Sıcaktan dili damağına yapışmış bir geyik su kıyısına gelmiş.
Kana kana suyunu içmiş. Tam oradan ayrılacakken sudaki yansımasını görmüş. Dikkatle bakmış, kendi kendine; "Ne güzel boynuzlarım var." Demiş, "Bir ağaç gibi, çatal çatal, dal dal. Benim en güzel yerim herhalde boynuzlarımdır." diye düşünmüş. Sonra ayaklarına bakmış. Ayakları, boynuzlarının yanında öylesine incecik, öylesine zayıfmış ki, geyik buna çok üzülmüş. Boynuzlarının yanında bacaklarının çok değersiz olduğuna karar vermiş.
Tam o anda, otlar arasında gizlenen bir arslan, olanca hızıyla geyiğin üzerine atılmış. Geyik şöyle bir sıçramış, arslanın pençesinden kurtulup koşmaya başlamış. Arslan da onun ardından koşmuş ama geyiği yakalayamamış kuşkusuz.
Fakat geyik sık ağaçlar arasına gelince durum değişmiş. Boynuzları dallara takılmaya, koşmasını engellemeye başlamış. Bunun sonucunda arslan, geyiğe yaklaşıp onu yakalamış, bir pençede yere serivermiş. Zavallı geyik son nefesinde kendi kendine:
"Sen şu işe bak!" demiş, "Asıl yararlı olan, beni arslandan koruyan bacaklarımı beğenmedim de, yakalanmama neden olan boynuzlarımı beğendim. Kötülediğimden iyilik gördüm. Böbürlenip göklere çıkardığımdan en büyük kötülüğü gördüm."
Fransız Masalı
Geyik İle Arslan masal sitesi eğitici masallar çocuk masalları masal oku en güzel masallar ders verici masallar Fransız Masalı