Eğitim Sitesi

Orhan Kemal'in Grev Adlı Eserinin Genel Değerlendirmesi

Ana Sayfa > Kitap Özetleri > Orhan Kemal'in Grev Adlı Eserinin Genel Değerlendirmesi

Orhan Kemal'in Grev Adlı Eserinin Genel Değerlendirmesi

GENEL DEĞERLENDİRME (Orhan Kemal - Grev)

Bilindiği gibi karakterlerle ilgili iki şeyi doğru tespit etmeliyiz. Hikâyeci gösterme yöntemini kullanıyorsa karakterlerle ilgili tespitleri kendisi tespit etmez, okuyucuya bırakır. Anlatma yöntemini kullanıyorsa kendisi anlatır, okuyucuya bırakmaz.

 

Bu hikâyede de yazar her iki yöntemi de birlikte kullanmıştır. Karakterin genel görünümünü kendisi anlatmakla beraber onların hangi özelliklere sahip olduğunu kendi ağızlarından aktarmaktadır. Ayrıca karakterler, hikâyenin başlangıcından sonuna kadar değişiklik göstermeyen düz karakterlerdir.

 

Fabrika sahibinin oğlu saçları dökülmüş iri başı, yuvarlak göbeğiyle tombolak bir patatesi hatırlatır. Bol bol uymak, canlı kahkahalar salıvermek, ziyafetler çekmek için dünyaya gelmiş gibidir. (Grev, s.7)

Kadın başını kaldırarak çocuğa baktı.

- oradan ayrılma evladım.... dedi, ebanın teyzen nerdeyse gelir! (Arka sokak, s. 72)

 

Hikâyeler, şahıs kadrosu bakımından fazla kabalık bir kadroya sahip değildirler. Olaylar genelde iki kişi çevresinde gerçekleşmiştir.

Hikâye ve romanın önemli unsurlarından biri de mekân unsurudur. Hikâyelerde ele alınan mekân İstanbul’un yoksul mahalleleridir.

İstanbul’un çok büyük, çok süslü yapılarla ünlü semtlerinden birinin kıyısındaydı gittiğim ev. Eski İstanbul ahşap evleri biçiminde, şohnisli cumbalı, kiremitli sacakları dantela gibi oymalı. (Yandan Çarklı, s. 237)

 

Hikayeler ele alınan konu bakımından da birbirleriyle benzerlikler göstermektedir. Grev adlı hikaye de olay bir fabrikada, Nurettin Şadan Bey adlı hikaye bir hapishanede.

Telefon adlı hikaye bir iş dükkanında, Korku adlı hikaye yine bir iş yerinde ve Nermin adlı hikaye yine bir ictimai yer alan fabrika da geçmektedir.

 

Fabrika sahibinin oğlu odadan fırladı. İplik ambarlarını bir hamlede geçti. Dokumaneye koşarak girdi. (Grev, s. 10) Trikolarda çorap atölyelerinde iş olduğunu söylemişti.

Komşunun kızı. Vermeliydi kararını, vermeliydi artık! (Nermin, s. 91)

Bir piyade erini hatırlatan açık haki elbisesi içinde ufacık, ana caddelerin kaldırımına dikilmişti. Bir elinde uzun saplı sokak süpürgesi, öbür elinde gene uzun saplı, kocaman küreği. (süpürgeci, s. 76)

 

Orhan Kemal, öykünün kendisinde romana gerçek bir aşama olduğunu söyler. O. Kemal her roman yazarının önce öykü yazması gerektiğine inanır.

 

Hikayelerde romana geçişte bir merhale oldu. Kanaatimce küçük ve uzun hikayelerde iyice bilinmeyen kalem, romanı zor yazar, yahut yazamaz, çünkü hikaye kompozisyonlarını kolaylıkla kıvıramayan bir yazarı çok daha büyük, çok daha enine boyuna bir kompozisyon isteyen romanı meydana getiremez.

 

O. Kemal’in kendi kuşağının yazarları arasında değişik bir düşüncesi de öyküde “öz” ün “biçim” i yarattığıdır. Bu konuda görüşlerini şöyle açıklar: “Biçim dediğimiz şekil, öz dediğimiz muhtevayı değil, muhteva dediğimiz öz, biçim dediğimiz şekli tayin eder” şeklinde açıklar.

 

O. Kemal’in romanlarında gördüğümüz gibi öykülerinde de ekmek parası peşinde koşan insanların yaşayışı, kendi yaşantısından yansımalar olarak gözler önüne serilir. Öykülerinde ekmek kavgası içindeki küçük memurlar, çöpçüler, dilenciler, kahyalık yapan ya da fabrikalarda güç koşullarda çalışan erkek çocuklar, sokağa düşen kadınlar, köyden ekmek parası için kente gelen köylüler, cezaevlerinde başkalarına hizmet edenler daha çok yoksulluğa düşmemek için çalışırlar. Bu insanların yaşamlarını sürdürdükleri ortam olarak da gecekondu bölgeleri, İstanbul’un yoksul semtleri, fabrikalar, cezaevleri öykülerinde olayların geçtiği çevrelerdir.

