Kasaba halkı, Kadıdan çok şikâyetçiydi. Rüşvetsiz iş görmeyen, zorbalığı son haddini bulan bir adam kasabayı kasıp kavuruyordu. Hakkında yapılan bütün şikayetler de, vali akrabası olduğu için hep etkisiz kalmıştı.
Sonunda bıçak kemiğe dayandığından, kasabanın ileri gelenleri durumu sonradan valiye anlatmaya karar verdiler. Tam o sıralarda İstanbul'dan hemşerilerinin ziyaretine kasabaya gelen İncili Çavuş'u da önlerine alarak valiye gittiler.
Vali, heyeti nezaketle kabul etti, ikramlar yaptı. Hoşbeşten sonra ağız açmalarına fırsat bırakmadan:
- Ya kadı efendi biraderimiz nasıldır? Doğrusu bu derece adil, dürüst, hakkaniyetli, faziletli, alim bir kadı her kazaya nasip olmaz,
diye övmeye başlayınca, heyetten hiçbirinin şikayete dili varmayacağını anlayan İncili Çavuş, hemen atıldı:
- Tamamen hakkı aliniz var efendimiz. Esasen buraya gelişimizin sebebi de, kendilerinden bu kadar memnun oluşumuzdur. Bu derece dürüst, hakkaniyetli, faziletli, alim ve fadıl bir kadıya malik olmak gerçekten bir kaza için nimettir. Şimdiye kadar biz bu nimetten fazlasıyla faydalandık. Diyoruz ki, biraz da vilayetin öbür kazaları bundan hisse alsınlar. Onun için bir başka kazaya naklini ricaya geldik.
fıkraoku.com 2023-04-09
En Güzel İncili Çavuş Fıkraları Okuyun
Çok pinti bir vezir İncili Çavuştan bir tazı istemiş.
Biliyorsunuz av köpeği olarak kullanılan tazılar çok zayıf olurlar, incecik belleri ve ince bacakları olur. İncili Çavuş; şişman ve irice bir köpeği getirmiş. Vezir tabii ki çok kızmış:
- Yahu bu nasıl tazı böyle? Tazı dediğin sıskacık olur! Diye bağırmış.
İncili Çavuş da;
- Merak etmeyin yanınızda bir ay kalsın dediğiniz hale gelir, demiş.
fıkraoku.com 2023-02-15
İncili Çavuş padişahın huzuruna çıkıp yaptığı espriler karşılığında ödül olarak altın paralar alıyormuş. Padişahın vezirlerinden biri de;
- Bana bak aldığın her şeyin yarısını bana vereceksin, yoksa seni bir daha huzura çıkartmam, demiş.
İncili Çavuş kabul etmiş ve huzura çıkarak gösterisini yapmış. Padişah çok beğenmiş;
- Tamam dile benden ne dilersen, diye sormuş. İncili Çavuş da;
- Sultanım 100 değnek vurulmasını dilerim; ama her şeyin yarısını isteyen bir ortağım var ellisi ona ellisini bana, demiş
fıkraoku.com 2023-02-15
Osmanlı ordusunda görev yapan İncili Çavuş, savaş meydanında düşman askerlerini gözetlemekle görevlendirilir. İncili Çavuş, atının üzerinde savaş alanında gözetleme yaparken, bir yandan da incileriyle oynar. Bu durumu gören komutanı, ona kızar ve;
- Sen burada düşman askerlerini izlemek için bulunuyorsun, incilerinle oynamak için değil, der.
İncili Çavuş ise cevap olarak şöyle der:
- Aman efendim, incilerimle oynayarak daha iyi gözetleme yapabiliyorum. İncilerim parlıyor ve düşman askerlerinin hareketlerini daha net görebiliyorum.
Komutanı şaşkınlıkla İncili Çavuş'un bu cevabına gülerek karşılık verir:
- Sen de haklısın İncili Çavuş. İncilerinle oynamaya devam et, ama düşman askerlerini de gözetlemeyi ihmal etme!
GSFB 2023-04-09
Padişah İncili Çavuş'a sormuş:
- Senin yüzünde ve çenenin altında niçin tüy yetişmiyor?
İncili hemen şu cevabı vermiş:
- Yüzümü anam öpmüş, çenemin altını da babam öpmüş de ondan.
fıkraoku.com 2023-04-09
İncili Çavuş'un mahkemede görülecek bir davası vardı. İncili Çavuş'un güzel bir atla geldiğini pencereden görerek ağzının suyu akan ve İncili Çavuş'un saraya kapılandığından da haberi olmayan kadı, mübaşirle kendisine haber göndermiş ve işini görmek için rüşvet olarak atını istemiş. Buna çok kızan İncili Çavuş, durumu padişaha anlatmış ve kadıyı azlettirmiş. Bir gün bir ahbap meclisinde karşı karşıya geldikleri zaman kadı, bir sohbet sırasında şöyle demiş:
- Bir tekme yedim ama, kimin tekmesiydi anlayamadım, demiş.
İncili hemen atılmış:
- Bizim atın tekmesiydi, kadı efendi, bizim atın...
fıkraoku.com 2023-04-09
Asıl adı Mustafa olan İncili Çavuş, Nasrettin Hoca'dan sonra en büyük Türk fıkra kahramanlarından biridir.
İncili Çavuş unvanını, Padişah 4. Murat'ın başlığına taktırdığı inciden almıştır. Şakacılığı ve hazırcevaplığıyla tanınmış olan İncili Çavuş, İran'a elçi olarak gönderilmişti Hediyelerle ve bir heyetle birlikte İran Şahı'nı ziyaret edip gerekli görüşmelerde bulunarak İran'daki programı tamamlamıştı. Artık İstanbul'a dönülecekti.
İran Şahı, Türk elçilik heyetine görkemli bir uğurlama töreni hazırlatmış, ileri gelenleri ve halkı toplatmıştı. İncili Çavuş'a bir at hediye etmiş ve:
- Bu küheylan benim sana hediyemdir. Yolculuk esnasında binersin, demişti.
Ama bu öyle bir attı ki; uyuz mu uyuz, cılız mı cılız, zayıf mı zayıf, üf desen yıkılacak. Ayakta zor duracak kadar yaşlı.
İncili Çavuş adeta kendisiyle alay edilircesine böyle bir at hediye edilmesi karşısında bozulmuş, ama bozuntuya vermeden ağzını atın kulaklarına götürerek bir şeyler söylemiş. Sonra da kulaklarını atın ağzına götürerek bir süre dinlemiş ve basmış kahkahayı.
Başta Şah olmak üzere vezirler ve halk, şaşkın şaşkın bu manzarayı izledikten sonra Şah sormuş:
- Atla neler konuştun? Sen ata ne dedin? At sana ne söyledi ki, böyle kahkahayla gülersin?
İncili Çavuş şöyle demiş:
- Ben ata sordum, "Ey ruhumun ruhu! Tanır mısın Hz. Nuh'u?" diye
Şah da:
- Eee! At ne dedi? deyince, İncili Çavuş:
- Valla, at bana şöyle dedi: "Nuh da ne ki be gardaş Sırrımı kimseye etme faş Ben Hz. Adem'e taş taşımışam, taş."
fıkraoku.com 2023-02-15