Ozan - Aşık Şiiri | Fevzi GÜNENÇ
Ozan - Aşık
Ozandır sazının tellerine vuran
Öbür adı da Aşık olan
Ozandır halkının
Sorunlarını haykıran
İnsanları eşitliğe. sevgiye
Dostluğa barışa, iyiye
Güzele, doğruya çağıran.
Eğer şiir yazma, türkü yapma
Söyleme becerilerim olsaydı
Hiç durmazdım
Ozan olurdum ben de.
Fevzi Günenç
çocuk şiirleri okul şiirleri eğitici şiirler öğretici şiirler amatör şiirler şiirlerimiz öğrenci şiirleri belirli gün ve haftalar şiirleri
Ozan - Aşık Şiiri Hakkında Yorum Yazın
Ozan - Aşık Şiiri Hakkındaki Yorumlar
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Benzer Mesleklerle İlgili Şiirler
Çuvalcı
Çuvalcılığın da bir iş olduğunu
Ancak çuvala gereksinimi
Olanlar iyi bilir.
Her iş bir emek ürünüdür
Çuval yapmaya da
Emek verenler
Çuvalcılardır.
Fevzi Günenç
Fevzi GÜNENÇ
Hastane Yöneticileri Günü 4
18 Aralıklar yöneticiler günü,
Hastaneler içinde müdürlerimin günü…
Onlar, sorumludurlar geniş görüşlülükten,
Hastane düzeninden gelir ve giderinden…
Demirbaş eşyalardan alınacak olandan,
Çalışanların durumu eksikten fazladan…
Doktor, hemşire, hasta çalışma yapısından,
Hizmet işlerinin fiyatlandırılmasından…
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Seyyar Satıcı
Seyyar satıcı çoluk çocuğunun
Geçimini sağlamak için
Sabahtan akşama kadar
Koşturup durur sokaklarda.
Koşturup durmak yormaz onu
Ama bir de peşinde
Belediye zabıtası olmasa.
Fevzi Günenç
Fevzi GÜNENÇ
Postacı
İnsanın, dünyanın, yurdun haberini,
ağacın, kuşun, kurdun haberini,
seher vakitlerinde
yahut
gecenin ortasında
taşıdım insanlara yüreğimin çantasında,
şairlik ettim
bir çeşit postacılık yani.
Çocukken postacı olmak isterdim,
şairlik filân yoluyla değil ama
basbaya, sahici postacı.
Renkli kalemlerle çizilirdi bin türlü resim
hep aynı postacının, Nâzımın resmi,
Jül Vernin romanlarıyla coğrafya kitaplarına.
İşte, köpeklerin çektiği kızağı
sürüyorum buzun üzerinde,
Işıldıyor kuzey şafağı
konserve kutularıyla posta
paketlerinde.
Bering boğazını geçiyorum.
Yahut işte bozkırda gölgesinde ağır bulutların
asker mektubu dağıtıp ayran içiyorum.
Yahut da büyük şehrin uğultulu asfaltındayım,
çantamda yazıları yalnız müjdelerin
yalnız umutların.
Yahut çölde, yıldızların altındayım.
Bir küçük kız ateşler içinde hasta.
Kapı çalınıyor gece yarısı:
-posta!
Küçük kızın gözleri açıldı mavi mavi.
Babası yarın akşam dönüyor hapislikten.
O karda kıyamette bendim bulan o evi,
komşu kıza bendim telegrafı getiren.
Çocukken postacı olmak isterdim.
Oysaki, Türkiyemde postacılık zor sanattır.
Telegraflarda envai türlü acı
mektuplarda satır satır keder taşır
o güzelim memlekette postacı.
Çocukken postacı olmak isterdim.
Muradıma, Macaristan'da erdim, ellisinde.
Çantamda bahar,
Çantamda Tuna'nın pırıltısıyla
kuş cıvıltısıyla,
taze çimen kokusuyla dolu mektuplar.
Moskova'ya Budapeşte'den,
çocukların çocuklara mektupları.
Çantamda cennet...
Bir zarfın üzeri:
"Memet,
Nâzım Hikmet'in oğlu,
Türkiye"
diye yazılı.
Moskova'da mektupları birer birer
kendim dağıtırım adreslerine.
Yalnız Memedin mektubunu götüremem yerine.
hattâ yollıyamam.
Nâzım'ın oğlu,
haramiler kesmiş yolu,
mektubunu vermezler.
Nâzım HİKMET
Melisa