Eğitim Sitesi

Ramses Masalı

Ana Sayfa > Çocuk Masalları > Ramses Masalı

Ramses Masalı

Ramses birgün uyandığında kendini dünyanın merkezinde bulur. Merkezi dünyanın, öyle kolay hazmedilir bir yer değildir üstelik. Yaşanasıdır belki, lakin yaşayan tekidir. Merkezin dışındakiler merkeze bağlı birer kukladırlar. Kuklalar ne düşünür, ne söyler, ne hisseder elbet. Bu yüzden Ramses, kendini pek yalnız, pek mutsuz bulur. Bunu demeye de dili varmaz kuklalarına, emir kullarına. Geçer zaman böyle birbaşına, böyle hazin.

 

Gel zaman git zaman, dur zaman kalk zaman konuşmayı unutur olur Ramses. Konuşmak dediğin kişilerce yapılır. Duvarlar dil bilmez, söz bilmez soğuk şeylerdir. Ramses bahçeye çıkar çiçeklerine ses verir.

 

‘aman da aman, aman da aman.... açılmış da saçılmış bir güzel olmuş, heyyy bahçıvan az su serp yapraklarına, rengi olsun ayan kokusu duyulsun çiçeklerimin taaa öbür taraftan’

 

Yetmemiş eline sazını almış, tutturmuş o telden bu telden. Günlerce çalmış söylemiş, çalmış söylemiş. Bir Ramses dinlemiş Ramses’i, bir Ramses ağlamış Ramses’e. Bir kuşlar dinlemiş, bir çiçekler... bir gök dinlemiş, bir bilinmeyenler...

 

Ramses dünyanın merkezinde her an’ı azap içinde geçirir olmuş. Azap bu yenilir yutulur tarafı yokmuş, yenmez yutulmaz tarafı da...

 

Birgün huzura çağırmış alimler alimi, bilgeler bilgesi şahs-ı şahane’yi. Demiş;

 

‘ey arş’ı yaratanı bilen

 

ey hükmü koyanı tanıyan

 

ey yüreği rahman olana atan...

 

derdim vardır bilesin!’

 

Ramses bir türlü derdinin ne olduğunu söyleyememiş. Boğum boğum boğazında takılmış kalmış her bir diyeceği.

 

‘var git... yok bir diyeceğim. Var git...’

 

bilgeler bilgesi çekilmiş köşesine, seslenmiş kızına;

 

‘aydan güzel ay kızım

 

baldan tatlı naz kızım

 

sana diyeceklerim var’

 

 

Ramses birbaşına otururken selvi altında göl kıyısında bir ses duymuş. Dönmüş bakmış kimseyi görememiş. ‘kuştur’ demiş, sudaki aksin dalgalanışına dalmış. Kuş sandığı bir güzeller güzeli Sernaz imiş. Görememiş.

 

Ay kız Sernaz, bir demet papatyayla göl kıyısında geziniyormuş o sıra. Papatyalar ona gülümsedikçe bir okşayıp avucuna alıyormuş.

 

‘al’ı al’da arama, al allığını al’ı al yapandan alır

 

gül güzelliğini gülü gül yapandan alır

 

bülbül sesini bülbüle o sesi verenden alır

 

yarin nerede gül yüzlü sevdalar beslediğini

 

o sevdayı ona veren bilir

 

boşyere ahlanma

 

boşyere vahlanma

 

boşyere dağları yarattım sanma’

 

Şarkı uçmuş uçmuş uçmuş taaa Ramses’in kulaklarına varmış. Ses başka dünyanın sesi, ses başka bir alem sanki. Ardı sıra sesin dolanmış, dolanmış ve Sernaz’a ulaşmış.

 

Sernaz bir gonca... Sernaz bir derya... Sernaz ötesi dünya... Sernaz bir başka...

 

Elinde papatyalar salnırken göl kıyısında, Ramses seyre dalmış.

 

‘koşsam varsam

 

eline çiçek olsam

 

yüreğine sevda dolsam’

 

Ramses, birbaşınalığın hüznünü unutuvermiş o an. Unutmuş unutmasına da başka bir hüzün sorup sormadan yerleşivermiş gözlerine, yüreğine, yüreğinin en derinlerine...

 

‘aşk hüznü yanında taşır’

 

Günlerin üstüne binen dayanılmazlık aylarla daha da artmış. Ramses Sernaz’ı bir daha görebilmek için her gün göl kıyısına inmiş. Her gün aramış gözleri eli papatyalı güzeli. Bulamamış. Bulamamış. Her gün biraz daha yıkılmış. Her gün biraz daha çökmüş. Sernaz’ı bulduğu yerde kaybettiğini farkedince ölümü davet etmiş. Ölümse vaktin henüz tamama ermediğini göstermiş doğan her güneşle.

 

Bilgeler bilgesi çare için çağrılmış bir daha. Demiş;

 

‘sen bilirsin acıların en acısını

 

sen bilirsin...

 

ben bildiğini bilirim’

 

Bilgeler bilgesi dinledikten sonra merkezde yaşayanı, çekilmiş. Varmış ay kızın yanına;

 

‘can kızım

 

aksin vurmuş bir yüreğe

 

ah’lanır naz kızım

 

sözüm var, diyemem yüzüne

 

süzülür bir kızım’

 

Sernaz bütün olandan haberdardır. Gün söylemiştir, gece söylemiştir, göl söylemiştir, bir de çiçekler... ardına bakmamış salınmış söğüt gölgelerinde, gezinmiş bir o yana bir bu yana, Ramses peşisıra...

