ANNE YOĞURT İSTİYORUM
Daha dört veya beş yaşlarındaydım. Bir Şubat sabahı uyandığımda başım sanki çatlayacakmış gibi ağrıyordu. Herkes kalktığı halde ben hâlâ yatağımdan kalkamıyordum. Annem; “Güzelim sen niye kalkmıyorsun, hadi hemen kalk bakalım, kahvaltıyı hazırladım” dedi.
Kalkmak için davrandım, ancak başım dönüyordu, yatağa öylece yığılıp kaldım. Annem yüzüme şöyle iyice bir baktıktan sonra elini başımın üstüne koyar koymaz çığlığı bastı; “Aman Allah’ım… Çocuğum başın ateş gibi olmuş, yanıyorsun adeta.” Beni kucağına aldı sevdi, okşadı ve “Hadi kalk meleğim, bir şeyler yiyince belki hastalığın azalır, hadi davran” deyip, elimden tutup kaldırmaya çalıştı.
Ama kalkamıyordum. Gözlerimin içine şefkatle bakıp, “Sen yat, ben buraya bir şeyler getireyim” dedi. Ben cılız bir sesle; “Anne canım hiçbir şey istemiyor” deyip başımı yana çevirdim ve gözlerimi kapadım. Gözümü tekrar açtığımda annemin başucumda ağladığını gördüm.
Ev halkı kahvaltıya çoktan başlamıştı bile. Annem benim yanımdan hiç ayrılmadı. Bir ara; "Mustafa evladım, bir daha düşün, canın ne isterse yapacağım, çekinme” dedi. Annemin bu sözünden cesaret alarak,titrek bir sesle ; “Yoğurt istiyorum” deyip sustum. Annem kendi kendine konuşmaya başladı; “Ah evladım başka bir şey isteseydin can baş üstüne, ama kış gününde yoğurdu nereden bulacağım bilemiyorum ki. Yine de mahalleyi bir dolaşayım, umudum yok ama belki bulabilirim” deyip başımdan ayrıldı.
Günümüzde her zaman yoğurdu kolayca bulabiliriz, ancak 1965 yılında bir köyde kış gününde yoğurt sadece ineği olan birkaç kişide bulunabilirdi. O gün ve o mevsimde yoğurt istemek karşılanması zor bir istekti.
Annem eline aldığı küçük bir tabakla bütün mahalleyi baştan sonra dolaşmış, uzak bir komşudan sadece üç kaşık yoğurt bularak, sevinçle eve dönmüştü.
Odaya girer girmez; “Kalk bakalım güzelim, hemen doğrul, istediğin yoğurdu buldum getirdim, hadi anneciğim..” diye başımdan tutup kaldırdı. Daha sonra beni bir dizinin üzerine oturtup o üç kaşık yoğurdu afiyetle yedirdi. Yoğurdu yiyince annemin dizinde uyumuş kalmışım, annem de beni kucağına alıp başımı okşayarak bir müddet öylece beklemiş. Az sonra uyandığımda kendimi sanki daha iyi hissediyordum. Aya kalktım, annemle göz göze geldik ve annemin boynuna sarıldım, bir yandan da ; “Anne ben iyi oldum, artık yatmayacağım” diyerek yerimden fırladım. Gerçekten iyileşmiştim, başım da ağrımıyordu ve kendimi gayet iyi hissediyordum
Şimdi sizlere soruyorum; - “Beni iyileştiren o sihirli şey neydi? Yoksa annemin yedirdiği yoğurt muydu”?
MUSTAFA ÇAĞIRAN
Selçuklu- KONYA