TEOG telaşından yeni kurtulmuştuk, '9. sınıftayız, biraz rahatladık' derken bir de baktık ki herkes alan seçiminden bahseder oldu. Bir karara varma zamanı geldi çattı. Tüm kararsızlıklarımıza rağmen artık düşünüp taşınmak, kendimize en uygun alanı belirlemek zorundayız. Peki bu o kadar basit bir seçim mi?
Alanımızı belirlerken ders başarımızı mı, anne babamızın isteklerini mi, yoksa içimizdeki sesi mi dikkate almalıyız?
Alan seçimi geri dönülmez bir yolu belirlemek midir? Alan değişimi yapmak imkânsız mıdır? Üniversite sınavında alan dışı tercih yapmak imkânsız mıdır? Bu konuyla ilgili şu ana kadar aklımızdan geçen her düşünceyi bir tarafa bırakalım ve alan seçiminin neden bu kadar önemli olduğunu anlamaya çalışalım.
ÖSYM, 1999 yılından itibaren üniversiteye girişte, öğrencilerin 'Ağırlıklı Orta Öğretim Başarı Puanları'nı farklı katsayılarla çarpmaktadır. 'Ortaöğretim Başarı Puanı' (OBP) hesaplanırken öğrencinin ortaöğretimi boyunca derslerinde göstermiş olduğu başarılar dikkate alınır.
'Ağırlıklı Ortaöğretim Başarı Puanı' (AOBP) ise öğrencinin mezun olduğu ortaöğretim kurumunun ÖSS'deki başarısı oranında artan ya da azalan değerlerde öğrencinin başarı puanına eklenir. İşte alan tercihi de bu noktada önem kazanır. Öğrenci bu sisteme göre mezun olduğu alana uygun bir meslek tercihinde bulunduğunda AOBP 0.8 ile, alan dışı bir tercih yaptığında ise 0.3'le çarpılır. Bunun somut örneğini okul birincileriyle gösterebiliriz. Genel liselerde okul birincilerinin kendi alanlarıyla ilgili bir mesleği seçmeleri durumunda alacakları puan 80 olmasına rağmen alan dışı tercih yaptıklarında ham puanlarına eklenecek puan 30'dur. Bunun anlamı farklı alandan tercih yapan öğrencilerin istedikleri bölümü kazanma şansının az olduğudur.
Psikolojik açıdan alan seçimi
Dokuzuncu sınıf dönemi ergenin kendisini ve çevresini yeni yeni tanımaya başladığı, sıkıntılı bir süreçtir. 'Artık büyüdüm' diye sevinirken, anne-babaların 'Daha küçüksün' azarlamalarıyla frenlenirsiniz. Kimsenin sizi anlamadığından yakınırsınız. Zihniniz karışıkken, bir de geleceğinize yön vermenizi bekleriz. Kurallar belirlenmiştir. Anne ve babaya düşen çocuklarını iyi tahlil ederek doğru yönlendirmeler yapmaktır. Doğru yönlendirme için de hem çocuğun ilgi, yetenek ve başarılarını hem de güncel gelişmeleri yakından takip etmek gerekir.
Önce kendini tanı
Alan seçimi, hayat yolunda önemli bir virajdır. Doğru alanı belirlemek için öncelikle kendimizi iyi tanımamız gerekir. İlgi alanlarımızı, yetenek ve becerilerimizi, ders başarımızı iyi tahlil etmeliyiz. Ezber yapmaktan ya da yorum yapmaktan nefret eden bir öğrenci için sözel alanı tercih etmek başlı başına bir başarısızlık nedenine dönüşebilir. Soyut düşünme yeteneğiniz gelişmişse mühendislik bilimleri sizin için biçilmiş kaftan olabilir. Bu durumda seçmeniz gereken alan fen bilimleri olur. Alanınızı belirlerken dikkat etmeniz gereken bir başka nokta ders başarınızdır. Başarısız olduğunuz dersler sizi iki yıl boyunca gereğinden fazla meşgul edebilir. Bu da zamanla genellemelere 'Ne kadar çalışsam yapamıyorum, zaten hayatta hiç başarılı olamadım' gibi yersiz ve zamansız yakınmalara dönüşerek kendinize olumsuz bakmanızı sağlar.
Hatalı yaklaşımlar
'En sevdiğim arkadaşım sözel bölümü seçti, yalnız kalmaktansa sözel bölümden mezun olurum', 'Fizik dersinden çok başarısızım ama annem doktor olmamı istiyor. Mecburen fen bölümünü seçeceğim', 'Bilgisayarlardan nefret ederim ama bilgisayar mühendisliği için geleceğin mesleği diyorlar'... Örneklerini çoğaltabileceğimiz bu gibi söylemler sıkça rastlanan fakat yanlış yönelimlere neden olan düşünceler. Alan seçimi yapmadan önce öğretmenlerinize, özellikle rehber öğretmenlerinize danışmanız doğru karar almanıza yardımcı olacaktır.
Meslek seçimi ile ilgili çalışmayı hazırlayan rehberlik uzmanı Çiğdem Kayrak'a teşekkür ederiz.
Doğru Alan Tercihi Nasıl Yapılır doğru alan seçimi rehberlik yazıları Psikolojik açıdan alan seçimi