Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde uzak ülkelerin birinde, bir kral varmış. Bu kralın çok sevdiği bir karısı ve Sinderella adında dünyalar güzeli bir kızı varmış.
Sinderella, güzel olduğu kadar da iyi kalpliymiş.
Kralın ve Sinderella’nın mutluluğu kraliçenin ölümüyle bozulmuş. Kral bir süre sonra yeniden evlenmiş. Yeni karısı ise oldukça kıskanç, kötü kalpli bir kadınmış. Kralın yeni karısından da iki kızı olmuş. Zamanla kızlar büyümüşler.
Kızlar, Sinderella’yı hiç sevmiyor, her fırsatta onu azarlıyor, aralarına almak istemiyorlarmış. Günler bu şekilde Sinderella için mutsuzlukla geçiyormuş. Kralın da bir süre sonra ölmesi, Sindirella’yı tamamen mutsuz ve çaresiz yapmış.
Artık üvey annesi ve kız kardeşleri, iyiden iyiye Sinderella’ya kötü davranıp onu bir hizmetçi gibi kullanmaya başlamışlar. Sinderella’nın durup dinlenmesine fırsat vermiyor, “Çabuk ol sallanma, bulaşıkları yıka, yerleri sil, çamaşırları yıka, çöpleri at” diyerek onu sürekli çalıştırıyorlarmış. Kendileri ise günlerini eğlencelerde, balolarda geçiriyorlarmış.Saraydaki tüm hizmetçileri kovarak bütün işleri Sinderella’ya yaptırmaya başlamışlar.
Bu çalışmasına karşılık ona doğru dürüst yiyecek bile vermiyorlar, acıktığında bir parça kuru ekmek bir bardak su veriyorlar, kendileri ise en güzel yiyecekleri yiyorlarmış. Sinderella’nın üzerinde giysi olarak da paçavralardan başka bir şey yokmuş. Kız kardeşlerinin ve üvey annesinin giysileri ise ipektenmiş.
Günlerden bir gün komşu ülkenin prensi sarayında bir balo düzenlemeye karar vermiş. Bunun için çevre ülkelere haberciler göndererek davette bulunmuş. Bu davet Sinderella’nın üvey annesine de ulaşmış.
Üvey annesi hemen balo hazırlıklarına başlayıp, kendisine ve kızlarına altın işlemeli giysiler hazırlatmış.
Sindirella da bu baloya gitmek için üvey annesinden izin istemiş. Sinderella’nın bu isteği üzerine üvey annesi ve kız kardeşleri, kahkahalarla gülmüşler.
“Bu üzerindeki paçavralarla mı baloya gideceksin ? Bizi orada herkese rezil etmek
mi istiyorsun?” diye alay etmişler.
Sindirella, kız kardeşlerinin eski giysilerini giyip, baloya gidebileceğini söylediyse de, onu
tersleyerek, “Bu kadar iş dururken senin baloya gidip, eğlenmene müsade edemeyiz.”
demişler.
Baloyu düzenleyen prensin niyeti ise baloya gelen genç kızlardan beğendiği birisiyle evlenip,
onu kendisine prenses yapmakmış. Heyecanla balo gününü bekliyormuş.
Derken balonun verildiği gün gelip çatmış. Saray, ülke içinden ve dışından gelen davetlilerle
dolup taşmış.
Sindirella’nın üvey annesi ve kız kardeşleri de baloya gitmişler. Sinderella evde yalnız kalınca balodaki insanları düşünerek ağlamaya başlamış. Bir yandan yerleri süpürürken bir yandan da "Ne olurdu sanki, ben de baloya gidip, eğlenebilseydim" diye üzülüyormuş.
Sinderella’nın sesini o ülkenin iyilik perisi işitmiş. Merak edip Sinderella’nın yanına gelmiş.
- Neden mutsuzsun Sinderella? Senin gibi iyi kalpli bir kızın böyle mutsuz olmasının sebebi nedir? Diye sormuş.
Sindirella:
- Komşu ülkenin prensi bir balo düzenledi. Kardeşlerim ve annem o balodalar. Fakat beni götürmek istemediler. Üstelik benimle alay ettiler. Kalbimi kırdılar, demiş.
İyilik perisi:
- Sana yardımcı olacağım. Bana hemen büyükçe bir balkabağı ve bir düzine fare bul getir, demiş.
Sindirella perinin bu isteğine bir anlam verememiş ama hemen gidip bahçeden büyükçe bir kabak kesmiş, kabaklarla beslenen farelerden de bir düzine yakalayıp periye götürmüş.
