



Gözler nuruna hasret, diller seni anıyor

İmanın eleğinden geçelim Resulullah!...

Sahrada kızgın kumlar özleminle yanıyor

Hakikat menziline göçelim Resulullah!...



Temmuzun ortasında gönlüme yağarken kar

Gül nefesinle ısıt içimi Resulullah!...

Yokluğunda düşmedi coğrafyamıza bahar

Kervanına kat götür göçümü Resulullah!...



Can özüne değerken firkatin kızıl közü

Çoraklaşan gönüle nur yağdır Resulullah!...

Kalbe düşer Resul'un çağları aşan sözü

Ufku kuşatan gölgen bir dağdır Resulullah!...



Gönül coğrafyamıza hasretin odu düşer

Misafir ol ümmetin düşüne Resulullah!...

Nefsin kor ateşinde her gün nedamet pişer

Koşar adım gelelim peşine Resulullah!...



Bu dünya gurbetinde kalpler aşkınla yanar

Çok görme cemalini bize ya Resulullah!...

Gönül muhabbetine zemzem misali kanar

Vahiyle gelsin nefis dize ya Resulullah!...



Gölgeler can çekişir; gülgûn çehreler süzgün

Kandillerin ışığı çekilmiş Resulullah!...

Sen gideli dünyadan kalpler tasalı, üzgün

Müslümanların boynu bükülmüş Resulullah!..



Aydınlık ufuklardan seninle doğar güneş

Nazar etsin kalplere gözlerin Resulullah!..

Hasretine yanmışız, neylesin bize ateş

İçimizi ısıtsın sözlerin Resulullah!...



Vahiyden uzak düştük kalplerimiz pas tuttu

Sendin bütün başların tacı ya Resulullah!...

Ümmet verdiği sözü ne de çabuk unuttu

Yolundan çıkanlara acı ya Resulullah!...



Bu çağın mücrimleri sanıyor azadeler

Ümmetini uykudan uyandır Resulullah!...

Öpsün cümle canların alnından seccadeler

Hakikat boyasına boyandır Resulullah!...



M.NİHAT MALKOÇ

(19 Mart 2009/Trabzon)

M.NİHAT MALKOÇ

Hicret Şiiri

Hicret kaçış değil, bir varış idi.
Yok oluş değil, yeniden diriliş idi.
İslam'ın ve Kur'an'ın yeryüzüne
Hızlı bir şekilde yayılışı idi.

Hicret sebebiyle başladı ezan,
Hicret kuvvetiyle yayıldı kur'an,
Kabe putlardan arındırıldı,
Tekbir sesleri çıktı oradan.

Hicret'le mescidler inşa edildi.
Hicret gayretiyle harbe gidildi.
Muhacirle ensar kardeş olunca
İslam kardeşliği tesis edildi.

Bekir Karaoğlu

Dini Şiirler, Maneviyat Lazım Şiiri