AKILLI KÖYLÜ KAZI NASIL PAYLAŞTIRDI?
Eski zamanlardan birinde, bir köyde iki komşu yaşarmış. Bunlardan biri çok budalaymış. İki lafı bir araya getirip sohbet edemez, dünyada, çevresinde olup bitene akıl erdiremezmiş. Ama nasıl olmuşsa, parası da bolmuş. Yani dünyada bir skıntısı yokmuş.
Diğer komşu ise çok akıllıymış akıllı olmasına ama, onun da hiç parası yokmuş. Hem de öylesine büyük bir yoksulluk içindeymiş ki, çocuklarına verecek ekmek bile bulamazmış. Bütün varlığı bir kazmış. Onu gözbebeği gibi korurmuş.
Fakat üç gün süren bir açlığın ardından kazını kesip çocuklarına yedirmek zorunda hissetmiş kendini. Yoksul komşu böylece kazı pişirmiş, çocuklarının önüne sofraya koymuş, ama ekmekleri yokmuş.
Kazın bir kısmını ağaya götürürsem herhalde bana biraz un verir diye düşünmüş ve kızarmış kazı tepsiye koyup soluk soluğa ağanın evine varmış.
Ağam demiş, Kızarmış kaz getirdim size. Lütfen kabul edin. Biraz un verirseniz karşılığında, memnun olurum.
İki oğlum, iki kızım var. Karımla ben de varım. Bu kazı bizlerin arasında eşit olarak pay edersen sana mükafat veririm. Eğer iyi pay edemezsen yirmi beş değnek var demiş ağa.
Yoksul köylü eline bir bıçak almış ve kazın kafasını kesip ağanın tabağına koymuş ve şöyle demiş:
Ailenin başı sensin, kazın başı da senin. dersimiz.com
Tavuğun gerisini kesip evin hanımına uzatmış:
Evi koruyan, geri planda her şeyi kuran sensin.
Tavuğun bacaklarını kesip oğlanlara uzatmış:
Babanızın yolundan gidin.
İki kanadı da kızlara vermiş.
Nasıl olsa bir süre sonra evlenip, kanatlanıp gidecekseniz.
Gövdesini de kendine almış:
Biz köylüler ince işlerden anlamayız. Kazın kalan kısmı da benim olsun!
Köylünün kazı bu şekilde pay etmesi ağanın çok hoşuna gitmiş. İnce zekalı ve espirili köylüye iki çuval un vermiş.
Köylü de hemen unları evine götürmüş, ekmek yapıp kazın yanında çocuklarıyla yemişler. Bütün aile bir güzel karnını doyurmuş.
BUDALA KÖYLÜ KAZI NASIL PAYLAŞTIRDI?
İki yakası bir araya gelmeyen yoksul komşusunun ağadan bir kaz karşılığı çuvallar dolusu un aldığını duyan varlıklı komşu da, ağaya gitmeye karar vermiş.
Ben ağaya bir değil beş kaz hediye götürmeliyim. Ağa da bana o zaman iki çuval değil, bir araba dolusu un verecektir. İyice zengin oldum gitti demektir diye düşünmüş.
Gerçekten de dediği gibi yapmış. Adamlarına beş kaz kestirmiş, onları bir güzel fırında kızartmış ve tepsilere yerleştirip ağanın kapısını çalmış.
Sevgili ağam, size naçizane bir hediyem var. Beş tane nar gibi kızarmış kaz getirdim.
Ağa, köylünün durup dururken neden kendine kaz hediye etmek istediğini anlamış elbette. Onu da sınamak istemiş.
Biz ailede altı kişiyiz ve her birimiz de farklıyız. Bu beş kazı bizim aramızda eşit olarak pay edersen, sana armağanlar vereceğim. Pay edemezsen cezalandırılacaksın.
Budala köylünün eli ayağına dolaşmış. Nasıl yapsa da bu beş kazı eşit dağıtsa bilememiş.
Bu arada budala köylünün içine düştüğü sıkıntılı durumu gülerek seyreden ağa adamlarını, akıllı köylüyü evden almak için göndertmiş.
Biraz sonra zeki köylü, ağanın huzuruna çıkartılmış. Ağa yoksul köylüye beş kazı aralarında pay etmesini söylemiş:
Bir kaz karınla senin. İki kişisiniz, böylece üç oluyorsunuz.
Sonra iki kıza dönmüş:
Bir kaz da sizin payınıza düşüyor. Siz de iki kişisiniz, üç oluyorsunuz.
Ardından oğlanlara dönmüş:
Bir kaz da size. Siz de üç oluyorsunuz.
Sonra ağaya şunları söylemiş:
Kaldı iki kaz, bir de ben; biz de böylece üç oluyoruz. Demek ki bunlar da benim payıma düşüyor. Böylece herkes üç oluyor, kazlar da eşit paylaştırılmış demektir.
Ağa bu işe çok gülmüş. Kazların yanı sıra yoksul köylüye yeni hediyeler vermiş. Budala köylü ise cezasını çekmiş.
Norveç Masalı
Akıllı Köylü Kazı Nasıl Paylaştırdı Masalı masal oku masal sitesi çocuk masalları masal evi kısa masallar