Eğitim Sitesi

Son Kardelen-2 Şiiri

Son Kardelen-2 Şiiri | Adil BÜYÜKÇOLAK

Son Kardelen-2

Sıradan değilsin ama insansın
Biz kömürüz sen değerli elmassın
Göklerin en Sevgili Ahmet'isin
Yerin MUHAMMED-İ Mustafa'sısın...

Seni anmak, titretir bu kalpleri
Sol kafese götürür sağ elleri
Salâvatlar söyletir lâl dilleri
Aşkın diriltir ölü gönülleri

İnsanlığa rahmet rehber seçilen
Cennetin müjdecisi yol gösteren
Peygamberlerin sonuncususun sen
Zemheri ayazında son kardelen

Adil BÜYÜKÇOLAK

add

tag Son Kardelen Kutlu Doğum Haftası Çocuk Şiirleri Peygamberimiz Hz. Muhammed Kutlu Doğum Şiirleri Eğitici Şiirler Öğretici Şiirler Adil BÜYÜKÇOLAK

Son Kardelen-2 Şiiri Hakkında Yorum Yazın

  

Son Kardelen-2 Şiiri Hakkındaki Yorumlar

zeynep Çok güzel bir şiir

beyza akgün çok güzel bayıldım

Yazılan son 2 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 2 yorum yazılmış.

Benzer Kutlu Doğum Haftası (Mevlid-i Nebi) Şiirleri

Kurban Olayım Ya Muhammed

güldür garip yüzümüzü,
aşkınla yak özümüzü,
tutamadık sözümüzü,
kurban olayım ya muhammed.

zaman ahir,var her bela,
dünya gözümde kerbela,
senin şefaatin deva,
kurban olayım ya muhammed.

bal damlayan sözlerine,
nazar saçan gözlerine,
gül tanımam üzerine,
kurban olayım ya muhammed.

sensin alemlere rahmet,
ne olursun şefaat et,
medet diyor,kullar medet
kurban olayım ya muhammed.

ömer faruk kaya

Rahmet Peygamberi

Dünyamızı şereflendirdiğinde,
Sanki güller açmıştı kainat.
Müjdeleşiyordu tüm varlık alemi,
'Muhammedü'l-Emin' doğdu diye...
Kainat o an eğilmiş bir dal gibi,
Selamlıyordu varoluş sebebini.
Ardından aralandı kara bulutlar,
Bir güneş gibi parladı, islamın nuru.
Yağmaya başladı sağnak rahmet yağmuru.
Ne kisralar dayanabildi rahmetine,
Ne de bin yıllık mecusi ateşi...
Selamlar olsun sana, Ya Muhammed!
Selamlar olsun sana, Ya Rsulüllah!


Samet Bayram

Samet Bayram

Sen Yoksun Ya...

Sen gelmeden cihanda yoktu huzur
Sen gelmeden bilinmezdi; nedir nur?

