Bir varmış bir yokmuş... Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde...Develer tellâl, pireler berber iken ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallarken...
Köylerden bir köyde, evlerden bir evde bir karı koca yaşıyormuş. Allah onlara dünyalık üstüne dünyalık vermiş de dünya eğlencesi bir çocuk vermemiş. Adam her gün tarlada çalışır, akşam evine dönünce, “Meyve vermeyen ağacı ben istemem”, diye karısına lâf çaptırırmış. Kadıncağız kocasının bu şekilde sitem edişine içerler, fakat bir şey diyemezmiş. İçinden alır, içine verirmiş derdini. “Ah! Bir çocuğumuz olsa da her gün babasına yemek götürse!”, diye içinden dua eder dururmuş.
Bir gün ocakta nohut pişirirken, “Ah! Allah'ım ne olur bana bir çocuk ver”, diye yalvarmış. Böyle der demez ocaktaki bütün nohutlar çocuk olmasın mı! Kadıncağız neye uğradığını şaşırmış! O böyle şaşkın şaşkın bakarken, o küçücük nohut çocuklar evdeki yiyeceklerin tümünü silip süpürmüşler. Kadın bu işe çok kızmış. Eline süpürgeyi alarak tümünü de ateşe süpürmüş. Bir tanesi zıplayıp rafa konmuş. Kadın sonra börek yapmış. “Ah! Bir çocuğum olsaydı da babasına yemek götürseydi”, diye iç geçirmiş. O sırada “Ben buradayım, ana!”, diyerek ortaya çıkmış. Kadın sevinmiş, “Şu böreği al, babana götür de gel”, demiş. Nohutoğlan hemen yola koyulmuş. Daha tarlaya varmadan babasına: “ Nereden geleyim”, diye seslenmiş.
Adam bu küçük oğlanı görünce: “Bu neyin nesi”, diye şaşırıp kalmış! “Sen kimsin?”, diye sormuş.
“Ben senin oğlunum”, diye yanıt vermiş. Nohutoğlan.
Adam inanmamış, ama şunu yakından göreyim diye: “Kenardan gel, kenardan”, diye bağırmış.
Oğlan böreğim kenarlarını yemiş. Biraz sonra, “Baba, nereden geleyim”, diye tekrar sormuş. Babası: “Ortadan gel, oğlum, ortadan”, demiş. Bu kez de böreğin ortasını yemiş. Sonra çıkına taş doldurarak babasına vermiş. Babası çifti çubuğu bırakarak yemeğini yemek için oturmuş. Nohutoğlan öküzün kulağına girip saklanmış. Adamcağız aramış taramış, bulamamış onu. Yeniden çift sürmeye koyulmuş. Ne yaptıysa öküzü yürütememiş. Kızgınlığından öküzü kesmiş. Kafasını oradan geçmekte olan bir kadına vermiş. Kadın yolda giderken bir bostan tarlasına girerek birkaç kavun karpuz koparmak istemiş. Nohutoğlan:
“Doğru yolundan git, başkasının malına el uzatma”, diye seslenmiş.
Kadın, “Bu ses nereden geliyor böyle”, diye çevresine bakınmış. Korkusundan hızlı hızlı yürüyerek evine varmış. Akşam olunca yatıp uyumuş. O uyuyunca Nohutoğlan öküzün kulağından çıkıp etrafa göz gezdirmiş. Köpekle horozu da dış kapının yanına bağlamış. Sonra gürültü yaparak kadını uyandırmış. Kadıncağız ocakta bir şeyler parladığını görünce korkup dışarı fırlamış. Kadın köylüyü yardıma çağırmış, Nohutoğlanı yakalamışlar. “Sen boyundan büyük işlere karışıyorsun”, diyerek köy odasına kapatmışlar. Uslanıncaya dek dışarı çıkartmamışlar. Günü gelince anasına babasına teslim etmişler.
O günden sonrada anasının babasının sözünden çıkmamış.
Dirlik düzenlik içinde yaşayıp gitmişler.
Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.
Nohutoğlan masallar masal oku çocuk masalları masal kitabı en güzel masallar tekerlemeli masallar