Peri sihirli değneğiyle balkabağına dokunuverince, balkabağı altından bir arabaya dönüşmüş.
Farelere dokununca ise, fareler çok bakımlı atlara ve arabacıya dönüşüvermiş.
Sindirella bu olanların şaşkınlığı içerisinde iken peri, sihirli değneğini Sinderella’ya dokundurmuş.
Sindirella kendini birden altın işlemeli, ipekten, pırıl pırıl parlayan bir giysinin içerisinde bulmuş. O kadar güzel olmuş ki peri bile kendisine hayran kalmış. Sinderella’ya:
- Hemen arabaya bin ve baloya git. Yalnız gece yarısı olmadan geri dönmen lazım, çünkü gece yarısı büyü bozulacak, demiş.
Sindirella hemen arabaya binerek baloya varmış. Sarayın merdivenlerinden inerken balodaki herkes hayranlıkla Sinderella’ya bakıp merakla onun kim olduğunu birbirlerine soruyorlarmış.
Üvey annesi ve kız kardeşleri de Sinderella’yı tanımamışlar fakat kıskançlıkla onu izlemeye başlamışlar. Sinderella’nın güzelliğini Prens de farketmiş, hemen yanına yaklaşıp,
- Lütfen benimle dans eder misiniz? Diyerek Sinderella’yı dansa kaldırmış. Birlikte dans ederlerken Sinderella o kadar mutluymuş ki zamanın nasıl geçtiğini anlamamış. Vakit gece yarısını geçmek üzereymiş. Bunu farkeden Sinderella, Prens’ten özür dileyip koşarak merdivenlerden çıkmış. Merdivenlerden çıkarken ayakkabılarından biri ayağından çıkmış.
Sindirella aceleden ayakkabısını almadan arabaya binip eve tam gece yarısı varmış.
Kapıdan girer girmez büyü bozulmuş, altın araba kabağa, atlarla arabacı ise bir düzine fareye dönüşüvermiş.
Sindirella geçirdiği güzel geceyi düşleyerek uykuya dalmış.
Ertesi gün baloya katılan herkes balodaki güzel kızı konuşuyormuş. Kimse bu kızın kim olduğunu bilmiyormuş. Prens de adını bile bilmediği bu kıza aşık olmuş ve her yerde onu aramaya başlamış. Elinde ise bir ayakkabıdan başka, bu kıza ait hiçbir şey yokmuş. Askerlerine emir vererek:
- Bu ayakkabı kimin ayağına uyarsa o kızı saraya getirin, benim evleneceğim kız odur, demiş.
Prens’in askerleri hemen yola çıkıp ayakkabıyı genç kızların ayağında denemeye başlamışlar.
Fakat ayakkabı hiç birisinin ayağına olmuyormuş.
En sonunda Sinderella’nın bulunduğu eve varmışlar. Sinderella’nın kız kardeşlerinden ayakkabıyı giymelerini istemişler. Ne kadar zorlasalar da ayakkabı ikisinin de ayağına uymamış.
Bunun üzerine askerler, evde başka kız bulunup bulunmadığını sormuşlar.
Kızlar:
- Sinderella adında bir hizmetçimiz daha var ama bu ayakkabının ona uyması imkansız. Çünkü o baloya katılmadı. Zaten bir hizmetçi parçasının baloda ne işi olabilir ki , diyerek gülüşmüşler.
Askerler bunun üzerine hemen Sinderella’nın çağrılmasını ayakkabıyı onun ayağında da denemeleri gerektiğini, bunun prensin emri olduğunu söylemişler. Kızlar Sinderella'yı çağırmışlar.
Niyetleri, ayakkabının onun ayağına olmadığını görüp onunla alay etmekmiş.
Sindirella, askerlerin yanına gelip uzatılan ayakkabıyı kolaylıkla ayağına giyivermiş. Bunu gören kız kardeşlerinin şaşkınlıktan ağızları bir karış açılmış. Prens’in askerleri, aradıkları kızın
Sindirella olduğunu anlamışlar.
Hemen Sinderella’yı alıp Prens’in sarayına götürmüşler. Prens, Sinderella’yı görür görmez balodaki kız olduğunu anlamış. Hemen düğün hazırlıklarına başlanmış. Kırk gün kırk gece
düğün yapılmış.
Sindirella ve Prens evlenmişler.
Sindirella evinden ve eski kötü günlerinden uzakta, mutlu bir hayat sürmüş.
Sindirella Masalı Oku Külkedisi Masalını Oku masal sitesi çocuk masalları en güzel masallar masal oku