İthal öğretmen projesi de nerden çıktı
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu olumlu bir insan diye yazıyoruz ama, akla mantığa uymayan bazı işler bu durumu bozuyor. Mesela son günlerde eğitim camiasını meşgul eden ithal öğretmen projesi gibi. Sahiden yabancı dil öğretimi için ithal öğretmen şart mı? Milli Eğitim Bakanlığı´na bu fikirleri kim veriyor acaba. Böyle bir şey olabilir mi Allah aşkına. Bu ne biçim fikirdir ve ne biçim projedir.
Ülkemizde binlerce yabancı dil kursu ve dersanesi var. Yine binlerce yabancı dil öğretmeni var. Ve de en önemlisi öğretmenlik bekleyen yüzbinlerce öğretmen adayı var. Onlara çok ama çok ayıp olmaz mı yabancı dil öğretmeni getirmek. Üstelik de gelecek olan yabancı dil öğretmenleri öyle düşük ücretlere de gelmezler.
Bu durum hem öğretmenlere, hem de öğretmenlik bekleyenlere nasıl anlatılabilir? Bir bilen varsa söylesin lütfen. Bu olmayacak bir proje gibi gözüküyor. Madem öğrencilerimize yabancı dil öğretmek istiyoruz ki, bu gerçekten gerekli. Bunun için yabancı dil kursları ve dersnalerinden MEB yararlanamaz mı?
Üstelik de yıllar önce English Fast´ın kurucusu ve ciddi bir eğitimci olan Nazif Ülgen Milli Eğitim Bakanlığı´na önemli bir projöe sundu. "Öğrencileri bize gönderin onlara yabancı dil öğretelim. Böylekille hem yabancı dil kursları öğrenci sıkıntısı çekmez, hem de öğrenciler yabancı dil öğrenir" demişti.Ama o zamanki Milli Eğitim Bakanlığı yöneticileri bu projeye hiç aldırış bile etmemişlerdi.
Milli Eğitim Bakanlığı, yabancı dil öğretimi için ithal fikrinden gerçekten vazgeçmeli. Hiç olmayacak bir projeye benziyor. Ayrıca niye ithal öğretmen? MEB, yabancı dil öğretmenlerini yurtdışına gönderip, onların daha donanımlı olmalarını sağlayamaz mı? Böylesi bir uygulama ülkemiz için daha yararlı olmaz mı? Böylesi bir uygulama daha az maliyete çıkmaz mı? Üstelik de buna ne öğretmenler o kadar karşı çıkar, ne de öğretmenlik bekleyen gençler o kadar incinmez.
TÜRK EĞİTİM SEN´DEN TEPKİ
Milli Eğitim Bakanlığı´nın böyle bir proje ortaya atmasına tepkiler var elbette. İlk tepki de Türk Eğitim Sen´den geldi. Türk Eğitim Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, bu projenin, Milli Eğitim Bakanlığı´nın kendi yetiştirdiği öğretmenlere hiç güven duymadığını net bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi. Başkan Koncuk o kadar da haksız değil. Onbinlerce yabancı dil öğretmenimiz varken, dışardan öğretmen getirme fikri tam da böyle bir duygu uyandırıyor insanda.
Bu projenin bir benzerinin 1960'lı yıllarda uygulandığını söyleyen Türk Eğitim Sen Genel Başkanı İsmail. Koncuk, o dönemde de birçok yabancı öğretmenin gönüllü olarak Türkiye'ye geldiğini, bunun eğitim öğretme hiçbir faydasının olmadığını ifade ediyor. Koncuk´un değindiği en önemli nokta ise, ithal öğretmenlere ödenecek yüksek ücret ve öğretmenlik bekleyen gençlerin daha da bunalıma sürüklenmeleri. MEB, bu mantıksız projeyi çok iyi analiz edip ondan sonra karar vermeli.
YEKÜV´ÜN DUYGULU KİTABI
Ülkemizde eğitime gönül vermiş, gönül vermenin de ötesinde bütün gücüyle eğitim için çalışan çok önemli dernek ve vakıflar var. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve 21. Yüzyıl Eğitim ve Kültür Vakfı ilk aklıma gelenlerden. Bu vakıf ve dernekler, eğitim için, gençler için çok güzel ve anlamlı işler yapıyorlar, hemen her fırsatı eğitim için değerlendiriyorlar.
Işın Özdemir bir kitap yazmış. Kitap, yoksunluk ve yoksulluk içerisinde yapılan eğitimin ta kendisini anlatıyor. Kitabın ismi Geleceğe Dokunmak. Gerçekten geleceğe dokunuyor, hem de ne dokunuş, Bu duygulu ve güzel kitaptan bazı alıntılar şöyle:
"Bir dahaki sefere eğer gönderirseniz lütfen spor ayakkabı gönderin, çünkü spor ekibindeyim ve madalya aldım ama spor ayakkabım yok..."
"O gün sıra bana geldiğinde, yumuşacık sesiyle Vakıftan bir abla, "Senin ayağın kaç numara canım?", diye sordu. "Bilmem", dedim. Gülen yüzü birden soldu. "Nasıl yani, ayağının numarasını bilmiyor musun?", diye sordu. Sesinin tonu kadife gibiydi. "Ben hep başkalarının eskisini giydim, onun için bilmiyorum", diyemedim. "Biliyordum da unuttum", dedim usulca. "Olabilir, insanlık hali", der gibi bir olgunlukla baktı yüzüme ve "Hemen geliyorum", diyerek kolilere yöneldi. Biraz sonra elinde birkaç çift ayakkabıyla döndü. İçlerinden bej rengi deri olanı ayağıma tıpatıp uydu. O gün öğrendim ki, ayakkabı numaram: 37."
İnşallah bu kitap çok satar. Çünkü geliri 21.Yüzyıl Eğitim ve Kültür Vakfı´na kalacak. Yani eğitime kalacak, gençlere kalacak.
tarihli haber
Dersimiz.com Haber