 

‘dünya yalan

 

dünya rüya

 

dünya geçer gider bir solukta

 

ölüm gelir’

 

Bilgelerin bilgesi, anlamış. Ay kız zordur, ay kız doğrudur. Lakin bu işin sonunda neyin onları beklediği de bir sırdır. İrkilir. Kızı can kızdır. Kızı gül kızdır... kıymetlidir, biriciktir... Demiş;

 

‘olacaklar bizim elimizdedir belki

 

belki de biz olacakların elindeyizdir

 

yüreğimiz bize ışık olsun’

 

Ramses odasında bir bilmediği derdin elinde savrulur. Aranır, aradığını tanımadan. Seslenir, sesini duymadan. Dünyanın merkezi unutulmuş, merkez yerini değiştirmiş, ay parçası olmuştur.

 

‘o bir gonca, kızıl gonca açılanda

 

o bir derya, ak fistanı savrulanda

 

ötesi dünya

 

başka, bambaşka’

 

Ramses göl kıyısında oturur birgün; gök mavi, gün prıl prıl. Çıksa da gelse, bekler bekler. Göle bakar, Ramses. Ramses bakar, göle. Bir ceylan seke seke geçer öte yana. Sernaz geçmez. Sernaz gelmez. Günler biter, artık günün günlüğü kalmamıştır. Geceler biter, artık gecenin geceliği kalmamıştır. Mevsimlerin adı başka, tadı başka, rengi başkadır artık. Ramses birbaşınadır da, merkezini dünyanın unutmuştur.

 

Sernaz papatya toplarken, göl kıyısına oturur. Göl kıyısı artık Ramses’in ayrılmadığı mekanı olmuştur. Görür Sernaz’ın gelişini. Korkar. Uzaktan bakar, bakar. Aylardır beklediği karşısındadır, yanaşamaz. Sernaz kıyısında gölün gezinmeye başlar, dilinde bir şarkı...

 

‘dağın ardı da bir, ardının ardı da...

 

yüreğine sorsan beni, kışı da bir yazı da...’

 

Sernaz yürüye yürüye varmış Ramses’in yanına. Demiş;

 

‘yüreğindeki sevdanın sebebi ben imişim

 

ben imişim seni dertlerin en incesine salan

 

gecelerin uyku bilmez olmuş

 

gülmeyi unutmuş gözlerin

 

ben imişim seni mutsuz kılan’

 

Ramses böyle sözler beklemiyormuş elbet gül yüzlü sevdiğinden. Cesaret gelivermiş diline, birden içinden ne geçiyorsa her şeyi; sevdasını, unutuşunu dünyayı, acısını yüreğinin... her şeyi her şeyi bir bir anlatmak geçivermiş. Demiş;

 

‘eyy güzeller güzeli! eyy yar!’

 

Sernaz’ın gözleri... gözleri Sernaz’ın bir anda durdurmuş geride kalan sözleri. Ramses bakmış. Sernaz bakmış. Demiş;

 

‘bana yar dersin, yar dediğin ben değilim

 

bana güzel dersin, güzeli güzel yapan yar’imdir

 

sevda imiş

 

aşk imiş

 

ya ölüm!’

 

 

Ramses hiçbir şey anlamamış, ama ölüm kelimesinde bir kıpırdanmış. Demiş;

 

‘ölüm!’

 

‘evet ölüm...

 

sanır mısın ki ebedsin şu bedenle

 

sanır mısın ki ebeddir şu alem de

 

sanır mısın ki her şey şu gördüğün

 

her şey bir tek duyduğun...

 

evet ölüm...

 

ölüm peşinde

 

ölüm ardında gezinmede

 

ölüm vakit gözlemede’

 

‘ben seni sevdim

 

ben seni bekledim’

 

Sernaz papatyalarını okşamış, papatyalar ona göz kırpmış. Sernaz göle bakmış, göl dalgalanmış. Sernaz doğrulup son bir defa demiş;

 

‘ne bir dağın doruğunda ol

 

ne merkezinde dünyanın

 

gidiyorum

 

gidişim armağanım’

 

Uzaklaşırken Sernaz oradan, yıkılmış dünyası Ramses’in. Ramses bilgelerin bilgesini çağırtmış yeniden. Sormuş;

 

‘nedir şu alemin sebebi’

 

demiş;

 

‘sevgi’

 

Ramses yaşadıkça büyümüş yüreği, yüreği büyüdükçe bir tarafı hep mahzun kalmış.

‘yürek var, dünyaları içine alır’

Naz Ferniba

add

tag Ramses masal çocuk masalları masal özetleri hikayeler Dünya klasikleri güzel hikayeler seçme masallar masal dinle resimli masallar hikaye özetleri Türk masalları Naz Ferniba

Ramses Masalı Hakkında Yorum Yazın...

  

Ramses Masalı Hakkında Yorumlar

YİĞİT OKTAY BAYDU MELİS SU PERİLİÇEYE KATILIYORUM

Refika Ballı Çok merak ediyorum daha okumadim

laklık Süper gibi

laklık Güzel

Beren Guzel

ayşe masal güzel mi

sıla çok güzel süper bir masal anneme okudum oda beğendi

sıla süper ben beğendim

Melissu periliçe Biraz güzel. :)

Yazılan son 9 yorum gösteriliyor.

İçerikle ilgili 9 yorum yazılmış.

Yeni Eklenen Çocuk Masalları

Ramses Masalı