Zengin bir adamın kızı çulsuz bir delikanlıya aşık olmuş. Babası kızını vazgeçirmek için her yolu denemiş ama başaramamış. En sonunda damat adayı ile yüz yüze konuşmaya karar vermiş. Kızına sevgilisini eve çağırıp kendisiyle tanıştırmasını istemiş. Kızı mutluluktan uçarak sevgilisini alıp eve getirmiş. Babası damat adayıyla özel olarak konuşmak istediğini söyleyip kızını mutfağa göndermiş. Ve başlamış damat adayını test etmeye.
- Genç adam kızımı gerçekten seviyor musun?
Genç:
- Evet efendim hemde dünyalar kadar çok
Adam:
- Peki o zaman kızımın her dileğini karşılaman gerekecek. Benim kızım zengin bir ailede doğup büyüdü. Yani istediği her şeye sahip olmaya alıştı. Örneğin bahçesinde yüzme havuzu olan bir villada oturmak isteyecektir. Nasıl alacaksın?
Genç:
- Efendim ben asgari ücretle çalışıyorum. Dişimi sıkar daha çok çalışırım. Bir bankadan uzun vadeli ev kredisi çekerim, Tanrı'da yardım eder, alırım bir ev.
Adam:
- Peki benim kızım lüks otomobillere alışık. Ona bir otomobil alabilecek misin?
Genç:
- Efendim evi aldıktan sonra biraz daha fazla çalışırım, Tanrı'da yardım eder, alırım bir otomobil.
Adam:
- Benim kızım her yıl kürkünün değişmesine, her çıkan mücevhere sahip olmaya alışmıştır. Alabilecek misin bunları?
Ganç:
- Efendim ben otomobili aldıktan sonra biraz daha fazla çalışırım, Tanrı'da yardım eder bütün isteklerini karşılarım kızınızın.
Demiş. Bu konuşmaların ardından kız odaya girmiş ve havadan sudan biraz daha sohbet ettikten sonra genç adam izin isteyerek ayrılmış evden. Kız hemen merakla babasına sevgilisini nasıl bulduğunu sormuş. Adam:
- Kızım genelde iyi niyetli bir gence benziyor, ayrıca seni de çok sevdiğine eminim. Ama bir tek kusuru var; beni Tanrı sanıyor...