Sen gelmeden zirvedeydi vahşetler
Sen gelmeden put dolmuştu mabetler

Sen gelmeden adın biliniyordu
Sen gelmeden yolun bekleniyordu

***

Sen gelince yıkıldı binlerce put
Sen gelince bilindi gerçek mabut

Sen gelince saf saf oldu melekler
Sen gelince aşka geldi felekler

Sen gelince sönmeyen ateş söndü
Sen gelince dünya bir başka döndü

***

Sendin öğreten, kardeşliği bize
Sendin getiren, köleliği dize

Sendin, tüm insanlığa kucak açan
Sendin, Hakk'a çağıran... Çınlarken çan

Sendin, haksızlığa karşı susmayan
Sendin, Ebu Cehillere pusmayan

***

Sen gösterdin affı, bağışlamayı
Sen gösterdin, hayrı alkışlamayı

Sen gösterdin helalinden kazancı
Sen gösterdin güvenilen inancı

Sen gösterdin Allah için vermeyi
Sen gösterdin yoksula yedirmeyi

***

Sen anlattın İslam'ın lezzetini
Sen anlattın her sözün özetini

Sen anlattın, Cennet, Cehennem nedir?
Sen anlattın, bölünürken ay, bedir

Sen anlattın, şeytanın hilesini
Sen anlattın Hak yolun çilesini

***

Sende gördük şefkati, merhameti
Sende gördük hikmeti, fehameti

Sende gördük, dünyaya sırt dönmeyi
Sende gördük, kıt ile yetinmeyi

Sende gördük, duanın tesirini
Sende gördük, Kur'an'ın tefsirini

***

Sen yoksun ya ümmetin basiretsiz,
Sen yoksun ya öksüz kaldık hepimiz

Sen yoksun ya sabır da yok sebatta
Sen yoksun ya hat da yok irtibatta

Sen yoksun ya bize ne şu faniden
Sen yoksun ya bizde yoğuz sahiden


HALİL MANUŞ

Halil MANUŞ

Efendim

Ezelden, ebede, solmayan çiçek;
Yüreklerde açan gülsün Efendim.
Rahmet pınarından doyasıya içsek;
Bizimde yüzümüz gülsün Efendim.

Kudret kalemiyle çizildi hudut
Kurumuş çöllerde yeşerdi umut
Bütün güzellikler şahsında mevcut
Neyzenler, besteni çalsın Efendim

İnsanlığa inen, son kitap Kur'an
Çağlar değişse de, tazedir her an
İnsanları, doğru yola çağıran
Rabbimin seçtiği dilsin Efendim

Büyük buluşmaya şahittir hıra
Zift rengi geceler boyandı nura
Âlem uykudayken çıktın huzura
Müşrikler saçını yolsun Efendim

Elinde bereket, dilinde şifa
Sendedir merhamet, sadakat, vefa
Hiçbir şeyde yoktur böyle tat, sefa
Vahyin peteğinde balsın Efendim

Bir bulut, başında gölge ederdi
Nereye gitsen seninle giderdi
Bir avuç su, bir orduya yeterdi
Çölün ortasında gölsün Efendim

Geçtiğin yollara diken atanlar
Meğer ne bedbahtmış taşa tutanlar
Mübarek zatına dil uzatanlar
Kadrini nereden bilsin Efendim

Bütün insanlığın hayat önderi
Seni, tanıyanın kalmaz kederi
İzinde gidenin, döner kaderi
Sonsuza götüren yolsun Efendim

Herkese ayandır asil duruşun
Muhammed Emin'sin, yoktur bir eşin
Sığınağı idin, her garip kuşun
Yetimi okşayan elsin Efendim

Nebiler serdarı, Hakkın habibi
Şefaat makamı, Kevser sahibi
Sevdalı yürekler pervane gibi
Nur yüzüne nazar kılsın Efendim

Gülümserken dişin inci saçardı
Mah yüzünde, pembe güller açardı
Gören gözler, aşk badesin içerdi
Dostlar nasibini alsın Efendim

Doğuştan mühürlü kara gözlerin
Kâinata ışık tutar sözlerin
Ümmetin içindi hüznün, kederin
Muhlis kalpli, en has kulsun Efendim

Düşmanların peşine düştü, hicrette
Emir almış güvercinler nöbette
Ulvi dava, yerde kalmaz elbette
İsterse, tüm zalimler gelsin Efendim

Müşfik kollarını açtı Medine
Hakikati gören, girdi bu dine
Nail olur isem, kutlu sevgine
Seven, sevdiğini bulsun efendim

Canlara can, sultanlara sultansın
Güzeli görmeyen, derdine yansın
Gönül, hasretine nasıl dayansın
Gözyaşımı kimler silsin Efendim

Senin gibi bir yüz, görmedi âlem
Vasfını yazmaktan, şan alır kalem
Sensiz yaşamaktan, duyarım elem
Bu can, sana kurban olsun Efendim. S.A.V.

MUSTAFA KILINÇ

Kutlu Doğum Haftası (Mevlid-i Nebi) Şiirleri, Son Kardelen-2 Şiiri