Bizim insanlarımızın bir başkası ile ilk tanışma anında sorduğu meşhur üç soru vardır. Birinci soru;"Evli misin?",İkinci soru ;"Evin var mı?" Üçüncü soru;" Kaç çocuk var?".Hepimiz bu soruları bir başkasına ya sormuşuzdur ya da bu sorular bize yöneltilmiştir. Bizde cevaplamak zorunda kalmışızdır. Bu sorulardan kurtulan insan sayısı sanırım yok denecek kadar da azdır. Dikkat ederseniz meşhur soruların üçü de tamamen evlilikle ilgilidir. Bu soruların en önemli kaynağı, zannederim aile kurmanın ve aile müessesine sahibi olabilmenin toplumumuzda ciddi ehemniyete sahip olmasındandır. Bu nedenle olsa gerek ebeveynler erkek çocukların askerden dönüşünü, kız çocukların ise okuduğu okulu bitirmesi beklerler dört gözle. Hep iç geçirirler; "Hayırlısı ile evlatlarımızı yuvadan bir uçurabilsek" diyerek. Son yıllarda gerçekleşen evliliklerin veya diğer adıyla yuvadan uçurmaların büyük bir bölümünün kız ve erkek gençlerin inisiyatifi ile ailelerin katılımı ya da katlanması ile gerçekleştiği görülmektedir. Bu yüzde olsa gerek kız isteme törenleri anne ve babaların "Çocuklar aralarında anlaşmışlar. Bize hayırlı olsun demek düşer "sözleri ile bitiriliyor tahminimce.
Benim derdim evliliğin tarihçesini ya da kız isteme seremonisinin gelişimini anlatmak değil aslında. Benim derdim hayırlı olsun diyerek kurulan evliliklerin hiç yoktan sebeplerle yıkılmasında. Çünkü 2010 yılı istatistiklerine göre yılın üç aylık diliminde yaklaşık 137 bin çift evlenirken ,27 bin civarında çift ise boşanıyor. Boşanan 27 bin çiftin ardında beklide 15 bin civarında çocuk anasız ya da babasız ya da her ikisi olmadan kalıveriyor hayat yolculuğunun başında.Bu çocukların yaşayacakları sosyal ve psikolojik olumsuzluklardan da bahsetmeye içim elvermiyor bu nedenle o konuyu ayrıca yazmak gerektiği kanaatindeyim.
İlginç olan şu;
Boşananlar üzerinde yapılan araştırmalar; Boşananların büyük bölümünün, tanıştırılarak veya bir süre flört ettikten sonra evlendiklerini göstermektedir. Araştırmaya göre, boşanmış erkeklerin ve kadınların yaklaşık yüzde 90'ının evlilik kararını kendilerinin verdiğini gösteriyor. Boşanmış kadın ve erkeklerin evlenmelerinde birinci neden, 'aşık olmak' şeklinde belirtiliyor. Boşanan çiftlerin ise büyük bir bölümünün şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşandığı söyleniyor.Yani her ne oldu ise , aşk ile şiddetli geçimsizlik kardeş oluvermiş bu kısacık sürede.
Flört ederek ve aşık olarak evlenmedik mi biz? Ne değişti düğün günü ile boşanıncaya kadar geçen süre zarfında? Hani aşıktık biz? Hani vazgeçilmezdik birbirimiz için? Hani evleninceye kadar ailelerimizi ikna etmek için alnımızın damarı çatlamıştı? Düğünümüzde sabahlara kadar kasap havası eşliğinde oynamıştık hani?
Evlenen kız ve erkeklerimizin önemli bir oranının evlendikten kısa bir süre sonra boşanmaları ile ilgili olarak istatistik sıralayacak ya da alengirli laflar edecek değilim. Sadece üzüldüğüm için yazıyorum bu satırları.Arkada bırakılan boynu bükük çocuklara, verilen onca söze,evcilik oyunu kadar süren evliliklere hatta ve hatta düğün gecesi kasap havası eşliğinde oynarken verdiğimiz emeklere yanıyorum kısacası.
Sormak lazım boşanan çiftelere. Şiddetli geçimsizliği tarif eder misiniz? Hani aşıktınız birbirinize? Hani vazgeçemezdiniz biriniz diğerinden?
Bu soruların hiç birinin cevabını veremezler. Belki verecek cevapları yok. Belki de bu sorular cevapsız.
Bildiğim tek şey var benim.Aşk diye bir duygu yoktur.Aşk kısa süreli bir sarhoşluktur bence.Önemli olan bu sarhoşluk geçtikten uyandığımızda hala sevgi ve saygının kalmış olmasıdır.Sevgi ve saygı kalıcı bir mirastır aşk değil.Uçucu madde gibidir aşk kanaatimce.Yoksa 27 bin aşık birbirinden ayrılır mıydı? Çocukları boynu bükük ve gözü yaşlı koyar mıydı? Adliye önünde kavga eder miydi? Hatta silaha bıçağa sarılıp eşini katleder miydi?
Aşk yoktur. Aşk evliliği veya mantık evliliği de yoktur. Tek bir şey vardır. Sevmek, sevdiğin için hoş görebilmek ve saydığın için ona katlanabilmek. Son bir seçenek daha var; aslında, evliliği beceremiyorsan, hiç evlenmemek...
Mehmet TUNGA
Aşk yoktur hiç evlenmemek sevgi ve saygı aşk var mıdır aşk nedir Aşka İnanmayın Aşk Diye Bir Şey Yoktur Mehmet TUNGA