el ense çekmek kelimesinin mecaz anlamı:
Yenmek, mağlup etmek.
İstediğiniz Kelimenin Mecaz Anlamını Arayın
Sözcüklerin cümle, dize veya deyim içine girdiklerinde, gerçek anlamlarından tamamen sıyrılarak başka bir sözcük ya da kavram yerine kullanılmasıyla kazandığı anlama mecaz (değişmece) anlam denir. Mecaz anlam, Sözcüğün sürekli olmayan, kullanım içinde geçici olarak üstlendiği anlamdır.
Bu sözlük çalışması Türk Dil Kurumunun (TDK) en son değişikliklerine uygun olarak düzenlenmiştir.
el ense etmek kelimesinin mecaz anlamı Yenmek, mağlup etmek. - 26097
kuru kelimesinin mecaz anlamı 1. Zayıf, çelimsiz, arık, sıska, kaknem.
2. Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze.
3. Akıcı olmayan, duygudan yoksun. - 26098
derinlik kelimesinin mecaz anlamı 1. Bir konunun veya durumun özü.
2. En duyarlı nokta.
3. Karanlık, bilinmeyen dönem. - 26099
dengesizlik kelimesinin mecaz anlamı Bir kimsenin tutum ve davranışlarında beklenmedik değişmeler olması, istikrarsızlık. - 26100
fakir kelimesinin mecaz anlamı 1. Zavallı, kimsesiz.
2. Kişinin alçak gönüllülük göstermek için kendisine verdiği san. - 26101
kilitlemek kelimesinin mecaz anlamı 1. Sıkıca tutmak.
2. Kapatmak. - 26102
döndürmek kelimesinin mecaz anlamı 1. ... bir duruma getirmek.
2. Düzene koymak, yönetmek. - 26103
el ense çekmek kelimesinin mecaz anlamı
ters yüz etmek kelimesinin mecaz anlamı 1. Değiştirmek.
2. İşleri bozmak.
3. Şüpheli duruma sokmak. - 26104
kenetlemek kelimesinin mecaz anlamı 1. Birbirine geçirerek bağlamak.
2. Sıkıca birbirinin üzerine kapamak. - 26105
ayakta kalmak kelimesinin mecaz anlamı 1. Yıkılmamak, çökmemek.
2. Değerini yitirmemek, önemini korumak. - 26106
havada kalmak kelimesinin mecaz anlamı 1. Sonuca ulaşmamak.
2. Bir iddia dayanaksız olduğundan kanıtlanmamak. - 26107
midesiz kelimesinin mecaz anlamı 1. Yenmeyecek şeyleri yiyen.
2. Hiçbir şeyden tiksinmeyen, en iğrenilecek şeyler karşısında bile tiksinti duymayan. - 26108
ballı börek kelimesinin mecaz anlamı 1. Kolay elde edilen.
2. Getirisi çok olan.
3. Çok tatlı, iştah artırıcı. - 26109
saçma kelimesinin mecaz anlamı 1. Akla uygun olmayan, pestenkerani, absürt.
2. Yersiz, akla aykırı, tutarsız söz. - 26110
kükremek kelimesinin mecaz anlamı 1. Coşmak, taşkınlık göstermek.
2. Kızgınlık ve öfke ile yüksek sesle bağırmak. - 26111
bombardıman etmek kelimesinin mecaz anlamı 1. Bir kimseyi ağır sözlerle azarlamak.
2. Etkili bir biçimde ve sık olarak gündeme getirmek, duyurmak. - 26112
gırtlak kelimesinin mecaz anlamı 1. Yiyip içme.
2. Ses rengi, yapısı. - 26113
kızışmak kelimesinin mecaz anlamı 1. Zorlu, sert, kızışık bir durum almak, şiddetlenmek, artmak.
2. Hızlanmak, hareketlenmek. - 26114
acısını çıkarmak kelimesinin mecaz anlamı 1. Uğradığı maddi veya manevi zararı karşılayacak bir iş yapmak.
2. Öç almak. - 26115
çocuk oyuncağı kelimesinin mecaz anlamı 1. Kolay iş.
2. Önem verilecek değerde olmayan şey. - 26116
yoğrulmak kelimesinin mecaz anlamı 1. Özellikleri, nitelikleri birbirine karıştırılmak.
2. Bazı konularla sürekli uğraşma sonucu deneyim sahibi olmak. - 26117
aksilik kelimesinin mecaz anlamı 1. İnatçılık, huysuzluk.
2. Bir işin yolunda gitmemesi durumu, elverişsizlik. - 26118
çarpıtmak kelimesinin mecaz anlamı 1. Yanlışa ve kötü duruma götürmek.
2. Gerçek anlamından saptırmak. - 26119
tepmek kelimesinin mecaz anlamı 1. Değerini anlamamak veya kestirememek, geri çevirmek.
2. Yeniden ortaya çıkmak, tazelenmek, depreşmek. - 26120
çarpık kelimesinin mecaz anlamı 1. Kötü.
2. Aksi, ters, huysuz bir biçimde. - 26121
aydınlık kelimesinin mecaz anlamı 1. Kolay anlaşılacak derecede açık olan, vazıh.
2. Kötülükten uzak, temiz, saf. - 26122
yaylım ateşi kelimesinin mecaz anlamı 1. Toplu olarak hücum etme.
2. Birine karşı yoğun olarak sözlü veya yazılı eleştiride bulunma, salvo. - 26123
küsmek kelimesinin mecaz anlamı 1. Gelişememek, büyüyememek.
2. Bir madde, herhangi bir sebeple istenilen niteliğini yitirmek. - 26124
ezik kelimesinin mecaz anlamı Olaylar ve hayat şartları karşısında güçsüz ve sıkıntılı duruma düşmüş olan, üzüntülü. - 26125
kızgın kelimesinin mecaz anlamı 1. Kızmış olan, öfkeli, mütehevvir.
2. Kızışık, zorlu, sert, şiddetli. - 26126