 

Orhan Kemal, öykülerinde kadınların durumuna da önem vermiştir. Yazar çoğunlukla değişik iş yerlerinde çalışan ya da ekmek parası için düşmüş kadınlar ve genç kızların sorunları üzerinde durarak toplumun bir yarasına değinmiş olur. Onlara acıma duygusu ve sevgiyle yaklaşarak bundan toplumu suçlar. (Nermin, Abla, Kırmızı Mantolu kadın vs)

 

Yazarın bu öykü kitabında da küçük memurların, işçilerin, ırgatların yaşayışlarını konu edinmiştir. Küçük görülmenin, aşağılanmanın, ezilmişliğin baskısı altında olan bu insanlar, karşılarındakinden öç alma duygusu içindedirler. Bu insanların karşılarında da büyük memurlar, patronlar ve ağalar vardır. (Grev, Beye Kapıyı Göster, Sıtma)

 

Edebiyatımızda cezaevleri ve tutukevlerinin öyküye girmesi Orhan Kemal’le başlamıştır denebilir sözünü bu öykü kitabıda destekler niteliktedir. Bu öykülerinde ceza ve tutukevlerinin durumu ve oraya düşenler anlatılır. Klasik yöntemle yazılmış öykülerinde karşılıklı konuşmalar önemli bir yer tutar. Bu konuşmalar kişinin iç dünyasını okuyucuya duyurur. Yabancı kelimeleri hiç kullanmayan yazarın özellikle Çukurova yöresinde kullanılan kelimelere bolca rastlanır.

 

Büyük ağa,

- Şirnediler beyefendi, dedi, nirden icad oldu bu demirkırasi? Irgat, maraba güruhuna müttehem olduk bayağı. Paramızla irezil oluyok!

Vali muavini gülümsüyordu:

- Olur efendim, dedi, ufak tefek mesail bunlar. Ya maazallah Evropa’daki gibi olsalar? (Grev, s.14)

Öykülerinin bu özellikleriyle O. Kemal edebiyatımızda izlenimci-gerçekçi öykülerin en güzel örneklerini veren yazarlarımızdan biri olarak ayrı bir değer taşımıştır.

Bu konuda görüşünü;

Önemli olan, gerçekten olması değil, olabilip olamamasıdır. (a.g.e. s. 114) dile getirir.

 

Ben çok iyi bildiğimi yazmak isterim. Yazmak için görmeliyim, yaşamalıyım (...) Ben tanıdığım insanları yazdım. (Nurer Oğurlu, O. Kemal’in İkbal Kahvesi, 1973, s. 45) diyen yazar, bir fotoğraf makinesi gibi, sadece gördüğünü aktarmakla yetinmeyip, gördüğünü eleştirel gerçekçi bir tutumla işlemiş; insanın kişiliğini ve eylemelerin toplumsal koşullar oluşturduğu düşüncesiyle toplumsal bozukları sezdirmeğe çalışmıştır.

 

O. Kemal’in öyküleri olaylara dayanır. Kişileri çoğunlukla hareket halindedirler. Öykünün omurgasına egemen olan olay birçok yan olayla örgülenmiştir. Bu nedenle kişilerin bu yan olaylar içinde somutlandığını söyleyebiliriz. Bunu yaparken de çoğun “şive” uyarlığına özen göstererek “diyalog” lardan yararlanılır. Öykümüzün büyük “diyalog” ustalarından biridir. Kişilerin ruhsal durumlarının konuşmayla yansıtma becerisini göstermiştir.

 

Ortam çizimi, zaman belirtme ve betimleme yönlerinden alıştığı bir ölçülülük içindedir. Anlatım çok yalınlıdır. Yer yer üç beş sözcükle kurulmuş tümcelerde yerli yerindedir. Genellikle konuşan kişinin amacını vurgulamakta büyük işlevleri vardır.

O halim selim, o yumuşacık, o mihneti kendisine zevk eden adam öfkeden şahlanarak, “Şu Kıbrıs dalgasından bir harp de patlamıyor ki,” dedi. Cenab-ı Allah hakkımızda hayırlısını versin!” (Yandan Çarklı, s. 240)   

         

Yazar Orhan Kemal Hakkında Bilgi

add

tag Orhan Kemal Grev Adlı Eseri Genel Değerlendirmesi

Orhan Kemal'in Grev Adlı Eserinin Genel Değerlendirmesi Hakkında Yorum Yazın...

  

Orhan Kemal'in Grev Adlı Eserinin Genel Değerlendirmesi Hakkında Yorumlar

Henüz Yorum Yazılmamış.
İlk Yorumu Siz Yazabilirsiniz.

Yeni Eklenen Kitap Özetleri

Orhan Kemal'in Grev Adlı Eserinin Genel Değerlendirmesi