Şehitler Haftası 5 Şiiri | Mehmet Tevfik Temiztürk
Türk şehit bile olsa,
Yerine bir Türk gelir,
Cephesini terk etmez,
Canını bile verir...
Vatanını savunur,
Şehit bir mertebedir,
Vatanını terk etmez,
Rab'bin sevgilisidir...
Mehmet Tevfik Temiztürk
Şehitler Haftası 5 eğitici şiirler okul şiirleri çocuk şiirleri öğrenci şiirleri öğretici şiirler Mehmet Tevfik Temiztürk
Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.
Benzer Şehitlik Konulu Şiirler
Şehitler Haftası 9 Şiiri
Vatanım milletim, der Rab ile kucaklaşır,
Başı göğe kadardır ruhu ta arşa varır...
Onlar ne şerefli kul sadık yeminleriyle,
Millet sevdalarıyla, vatan sevgileriyle...
Onlar, ay yıldızlıdır kırmızı ve beyazdır,
Bayrak sevgileriyle kanları Türk kanıdır...
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Mehmet Tevfik TEMİZTÜRK
Şehit Evlat İçin Ağıt Şiiri
Ey aslan bakışlım canım ciğerim
Dinmiyor ağıdım bitmez feryadım
Gözüm bulut olmuş sana yağarım
Bugün yine sana geldim evladım
Sen benim kuzumsun vatan yiğidim
Sen aslan parçası koca dağ idin
Mezarın başında yanar ağıdım
Bugün yine sana geldim evladım
Sende vatan için canın vermişsin
Hayatın ortaya koyup sermişsin
Sen şehitlik rütbesine ermişsin
Bugün yine sana geldim evladım
Kardeşin duruyor hemen yanımda
'Bu vatan aşkı var' diyor kanımda
Yavrum yaşıyorsun sen her anımda
Bugün yine sana geldim evladım
Güllerle donattım mezar taşını
Döktüm toprağına gözüm yaşını
Kuzum aç gözünü kaldır başını
Bugün yine sana geldim evladım
Hürdemi Nevzat Bayramoğlu
Hürriyet Demir
Çanakkale Şehitlerine Şiiri
Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bir göğüslerse Huda'nın edebi serhaddi;
"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.
Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe"desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif ERSOY
Mehmet Akif ERSOY
MEHMETÇİK Şiiri
Türkiye için ölür onlar sözünde
Kimse duramaz Türk'ün önünde
Mehmetçik varsa bu vatan üzerinde
Kimse bölemez bu vatan göklerde
Affetmem ben vatanıma yanlış yapanı
Otuz bin askerin canını alanı
Göklerden indiren Türk bayrağını
Herkes vatanı bilmeli bu toprağı
Çalışır Türkiye, olsa bile zor günde
Atam sen rahat ol yerinde
Mehmetçik tepede, bekler nöbette
Türk bayrağı dalgalanır göklerde
Her zaman emelini bilmeli
Gerekirse bir er gibi ölmeli
Önce, vatanı emanet görmeli
Son deminde bile hedefine gitmeli
Mehmedim üzme sen o saf kalbini
Bıraktın gurur içinde tüm aileni
İçtiğinde o mensup şahadet şerbetini
Cennette aldın şehitlik nasibini
OĞUZHAN KARAGÖZ